Dairesi
Limited Şirket müdürünün 2 yıllık görev süresinin sona ermesi ve yeni bir müdür de seçilmemesi halinde, şirket adına çıkarılan ihbarnamenin ortaklardan birine tebliğ edilmesi yerindedir.
Karar No
1994/3224
Esas No
1993/2221
Karar Tarihi
07-06-1994

Danıştay Yedinci Daire 

Limited Şirket müdürünün 2 yıllık görev süresinin sona ermesi ve yeni bir müdür de seçilmemesi halinde, şirket adına çıkarılan ihbarnamenin ortaklardan birine tebliğ edilmesi yerindedir. İstemin Özeti: 1988 yılı Şubat dönemine ait katma değer vergisi beyannamesinin verilmediğinden bahisle davacının ortağı bulunduğu şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ve dahili tevkifata ilişkin vergi ve ceza ihbarnamelerinin davacıya tebliği üzerine, söz konusu tarhiyatın kaldırılması istemiyle açılan davayı; davacı tarafından ileri sürülen şirketi temsile yetkili olmaması nedeniyle vergi ve ceza ihbarnamelerinin kendisine tebliğinin usulsüz olduğu ve kendi hissesine düşen vergi borcunu ödediği yolundaki iddiaların, 1985 yılında kurulan oşirketin tüzel kişiliğinin sürmesi, ortaklarının dağılmış olması nedeniyle vergi ve ceza ihbarnamesini tebellüğ edecek bir başka yetkili bulunmaması karşısında kabule şayan görülmediği, öte yandan hukuki varlığı devam eden şirketin ilgili dönem beyannamesinin verilmemesi üzerine 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca takdire sevkinin yerinde olduğu, ancak davacının şirketteki hissesi oranında sorumlu tutulması gerekmekle, re'sen tarh edilen vergi ve cezanın bu orandaki kısminin davacıdan aranılması icap ettiği gerekçesiyle kısmen kabul ederek tarhiyatı davacının şirketteki hissesi oranında sorumlu tutulması gerekmekte, re'sen tarh edilen vergi ve cezanın bu orandaki kısminin davacıdan aranılması icap ettiği gerekçesiyle kısmen kabul ederek tarhiyatı davacının şirketteki hissesine tekabül eden kısım üzerinden değişiklikle onayan Vergi Mahkemesinin 6.11.1992 Günlü ve 1997/1392 Sayılı Kararının; vergi dairesince, 6183 Sayılı Kanun'un 35. maddesinin olaya uygulanamayacağı, şirket, ticaret siciline tescil ve ilanı yapılmak suretiyle tüzel kişilik kazandığına ve ticaret sicil memurluğundan alınan 12.3.1990 Tarih ve 4106 Sayılı yazıda şirketin fesih ve tasfiye edildiği belirtilmediğine göre, şirketin faaliyette olduğu, bu itibarla yapılan tarhiyatta isabetsizlik bulunmadığından aynen tasdikinin icap ettiği, yükümlü tarafından ise yapılan cezalı tarhiyatın tamamının terkin edilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinde, mükellef, 'vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir.' şeklinde tanımlanmış, aynı Kanun'un 94. maddesinde de, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkanı, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcileri varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu hükme bağlanmıştır. Yükümlü şirketin 2.5.1985 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ana sözleşmenin 8. maddesinde, şirket işlerinin ve muamelelerinin ortaklar kurulu tarafından yürütüleceği, ilk iki yıl için (T.C.)'nin şirket müdürü olarak seçildiği, 9. maddesinde de, şirketi müdürlerin temsil edeceği, şirketi ilzam edecek imzaların ortaklar kurulu tarafından tespit, tescil ve ilan olunacağı belirtilmiştir. Şirket ana sözleşmenin yukarıda açıklanan hükümleri uyarınca, şirket işlerini ilk iki yıl için şirketin müdürü seçilen (T.C.) yürütecektir. Şirket 2.5.1985 tarihinde kurulduğuna göre adı geçen müdürün yetkisi 2.5.1987 tarihinde sona ermekte olup, bu tarihten sonra yeni bir müdür seçimi yapılmaması nedeniyle, ihtilaflı döneme ait şirket adına çıkarılan ihbarnamenin ortaklardan birine, yani davacıya tebliğ edilmesi yerindedir. Dava konusu yapılan vergi ceza ihbarnameleri davacının da ortağı bulunduğu limited şirket adına düzenlenmiştir. Bu bakımdan, ayrı bir tüzel kişiliği olan şirket adına borç doğuracağı, dava açma hakkının da şirkete ait olacağı ve şirketin bu hakkını kanuni temsilcileri aracılığıyla kullanabileceği kuşkusuzdur. Oysa, olayda, ortağı bulunduğu şirket adına değil, şirketin kurucu ortağı olarak kendisi adına açmış, iddialarım da bu yönde ileri sürmüştür. Bu durumda, davacının davaların açılmasında ehliyeti olup olmadığı hususu üzerinde durulup araştırılmaksızın, işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı