T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o VERGİ BORCU NEDENİYLE HACZEDİLEN MALLAR ÜZERİNDE İSTİHKAK İDDİASI (Davanın Adli Yargıda Görülmesi)
o GÖREV (İstihkak Davası)
o İSTİHKAK DAVASI (Adli Yargının Görevi)
Özet : İstihkak davasının görüm ve çözüm yeri adli yargı olduğundan, vergi mahkemesince sonuçlandırılmasının yasaya aykırı olduğu hakkında.
İstemin Özeti: İnşaat taahhüt işinden dolayı gerçek usulde vergi yükümlüsü olan davacı, kendi adına kiraladığı apartman dairesini hem konut ve hem de işyeri olarak kullanmakta ve bu yerde anne ve babasıyla birlikte ikamet etmektedir. Bir anonim şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle babasının Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesi uyarınca sorumlu tutularak takibi üzerine söz konusu borç için davacının konut ve işyeri olarak kullandığı apartman dairesinde bulunan menkuller 30.7.1991 gününde haczedilmiştir.
Haciz sırasında söz konusu menkullerin davacıya ait olduğu, annesi tarafından bildirilmiş ve bu iddia tutanağa geçirilmiştir.
Vergi Dairesi Müdürlüğü, bu istihkak iddiasını 6183 sayılı Yasanın 66 ncı maddesine göre 31.7.1991 gün ve 20692 sayılı yasasıyla reddetmiş ve yedi gün içinde dava açma hakkının varlığını aynı yazıyla 1.8.1991 gününde davacıya duyurmuştur.
Davacı, 7.8.1991 gününde Ankara 6. Vergi Mahkemesinde istihkak davası açarak, haczin kaldırılması ve menkullerin kendisine teslimini istemiştir.
Davayı inceleyen Ankara 6. Vergi Mahkemesi K: 1992/869 sayılı Kararıyla; hacze konu borcun, babanın yönetim kurulu üyesi bulunduğu anonim şirkete ait olduğu, haczin yapıldığı yerin davacı adına işyeri olarak kiralandığının kira sözleşmesi ve vergi levhasının incelenmesinden anlaşıldığı, mahcuz menkullerin babaya ait olduğunun yasaca geçerli belgelerle kanıtlanamadığı, gerekçesiyle haczin iptaline karar vermiştir.
Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi K: 1993/1641 sayılı Kararıyla; davacının babası ile birlikte ikamet ettiği yerde babanın, sorumlu sıfatıyla cebren takip edilen borcu nedeniyle haczedilen menkullerin davacıya ait olduğunun haciz sırasında tutanağı imzalayan anne tarafından ifade edildiği, istihkak iddiasının vergi idaresince reddedildiği ve yedi gün içinde dava açabileceğinin davacıya duyurulduğu, 6183 sayılı Yasanın 66 ve 67 nci maddelerinde yazılı kurallara göre olayda borçlu elinde haczedilen menkuller üzerinde üçüncü kişinin istihkak iddiasının söz konusu olduğu davacının, yetkili adliye mahkemesinde istihkak davası açıp açmadığı noktasının dosyadan anlaşılamadığı, bu husus araştırılmadan kira sözleşmesi ve vergi levhasına dayanılarak, menkullerin davacıya ait olduğu sonucuna varılarak haczin kaldırılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle. Vergi Mahkemesi kararını bozmuştur.
Bozma Kararına uymayan Ankara 6. Vergi Mahkemesi K: 1993/1024 sayılı Kararıyla; ilk karardaki hukuksal nedenleri yineledikten sonra hacze konu malların borçlu elinde değil istihkak iddiasında bulunan davacı elinde haczedildiğinin kabulü ve istihkak davasının alacaklı tahsil dairesince açılması gerektiği sonucuna vararak haciz işleminin iptaline ilişkin ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı, Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi: S.K.
Danıştay Savcısı T.A.'nın Düşüncesi: Ankara 6 ncı Vergi Mahkemesinin ısrar kararı ile ilgili bulunan bu dosyada; davacı ...'nın, birlikte ikamet ettiği babasının kesinleşen vergi borcu nedeniyle haczine karar verilen menkul malların kendisine ait olduğu bu nedenle haciz işleminin iptali istemiyle açtığı davada haczin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararı Danıştay Dördüncü Dairesince, haczedilen menkul mallar üzerinde İstihkak iddiasında bulunan 3 ncü şahıs durumundaki...'nın iddiayı, reddeden tahsil dairesince haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde istihkak davası açıp açmadığının araştırılması, sonucuna göre karar verilmek üzere bozulmasından sonra, Vergi Mahkemesi bozma kararına uymayarak, özetle; 6183 sayılı yasanın 67 nci maddesi uyarınca, haczedilen malın borçlu elinde değil de 3 ncü şahıs elinde bulunduğu bu nedenle alacaklı amme idaresince malın 3 ncü şahsa ait olduğuna dair tahsil dairesi bildiriminden itibaren 15 gün içinde dava açılması gerektiği, ayrıca haciz esnasında istihkak iddiasında bulunan tarafın davacı 3 ncü şahıs değil borçlunun eşi olduğu gerekçesiyle ısrar kararı verilmişse de, dosyanın incelenmesinden, istihkak iddasında bulunan 3 ncü şahıs durumundaki davacının, işyeri ve ikametgah olarak kullandığı adreste borçlu babası ... ile birlikte ikamet ettiği, bu nedenle uyuşmazlığa münhasıran, 3 ncü şahıs elinde bulunan menkul malların haczine ilişkin 67 nci maddenin 1 nci fıkrası hükmünün değil 66 ncı madde hükmünün uygulanması gerektiği gibi, haciz sırasında, borçlu ve istihkak iddiasında bulunan 3 ncü şahsın bulunmaması nedeniyle, aynı adreste ikamet eden borçlu ...'nın eşi tarafından haczedilen malların oğlu ...'ya ait olduğu yolundaki beyanın haciz tutanağına geçirilmesi ve bu tutanağın ...'ya, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemede istihkak davası açması gerektiği hususu belirtilerek tebliğ olunduğunun anlaşılması karşısında iştihkak iddiasında bulunanın davacı olmadığı sonucuna varılamıyacağı cihetle, Vergi Mahkemesinin ısrar kararında yasaya uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Vergi Dairesi temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, Kıdemli Tetkik Hakimi Semra Kayır'ın yazılı ve sözlü açıklamalarından sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
6183 sayılı "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 68 inci maddesinde, istihkak iddiaları ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, istihkak davalarına bakmaya, haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu ve bu davaların, öncelikle görülmesi kabul edilmiştir. Bu kuraldan dolayı, vergi borcunun cebren takibi sırasında vergi idaresince uygulanan hacze karşı açılacak istihkak davasının görüm ve çözüm yeri vergi mahkemeleri değil, tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki icra hakimliği ya da bu işle görevlendirilmiş olan mahkemedir.
Dosyanın incelenmesinden; anne tarafından ileri sürülen ve mahcuz menkullerin davacıya ait olduğu yolundaki istihkak iddiasının reddine ilişkin 31.7.1991 günlü Vergi Dairesi Müdürlüğü yazısı üzerine yedi gün içinde ve 7.08.1991 gününde açılan davaya ilişkin dilekçede; davanın açık olarak istihkak davası olarak nitelendiği ve bu içerikteki dilekçenin sonucunda, davanın kabulü, haczin kaldırılması ve menkullerin davacıya tesliminin istendiği anlaşılmaktadır.
Bu niteliği itibarıyla 6183 sayılı Yasanın 68. maddesi uyarınca açılan isihkak davasının, haczin ne şekilde yapılacağının düzenlendiği aynı Yasanın diğer kurallarına aykırılık iddiasıyla açılan idari dava olarak nitelenmesi ve esastan sonuçlandırılması yasaya uygun olmamıştır.
Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında da davacının yetkili adliye mahkemesinde istihkak davası açıp açmadığı araştırılmadan verilen kararda yasal uyarlık bulunmadığı kabul edilmişken, açılan istihkak davasının görüm ve çözüm yerinin adli yargı yerleri olduğu saptanarak, 2577 sayılı Yasanın 15 inci maddesinin (1/a) fıkrası uyarınca davanın görev yönünden reddi gerekirken ilk kararda direnilmesi yasaya uygun bulunmamıştır.
Bu nedenle, Ankara 6. Vergi Mahkemesinin 29.9.1993 günlü ve E: 1993/1190, K: 1993/1024 sayılı direnme kararının bzulmasına, yargılama gideri yeniden verilecek kararda karşılanacağından bu konuda hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 3.6.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.