Danıştay Dördüncü Daire
Bir kimsenin kendi nam ve hesabına yaptığı özel inşaattan dolayı alıcıdan tahsil ettiği bedel istihkak bedeli değil satış bedelidir ve bu iş yıllara sari inşaat işi sayılmaz. İstemin Özeti: İnşaat taahhüt işiyle uğraşan davacının 1983 yılma ait yıllık gelir vergisi beyannamesini, arsa karşılığı yapmış olduğu inşaatın bitmemesi nedeniyle boş olarak vermesi üzerine adına hayat standardı esasına göre gelir vergisi ve geçici vergi salınmış, ağır kusur cezası kesilmiştir.......... Vergi Mahkemesinin 27.11.1992 Günlü ve 1992/510 Sayılı kararıyla; 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun birden fazla takvim yılma sirayet eden inşaat ve onarma işleriyle ilgili 42 ve müteakip maddelerindeki hükümlerde inşaat işinin resmî ya da özel inşaat işi olması yolunda bir ayırım bulunmadığı dikkate alındığında aynı Kanun'un mükerrer 116. maddesine göre yapılacak uygulamada inşaat işinin bitim tarihinin gözönünde bulundurulması gerektiğinden davacının yapmakta olduğu özel inşaatın devam ettiği 1989 yılıyla ilgili olarak yapılan cezalı tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle salınan vergiler ve kesilen ağır kusur cezası kaldırılmıştır. Vergi Dairesi Müdürlüğü, davacının yapmakta olduğu inşaat işinin Gelir Vergisi Kanunu'nun 42. maddesi kapsamında olmadığım ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. ' Karar: 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun sözü edilen 42. maddesi, birden fazla takvim yılma sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde, kazancın tespit esaslarım özel şekilde düzenlemiş, diğer faaliyetlerinin aksine, kazancın yıllık olarak değil işin sonunda tespit edileceğin! açıklamıştır. Kanunun sonraki maddelerinde konuyla ilgili diğer özellikler belirtilmiştir. 43. maddesinde, müşterek genel giderlerin ve amortismanların, çeşitli işler nedeniyle dağıtılması konusu düzenlenirken tahsil olunan 'istihkak bedellerinin' bir ölçü olarak kullanıldığı görülmektedir. 34. maddesinde de 42. madde kapsamına giren işler dolayısıyla bu işleri yapanlara ödenen 'istihkak bedelleri'nden söz edilmektedir. Bu düzenlemeler, 42. maddede öngörülen rejimin uygulanmasında inşaat ve onarım işinin, başkası hesabına bir taahhüt uyarınca yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Zira istihkak bedeli ödemesi, bir taahhüde bağlı olarak yapılan inşaat ve onarım işlerinde söz konusu olabilir. • Bir kimsenin satmak üzere kendi nam ve hesabına yaptığı özel inşaattan dolayı alıcıdan tahsil ettiği bedel, istihkak bedeli değil ancak satış bedeli olarak isimlendirilir ve 42. madde kapsamında düşünülemez. Satışın arsa payı üzerinden yapılıp inşaatın alıcı ile akdedilen inşaat sözleşmesine göre tasarlanması ya da bu inşaatın müteahhit ile arsa sahibi arasında kat karşılığı olarak yapıldığına dair bir anlaşma olması da durumu değiştirmez. Özel inşaatlar hangi şartlarla yürütülürse yürütülsün fiilen yapılan iş, inşa edilen dairelerin satışından ibarettir. Bu tür inşaatların herhangi bir kıymet imali ve satışından farkı bulunmadığından, kazanç tespitinin yıllık olarak ve maliyetle satışından farkı bulunmadığından, kazanç tespitinin yıllık olarak ve maliyetle satış bedeli karşılaştırılmak suretiyle yapılması gerekir. İnşaatın bağımsız bölümleri, muhtelif yıllarda satıldığında satılan kısımla ilgili kazancın, satışın yapıldığı yılda tespiti ve beyanı gerekecektir. Bu durumda, kendi nam ve hesabına inşaat yapıp sattığı hususunda tereddüt bulunmayan davacının, yıllara yaygın inşaat ve onarım işi yaptığı kabul edilemiyeceğinden hakkında 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 2772 Sayılı Kanunun 15. maddesiyle eklenen mükerrer 116. maddenin beşinci fıkrası hükmünün uygulanmasına olanak bulunmadığından hayat standardı esasına göre uygulama yapılmasında isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenle ......... Vergi Mahkemesinin 1992/510 Sayılı kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.