Danıştay Dokuzuncu Daire
Nakliyecilik ve demirçelik ticareti yapan mükellefin tasdik ettirdiği iki cilt (100 adet) faturadan yalnızca bir adedin! kullanması ve inceleme elemanınca istenen kullanılmayan faturaların ise çalındığı gerekçesiyle ibraz etmemesinin ve bu faturaların kullanılmamasının ticari icaplara uymayan, normal ve mutad olmayan bir durum olduğu, aksini ispat külfetinin yükümlüye ait olduğu bu durum VUK'nun 30/3. maddesine göre re'sen takdir sebebidir. İstemin Özeti: Nakliyecilik ve demirçelik ticareti yapan yükümlünün 1987 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu bulunan matrah farkı üzerinden Aralık dönemi için tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile dahili tevkifata karşı açılan davayı; yükümlünün 22.4.1985 tarihinde demirçelik ticareti işine başladığım bildirdiği, bu işte kullanılmak üzere Seri A 001100 numaraya kadar 2 cilt (100 adet) satış faturası tasdik ettirdiği, bu faturalardan 3.12.1987 Gün ve 051 Nolu faturanın Bornova Vergi Dairesi mükellefi (C.G.) adına 2500 kg. hurda alüminyum bedeli 4.000.000 lira, % 12 katma değer vergisi 480.000 lira olmak üzere 4.480.000 lira olarak düzenlediği, 001050'ye kadar olan faturaların çalındığından bahisle incelemeye ibraz edilmediği, 051100 Nolu fatura cildinden yalnızca 051 Nolu faturanın düzenlendiği diğerlerinin boş olduğu, diğer taraftan 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinde, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarata ait olduğunun hükme bağlandığı, bu durumda, 26.4.1985 tarihinde demirçelik ticaretinde kullanılmak üzere iki cilt fatura tasdik ettiren yükümlünün iki buçuk yılı aşkın bir sürede bu faturalardan yalnızca bir adet faturayı kullanması diğer 001050 Nolu faturaların kullanılmamış olmasının ticari icaplara uymayan, normal ve mutad olmayan bir durum olduğu, aksini ispat külfetinin yükümlüye ait olduğu oysa yükümlünün fatura cildinin çalındığım ileri sürerek incelemeye ibraz etmediği Vergi Usul Kanunu'nun 30/3. maddesince re'sen takdir sebebi sayılan bu fiil nedeniyle dönem matrahının idarece 8.000.000 lira olarak takdirinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak demirçelik satış bedeli olarak kabul edilen bu miktar üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, maliyet bedeli olan (8.000.000 x 100 : 103) 7.766.000 lira üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin mahsubunun hakkaniyete uygun düşeceği, öte yandan, olayın seyri yükümlünün iradesini vergi kaçırma yönünde kullandığım gösterdiğinden, tarhiyata kaçakçılık cezası uygulanmasının yerinde olduğu, ancak katma değer vergisi ve dahili tevkifat toplamına tek asgari ceza (100.000 TL) kesileceği gerekçe siyle kısmen kabul eden İzmir 3. Vergi Mahkemesinin 25.10.1989 Gün ve 1989/484 Sayılı kararım; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 34. maddesinde katma değer vergisi indirimi yapılabilmesi için fatura ve benzeri belgelerle belgelendirilmesi gerektiği hükme bağlandığı halde, Mahkemece herhangi bir somut veriye dayanmaksızın maliyet bedeli hesaplanarak buna tekabül ettiği varsayılan verginin indirilmek suretiyle davanın kısmen kabulünde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle yeniden karar verilmek üzere bozan Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 16.3.1993 Gün ve 1993/1244 Sayılı Kararının; her satışın bir girdisi ve girdi maliyeti içinde de yüklenilen katma değer vergisinin olacağı bu yönüyle Vergi Mahkemesi kararının yerinde olduğu,.nitekim, Danıştay Yedinci Dairesince diğer dönemlere ilişkin Vergi Mahkemesi kararlarının tasdik edildiği ileri sürülerek düzeltilmesi istemidir. Karar: Yükümlü tarafından ileri sürülen düzeltme nedenleri 2577 Sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54/c maddesi uyarınca yerinde görüldüğünden düzeltilmesi istenilen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 16.3.1993 Gün ve 199301244 Sayılı kakarı ortadan kaldırıldıktan sonra gereği yeniden görüşüldü. Temyiz edilen izmir 3. Vergi Mahkemesinin 25.10.1989 Gün ve 1989/ 484 Sayılı Kararında, 2577 Sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddine, anılan mahkeme' kararının onanmasına oyçokluğu ile karar verildi.* * Karşı Oy: Düzeltilmesi istenilen Dairemiz kararının kanuna uygun olduğu ve düzeltme isteminin reddi gerekeceği görüşü ile çoğunluk kararına karşıyım.