|
Dairesi
Defter ve belgelerin yakılması nedeniyle ibraz edilememesinden dolayı, KDV indiriminin tamamım kabul etmemek hatalı bir işlemdir.
|
|
Karar No
1994/1730
|
|
Esas No
1993/2185
|
|
Karar Tarihi
12-04-1994
|
|
|
Danıştay Dokuzuncu Daire
Defter ve belgelerin yakılması nedeniyle ibraz edilememesinden dolayı, KDV indiriminin tamamım kabul etmemek hatalı bir işlemdir. Başka bilgi ve belgelerle, mahsup edilen KDV’nin ödenmediği açık bir şekilde ortaya konmadan, mükellef lehine olan hususlar kabul edilmeyip, aleyhine olan hususların gözönüne alınarak tarhiyat yapılmasında isabet yoktur. İstemin Özeti: 1987 yılına ilişkin defter ve belgelerin yanlışlıkla işçiler tarafından yakılması nedeniyle ibraz edilememesinden dolayı, düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak yükümlüler adına tarholunan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile dahili tevkifata ait olarak kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; davacıların kereste ticareti yapmaları sebebiyle orman ürünlerinin büyük bir bölümünü orman işletmelerinden veya tüccarlardan fatura ile satın aldıklarının dava dosyası ve mahkemelerine açılan diğer dava dosyalarındaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, mal alışı sırasında katma değer vergisi ödemeden mal almak ve alınan faturanın vergisiz düzenlenmesinin ve kayıtlara geçirilmesinin mümkün olmadığı, yükümlülerin aldıkları mal miktarı, bu malın alış tutarı ile satış tutarı ve satıştan elde edilen hasılat ve tahsil edilen katma değer vergileri kabul edildiği halde, sadece belgelerin inceleme sırasında ibraz edilmemesi nedeniyle mahsubun kabul edilmemesinin ’vergilendirmede gerçek durum esastır’ ilkesine aykırı bulunduğu, başka bilgi ve belgelerle mahsup edilen katma değer vergilerinin ödenmediği açık bir şekilde ortaya konulmadan mükelleflerin lehine olan hususlar kabul edilmeyip, aleyhine olan hususların dikkate alınarak tarhiyat yapılmasında isabet bulunmadığı, ayrıca vergi olmadan ceza kesilmesi mümkün bulunmadığından, tarhedilmeyen dahili tevkifat için kaçakçılık cezası kesilmesinde de kanuna uyarlığın bulunmadığı, inceleme raporunda ortaklığın 1987 yılı sonunda sona ermesi nedeniyle dönem sonunda elde bulunan 20.588.579,lira stok malın katma değer vergisi yönünden beyan edilmediği ileri sürülerek bu miktarın da matrah farkı olarak alınmasının önerilmesi üzerine yapılan tarhiyata gelince; 3065 sayılı Kanunun 1. ve 10. maddeleri uyarınca yıl sonunda elde kalan stok malın ortaklardan birine veya bir kaçma devredilmesi sözkonusu olmadığından, sadece ortaklığın sona erdiği dikkate alınarak ortada gerçek anlamda bir mal satış veya teslimi bulunmadığından, stok malın katma değer vergisine tabi tutulmasının da yerinde olmadığı gerekçesiyle kabul ederek kaçakçılık cezalı katma değer vergisini ve dahili tevkifata ait kaçakçılık cezasını kaldıran Vergi Mahkemesinin gün ve sayılı kararının; inceleme raporuna dayanılarak salınan katma değer vergisinin ve kesilen kaçakçılık cezalarının yerinde olduğu ve onanması gerektiği ileri sürülerek bozulması isteminden ibarettir. Karar: Dosyanın incelenmesinden kereste imalatı ve ticareti ile uğraşan ve 31.11.1987 tarihinde faaliyeti sona eren adi ortaklığın 1987 yılı defter ve belgelerinin incelenmek üzere istendiği, ancak anılan defter ve belgelerin sehven işçiler tarafında zamanaşımına uğrayan diğer defter ve belgelerle birlikte yakılması nedeniyle ibraz edilemeyeceğinin bildirilmesi üzerine inceleme elemanınca katma değer vergisi beyannamelerinde gösterilen indirimler kabul edilmeyerek bu miktar katma değer vergisinin resen tarhedilmesinin, ayrıca ortaklık 31.12.1987 tarihinde sona erdiğinden 31.12.1987 tarihli bilançoda yer alan ve katma değer vergisi yönünden beyan edilmeyen 20.588.579.liralık mal mevcudunum matraha alınmasının, mahsup imkanı kalmaması nedeniyle aranılmayacak olan dahili tevkifat miktarı üzerinden gecikme faizi hesaplanmasının ve sözkonusu vergilerin cezalı olarak alınmasının önerildiği, vergi dairesi müdürlüğünce bu rapora dayanılarak kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin salındığı dahili tevkifat miktarı üzerinden de kaçakçılık cezasının kesildiği, yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davanın vergi mahkemesince kabulü üzerine de idarece Danıştay’a temyizen gelindiği anlaşılmıştır. Vergi Dairesi Müdürlüğünce 20.588.579,lira tutarındaki fark matrah için ileri sürülen iddialar, usule ve hukuka uygun mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından yerinde görülmemiştir. Vergi indirimine ilişkin kısma gelince; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinde ’resen vergi tarhı’ tanımlanmış aynı maddenin 3. bendinde bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemiş olması halinde maddi delillerin var olmadığının kabul edileceği belirtilmiştir. Madde hükmüne göre defter ve belgelerin her ne sebeple olursa olsun ibraz edilmeme halinin resen takdir sebebi sayılacağı kuşkusuzdur. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1/a bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, aynı Kanunun 34. maddesinin 1. bendinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler karşısında katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir. Olayda, yanması sebebiyle ibraz edilemeyen defter ve belgeler nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmış olduğundan resen takdir nedeninin varlığının kabulü zorunlu hale gelmiştir. Ancak defter ve belgelerin yanmış bulunması, yukarıda belirtilen ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Zira ticari icaplara göre emtia satın alındığı kişi veya kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcı gerekli girişimleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman sahip bulunmaktadır. Bu durumda ise ispat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalara ilişkin katma değer vergisi indirim konusu yapılabilecek, aksi halde indirimler kabul edilmeyecektir. Bu açıklamalar karşısında mahkemece öncelikle yükümlülere, emtia alışı yaptığı kişi veya kuruluşlardan ihtilaflı yılla ilgili olarak sağlayacağı belgelerin ibrazı için müsait bir süre verilmesi, bunun sonucunda ibraz edilen faturaların gerçekten alış yaptığı emtialara ait alış faturaları olup olmadığının bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre de bir karar verilmesi gerekirken, kararda yazılı gerekçe ile davanın kabulünde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kısmen kabulüne, 20.588.579.lira matrah üzerinden hesaplanan katma değer vergisine ilişkin temyiz isteminin reddine,....... Vergi Mahkemesinin gün ve sayılı kararının bu kısminin onanmasına, indirim ve dahili tevkifata bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezasıyla ilgili olan kısminin ise bozulmasına, dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine oyçokluğuyla karar verildi. AYRIŞIKOY: Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin yürürlükten kaldırılan (B) fıkrası, gerçek usulde gelir vergisine tabi bir kısım kişilerin, fıkrada yazılı ödeyecekleri vergilerin, fıkradaki nispetlere göre dahili tevkifat yaparak vergi dairesine ödeyeceklerim, ödedikleri bu vergiyi yıllık gelir vergilerinden mahsup edeceklerini amirdir. Bu duruma göre, dahili tevkifat olarak, vergi dairesine ödenen meblağ, yıllık gelir vergisinin tamamım veya bir kısmım teşkil etmektedir. ’ Nitekim, A fıkrasına göre ödenmiş olan gelir vergileri dahili tevkifattan, ödenmiş bulunan dahili tevkifat da yıl sonunda hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir. Maddede, dahili tevkifat işleminin vergi olduğu yolunda bir hüküm yoktur. Vergi cezası, vergi ziyaı olması halinde kesilir. Dahili tevkifat adı altında bir vergi veya bir vergi kanunu olmadığına göre böyle bir vergi cezası kesilemez. Maddenin (B) fıkrasında yazılı vergilerin hiç ödenmemiş veya noksan ödenmiş olması halinde ödenmemiş veya noksan ödenmiş olan vergilerin cezalı olarak alınacağı tabiidir. Ödenmemiş olan bu vergilerin dahili tevkifatı için ayrıca kaçakçılık veya kusur cezası uygulanamaz. Ancak ödemenin gecikmesinden dolayı gecikme zammı uygulanabilir. Bu nedenlerle ödenmeyen dahili tevkifata ceza uygulanmaması gerektiğinden çoğunluk kararının bu kısmına karşıyım.
|
|