T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o DÜZELTME (Gecikme Faizlerinin Düzeltme Yoluyla Terkini)
o VERGİ HATASI (Gecikme Faizlerinin Düzeltme Yoluyla Terkini)
2709
Özet : Gecikme faizinin düzeltme yoluyla terkini istemine karşı açılan davanın, ödeme emrine karşı vergi mahkemesinde açılan davanın dikkate alınmadan sonuçlandırılması yasaya aykırı olduğu hakkında.
İstemin Özeti: Yükümlü adına 1985 takvim yılı için salınan ve uzlaşma yoluyla kesinleşen vergiler nedeniyle hesaplanan gecikme faizi ödeme emriyle istenmiş, ödeme emrine karşı Denizli Vergi Mahkemesince verilen karar uyarınca 30.12.1988 gününde ödenmiştir. 1986 takvim yılından önceki dönemlere ilişkin vergilere Vergi Usul Kanunu'nun 112 nci maddesi uyarınca gecikme faizi uygulanamayacağı yolundaki Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun K:1989/3 sayılı kararına dayanılarak yapılan düzeltme ve şikayet başvuruları reddedilen yükümlü tarafından, Maliye Bakanlığının kurduğu olumsuz işleme karşı dava açılmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi K:1991/2024 sayılı Kararıyla; Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun K:1989/3 sayılı Kararında, 1986 yılından önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin vergilere gecikme faizi uygulanamayacağının kabul edildiği 2575 sayılı Yasanın 40 ıncı maddesine göre Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemeler ve idareyi bağlayıcı nitelik taşıyan bu kararlara uyulmasının zorunlu olduğu, davacıdan 1986 yılından önceki döneme ilişkin vergiler nedeniyle gecikme faizi tahsil edilmekle vergi hatasına yol açıldığı, düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi yolundaki işlemde bu nedenle yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle işlemi iptal etmiştir.
Karar, Maliye Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi: S.K.
Danıştay Savcısı M.B.'nin Düşüncesi: İstenen gecikme faizinin terkini istemini reddeden davalı idare işleminin iptali yolundaki Danıştay Dördüncü Dairesi kararının temyizen incelenerek bozulması davalı idare tarafından istenilmiştir.
Her şeyden önce gecikme faizinin ne olduğunun ortaya konulması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi, Vergi Usul Kanunu'nun 112 nci maddesinin iptali istemine yönelik olarak verdiği kararlarda gecikme faizinin ek bir "mali yükümlülük" olduğunu belirtmiştir.
Mali yükümlülük ise Anayasanın 73 üncü maddesi hükmü uyarınca kanunla konulur, kanunla değiştirilir veya kanunla kaldırılır. Bu arada sonradan kabul edilen bir kanunla geçmiş dönemlere ait tarhlara bu faizin, bu kanunun yürürlük tarihinden geçerli olmak üzere uygulanıp uygulanamayacağı sorunu ile karşılaşılmaktadır. Böyle bir sorun karşısında kanunların geriye yürümezliği ilkesinin incelenmesi gerekmektedir.
Kanunların geriye yürümezliği ilkesi, bir hukuki eylem ya da davranışın, bir hukuki ilişkinin vuku bulduğu ya da meydana geldiği dönemdeki kanunun hükümlerine tabi kalmakta devam edeceğini ifade eder. Sonradan çıkan kanun, kural olarak, yürürlüğünden önceki olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Vergi kanunları, kamu hukukuna ilişkin yükümlülükler getirdiğinden, bu kanunların özellikle mali yükümü artırıcı nitelikteki hükümlerinin geçmişe yürütülmesi hukuki güvenlik ilkesi yönünden önem taşır. Anayasanın 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında ifadesini bulan "vergilerin kanuniliği ilkesi"de hukuki güvenliği sağlama amacına matuftur ve vergiyi doğuran olayın vukuu döneminde yürürlükte olmayan bir kanuna dayanılarak vergi yükünün artırılmasına olanak vermez.
Vergi Usul Kanunu'nun 112 nci maddesinde öngörülen gecikme faizinin geriye yürütüleceğine dair geçici bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu uygulamaya olanak verecek açıklık kanunda da getirilmemiştir.
O halde 1.1.1986 tarihinden önceki vergiyi doğuran olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü tarihinde yürürlükte bulunan kanuna tabi olması gereken vergi borcuna gecikme faizi uygulamak, sonradan yürürlüğe giren kanuna dayanılarak vergi yükünün artırılması ve kanunun geriye yürütülerek uygulanması anlamına gelir. Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararlarında da aynı görüş benimsenmiştir.
Bu nedenlerle temyize konu kararda yasalara aykırılık görülmemiştir.
Temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmüştür.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca Kıdemli Tetkik Hakimi S.K.'nın yazılı ve sözlü açıklamalarından sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü: Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 1.12.1993 günlü ve 21775 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 10.6.1993 günlü ve E:1992/1, K:1993/2 sayılı Kararıyla; Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun K:1989/3 sayılı Kararının daha önce uygulanmış olan gecikme faizlerinin "vergi hatası" kapsamında görülmesine haklı bir neden oluşturmayacağı, içtihatları birleştirme kararlarının, idari işlem ya da eylemlere doğrudan uygulanamayacakları, Danıştay Kanunu'nun 40 ıncı maddesinin (4) işaretli fıkrasında, Kurul kararlarına uyulması yönünde öngörülen zorunluluğun, henüz kurulmamış işlemler ve karara bağlanmamış uyuşmazlıklarla sınırlı olduğu, dolayısıyla idarenin, içtihatları birleştirme kararından önce ve bu karara aykırı olarak kurulmuş işlemlerin geri alınmasına zorlanamayacağı kabul edilmiştir.
Sözü geçen Karar karşısında, 1.1.1986 gününden önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin vergilere gecikme faizi uygulanması yoluyla vergi hatasına yol açıldığı kabul edilemeyeceği gibi dosyadaki belgelerden gecikme faizinin ödeme emriyle istendiği, Denizli Vergi Mahkemesinde bu ödeme emrinin dava konusu edildiği ve açılan davanın reddi üzerine ödeme yapıldığı anlaşıldığından, Vergi Usul Kanunu'nun 125 inci maddesinin son cümlesinde yer alan kuralın davaya etkisi gözönüne alınmadan verilen kararda yasaya uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle Danıştay Dördüncü Dairesinin E:1990/2670, K:1991/2024 sayılı Kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderine ilişkin hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 17.6.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.