T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o EMLAK VERGİSİ (İcra Yoluyla Satışta Emlak Vergisi)
o EMLAK VERGİSİ BEYANNAMESİ VERİLMEMESİ (Satış Bedeli Üzerinden Emlak Vergisinin Hesabı - Emaneten Ayrılma, Yatırma - Tescil)
Özet : Ortaklığın giderilmesi yoluyla icra müdürlüğü'nce açık artırma ile satılan taşınmazın vergi değerinin, herhangi bir tartışma konusu yapılamayacak satış bedeli olabileceğinden, açıklanan biçimde yapılan satıştan beş gün sonra verilen beyannamede asgari birim değere göre yapılan beyanın satış bedeli düzeyine yükseltilmesi sonucunda uygulanan işlemde yasaya aykırılık olmadığı hakkında.
İstemin Özeti: Yükümlünün paydaşı bulunduğu taşınmaz, 19.7.1990 gününde ortaklığın giderilmesi yoluyla icra dairesince 184 milyon liraya satılmıştır.
1990/1993 Emlak Vergisi Genel Beyan dönemine ilişkin beyan süresi Ağustos 1990 sonuna değin uzatılmıştır.
Yükümlü 19.7.1990 gününde 184 milyon liraya satılan taşınmaza ilişkin beyannamesini, söz konusu uzatmadan yararlanarak ve satıştan beş gün sonra, 24.7.1990 gününde vermiş ve taşınmazı 51.250.000.- lira beyan etmiştir.
Belediye Başkanlığı, satış bedeli ile beyan değeri arasındaki fark üzerinden kusur cezalı Emlak Vergisi tarh etmiş ve vergi ve cezalar satış bedelinden tenkis yoluyla tahsil edilmiştir.
Yükümlünün, beyanının asgari birim değerden düşük olmadığı, ikmalen salınan vergi ve cezanın satış bedelinden indirilemeyeceği iddiasıyla yaptığı düzeltme başvurusunun reddi üzerine açılan davaya ilişkin dilekçesi Belediye Başkanlığına tevdi edilmiş ve süresinde yanıt verilmediği için yasadan dolayı kurulmuş sayılan olumsuz işleme karşı Danıştay'da dava açılmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi K:1992/1888 sayılı Kararıyla; Emlak Vergisi Kanunu'nun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yükümlüler adına ikmalen tarhiyat yapılabilmesinin, beyan edilen vergi değerinin asgari arsa ve bina birim değerine göre bulunacak maliyet bedelinden düşük kalması koşuluna bağlandığı olayda, 1990 yılı beyannamesi verilerek vergisinin ödendiği, beyan değerinin asgari birim değere göre bulunan maliyet bedelinden düşük kalıp kalmadığı araştırılmadan satış bedelinin tarhiyata esas alındığı; yasa hükmüne aykırı olarak tahsil edilen vergi ve cezanın yükümlüye ret ve iadesi gerekirken şikayet başvurusunun reddinde yasaya uygunluk bulunamadığı gerekçesiyle işlemi iptal etmiştir.
... Belediye Başkanlığı'nın bu karara karşı yaptığı temyiz başvurusu Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun K:1993/141 sayılı Kararıyla ve Daire Kararında yazılı hukuksal nedenlerle reddedilmiştir.
Belediye Başkanlığı, Kararın düzeltilmesini istemektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Kıdemli Tetkik Hakimi S.K.'nın Düşüncesi: 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun bina vergisinde beyan esasını düzenleyen 10. maddesi, 2587 sayılı Yasa ile değiştirilmiş ve yükümlülerce beyan edilmesi gereken vergi değerinin, ilgili Bakanlıklarca saptanarak duyurulacak en az inşaat metrekare birim maliyeti ile aynı Yasanın 20 nci maddesinde düzenlenen arsa birim değeri veya bu değerden aldığı pay esas alınarak hesaplanacak maliyet bedelinden düşük olmaması kabul edilmiştir.
2587 sayılı Yasada yapılan bu değişikliğe rağmen Emlak Vergisi Kanunu'nun 29 uncu maddesinde yazılı kural korunmuştur. 29 uncu maddede; vergi değerinin, Emlak Vergisi mevzuuna giren bina ve arazinin rayiç bedeli olduğu bu bedelin bina ve arazinin beyan tarihindeki normal alım satım bedelini ifade ettiği yazılıdır.
Yasanın 10 uncu ve 29 uncu maddelerinin birlikte incelenmesinden bina vergisinin asgari birim değerlere göre bulunan maliyet bedelinden az olmamak üzere beyan tarihindeki normal alım-satım bedeli esas alınarak hesap ve beyanı gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Emlak Vergisini tarh ve tahsile yetkili İdarenin yeniden değerleme yapmasına olanak tanıyan 31 ve 32 nci maddelerde yapılan değişikliklerin, 10 ve 29 uncu maddelerde yapılan düzenlemeyi etkileyici bir yönü de bulunmamaktadır. Zira asgari birim değere göre yapılan beyan yükümlüler adına rayiç bedel esası uyarınca ve kıyas yoluyla vergi tarhını ilkece ortadan kaldırmıştır. Ancak, beyan tarihinde asgari birim değere göre bulunacak maliyet bedelinden daha yüksek ve tartışmasız bir rayiç bedel söz konusu olan taşınmazın artık bu değerden daha düşük olan asgari birim değerle beyanına da olanak bulunmamak gerekir.
Nitekim, 2587 sayılı Yasa ile 1319 sayılı Yasada yapılan değişiklik nedeniyle yayımlanan 13 seri sayılı Genel Tebliğin A/4-a-b işaretli bölümlerinde yapılan açıklamalarda; yeniden düzenlenen 10 uncu madde ile binalara ilişkin rayiç bedellere bir alt sınır getirildiği, Yasanın rayiç bedele ilişkin kuralında herhangi bir değişiklik yapılmadığından, yükümlülerin beyan tarihindeki normal alım-satım bedellerini beyan etmelerinin asıl olduğuna değinilmiştir. Aynı Genel Tebliğin D-2 işaretli bölümünün son paragrafında (6) seri sayılı Tebliğin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Emlak Vergisi (6) seri sayılı Genel Tebliğinin (C-9) işaretli bölümünde, ortaklığın giderilmesi ve benzeri hallerde taşınmazın açık artırma yoluyla satılması söz konusu olup da emlak vergisi beyannamesi henüz verilmemişse satış bedeli üzerinden ödenmesi gereken emlak vergisinin emaneten ayrılması ve yatırılması tescilin bundan sonra yapılması öngörülmüştür.
Kanunda ve Genel Tebliğlerde yapılan bu düzenlemeler karşısında, ortaklığın giderilmesi yoluyla İcra Müdürlüğü'nce açık artırma ile satılan taşınmazın vergi değerinin, herhangi bir tartışma konusu yapılamayacak satış bedeli olabileceğinden açıklanan biçimde yapılan satıştan beş gün sonra verilen beyannamede asgari birim değere göre yapılan beyanın satış bedeli düzeyine yükseltilmesi sonucunda uygulanan işlemde yasaya aykırılık görülememektedir.
Bu nedenle karar düzeltme isteminin ve ... Belediye Başkanlığı'nın temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı N.K.'nın Düşüncesi: Karar düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54 üncü maddesinde, Danıştay tarafından verilen yargısal kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği belirtildiğinden ve dilekçe sahibinin ileri sürdüğü sebeplerin bunlardan hiçbirine uymadığı anlaşıldığından, yerinde olmayan istemin reddine, 30.9.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.