Dairesi
Defterlerin yazılı olmaması, indirim konusu yapılan KDV’nin ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Mükellefin, verilecek belli bir sürede temin edip ibraz edeceği fatura ve benzeri bölgelerdeki KDV indiriminin kabulü gerekir.
Karar No
1994/1397
Esas No
1993/3448
Karar Tarihi
09-03-1994
Danıştay DokuzuncuDaire

Defterlerin yazılı olmaması, indirim konusu yapılan KDV’nin ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Mükellefin, verilecek belli bir sürede temin edip ibraz edeceği fatura ve benzeri bölgelerdeki KDV indiriminin kabulü gerekir. İstemin Özeti: Akaryakıt satışı ile uğraşan yükümlü ortaklığın 1990 yılı defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu tanzim olunan inceleme raporunda. katma değer vergisi beyannamelerini vermiş olan şirketin kasa defteri dışındaki defterlerinin boş olduğunun tesbiti üzerine katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesi ve resen dönem matrahı takdiri üzerine Eylül 1990 dönemi için kaçakçılık cezalı olarak tarholunan katma değer vergisine karşı açılan davayı; 31.1.1989 tarihinden itibaren yasal defterlerine kayıt düşmeyen ortaklığın hasılatım da noksan yazdığının, yalnız günlük kasa defteri tuttuğunun anlaşıldığı, bu durumda Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesi hükmü uyarınca indirim hakkından yararlandırılmasının mümkün olmadığı, mahkemelerince yapılan duruşmada her üç ortağın da, beyannamelerin hayali olarak düzenlendiğini ifade ettikleri ortaklığın mal alış miktarının her üç ortağın kendi beyanları ile tesbitli olduğu, ortaklardan C. G. 1990 yılında matrah artırımda bulunmadığından 2 ortağın matrah arttırımında bulunmuş olmasının katma değer vergisi yönünden ortaklık adına yapılacak incelemeye engel teşkil edemiyeceği, 1990 yılı ortaklık hesapları incelemesi 1989 yılından devreden katma değer vergisi miktarım da kapsayacağından ortaklığın 3787 sayılı yasadan bu dönem için yararlanamayacağı matrah farkı yükümlülerin incelemeye kendi verdikleri belge ve ifadelerle tesbit edildiğinden, olaya kaçakçılık değil kusur cezası uygulanması icabettiği gerekçesiyle kısmen kabul eden ve katma değer vergisini onayan kaçakçılık cezasını kusura çeviren Vergi Mahkemesinin gün ve sayılı kararının; yükümlüler tarafından satın alınan bütün malların faturalı olduğu satılan malın da pompa veya sayaçtan çıkmış olması dolayısıyla miktarının belli olduğu, 1990 yılma ait bütün alış faturalarının mevcut olduğu, satış fiyatı hükümetçe belirlendiğinden farklı fiyat uygulanmadığı, 1990 yılındaki petrol alımının tamamının Mobim şirketinden olduğu, toplam tutarının 2.453.578.886.lira olduğu, satışların toplam tutarının ise (%5 kar ilavesiyle) 2.561.772.199) lira olduğu 1989 yılından devren gelen ve yasal indirim hakkı olan 42.277.986. liranın dikkate alınması ile ödenmesi gereken katma değer vergisi kalmadığı, resen takdirin dayanağı bulunmadığı, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan verilen kararın haksız olduğu, vergi dairesi tarafından ise; kaçakçılık cezasının yasalara uygun olarak defter ve belge ile kayıtlar üzerinden yapılan tesbit sonucu bulunan matrah farkına göre kesildiği, kusur cezasına çevrilmesinin yasal bir dayanağı bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1/a bendinde; mükelleflerin yaptığı vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, aynı kanunun 34. maddesinin 1. bendinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler karşısında katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir. ’ Olayda 25.9.1992 tarihli inceleme raporuyla yükümlülerin 1990 yılı yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin yazılmamış olduğunun tesbitli olması karşısında vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak saptanması imkanı ortadan kalktığından resen takdir nedeninin kabulü zorunlu hale gelmiştir. Öte yandan defterlerin yazılı olmaması yukarıda belirtilen ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Dolayısıyla akar yakıt ve madeni yağ satışıyla uğraşan yükümlülerin ibraz ettikleri fatura ve benzeri vesikalara ilişkin katma Değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi aksi halde indirimlerin kabul edilmemesi gerekir. Diğer taraftan inceleme elemanına ihtilaflı dönemde matrah farkı tesbit edilirken dönem içindeki mal alışlarının toplam tutarının inceleme elemanınca 3.522.033.052.lira olarak dikkate alındığı anlaşılmakta olup, yükümlü ise dava ve temyiz dilekçelerinde aynı donemdeki toplam alışlarının 2.453.578.886.lira olduğunu iddia etmektedir. Bu bakımdan, yükümlüye verilecek belli bir sürede temin edip ibraz edeceği mal ve hizmet alışlarına ait fatura ve benzeri vesikalarının indirim konusu yaptığı katma değer vergisinin tamamım karşılayıp karşılamadığı hususunun belirlenmesi ve tesbit edilmiş olan matrah farkının, ibraz edilecek alış faturaları ve dönem sonu stokları da dikkate alınarak yeniden irdelenip belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir. Bir diğer husus ise yükümlülerin (ortaklardan ikisinin) 1990 yılı için 3787 sayılı yasadan yararlanarak matrah arttırımında bulunmuş olmaları dolayısıyla inceleme yapılamıyacağı yolundaki iddialarıdır ki; 3787 sayılı yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasındaki ’1.1.1992 tarihinden önceki dönemlere ve beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilir.’ ve aynı maddenin son fıkrasındaki ’Bu madde hükmüne göre incelemeye başlama; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mükellef nezdinde ise başlama tutanağının alınması, mükellefe davet veya defter ve belgelerin istenmesi yazısının tebliğ edilmiş olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da defter ve belgelerin incelenmek üzere denetim elemanına teslim edilmesi hallerini kapsar’ hükümleri ile yükümlülerin 1990 yılı defterlerinin boş olduğunun tesbitine ilişkin raporun 26.11.1997 tarihli 3787 sayılı yasanın ise daha sonra 3.4.1992 yürürlük tarihli olmaları karşısında isabetli görülmemiştir. Ancak, 1990 yılı için matrah arttırımında bulunup ödeme yapan iki ortağın ödemiş oldukları verginin, bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra belirlenip benimsenecek matrah farkından düşüleceği tabiidir. Vergi dairesince ceza yönünden ileri sürülen iddialar ise, kararın bu kısminin bozulmasını sağlayacak mahiyette görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin reddine, yükümlü temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin gün ve sayılı kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı