Dairesi
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU E. 1992/143
Karar No
1993/67
Esas No
1992/143
Karar Tarihi
30-04-1993

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

o GÜMRÜK KANUNUN 146 MADDESİNE GÖRE PARA CEZALARINA DAVA AÇILMASI (Asliye Ceza Mahkemelerinde Dava Açılması Gerektiği - Vergi Mahkemesinde Dava Açılamayacağı)

o VERGİ MAHKEMESİNDE DAVA AÇILAMAMASI (Gümrük Kanunu 146.Maddesine Göre Ceza Kesilmesi - Asliye Ceza Mahkemesinde Dava Açılması Gerektiği)

o ASLİYE CEZA MAHKEMESİNDE DAVA AÇILABİLECEK DURUMLAR (Gümrük Kanunu 146.Maddesine Göre Ceza Kesilmesi - Asliye Ceza Mahkemesinde Dava Açılması Gerektiği)

Özet : Gümrük Kanununun 146 ncı maddesine göre uygulanan para cezalarına karşı açılan davalar vergi mahkemelerinde incelenemeyecektir.

İstemin Özeti : Kurum tarafından 15.10.1984 tarihinde ithal edilen eşyanın ton fiyatında 45 Dolar noksanlık saptanmış ve aradaki fark üzerinden ek gümrük vergileri ile para cezası tahakkuk ettirilmiştir. Vergi ve cezalar ihtirazi kayıtla ödenmiş, yapılan itirazın reddi üzerine vergi mahkemesinde dava açılmıştır.

Vergi mahkemesi, beyan edilen kıymet ile emsal kıymet arasındaki farkın yüzde 10'u aşmadığını saptayarak ek tahakkuku kaldırmıştır.

Bu karara karşı yapılan temyiz isteğini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, akit tarihindeki normal fiyata uygunluk yönünden işlem dosyası da incelenerek normal fiyatın beyan edilip edilmediği araştırıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği ve Gümrük Kanununun 158 inci maddesi ve Gümrük Yönetmeliğinin 440 ve 442 nci maddelerine göre gümrük para cezalarına karşı işlemin yapıldığı yer asliye ceza mahkemesinde itiraz edilmesi gerektiğinden dayanın bu kısmının görev yönünden reddi gerekirken esasa girilerek karar verilmesini yasaya uygun bulmayarak, K:1990/3667 sayılı kararıyla vergi mahkemesi kararını bozmuştur.

Kocaeli 2. Vergi Mahkemesi, K:1992/8 sayılı kararında; bozma kararı doğrultusunda gümrük vergisi yönünden inceleme yaparak beyan kıymetini normal fiyata uygun bulmuş ve emsal alınan kıymetin ait olduğu işlemin özellikleri açısından da normal fiyat kabul edilemeyeceğini belirleyerek bu vergiyi kaldırmıştır. Ancak, gümrük vergisi ve istihsal vergisinin üç katı tutarında kesilen 3.291.592.-lira cezanın depo hesabına alınarak ithalatın gerçekleştirildiği, vergilere uygulanan 3 kat cezanın, gelir eksikliğinin ayrılmaz bir parçası olduğu, söz konusu Vergilerin zammı niteliğini taşıdığı, ek tahakkukun kaldırıldığı hallerde cezanın da ortadan kalkacağı, bu nedenle cezanın da yergi mahkemesince incelenebileceği, Gümrük Kanununun 158 inci ve yönetmeliğin 442 nci maddelerinde asliye ceza mahkemesinde itiraza konu yapılabileceği yazılı cezaların, ek tahakkuka uygulanan misli cezalar olmadığı, sözü geçen cezaların, Gümrük Vergisi Kanununun 152 ila 157 nci maddeleri gereğince kesilen müstakil para cezalarını kapsadığı, ihtilaflı cezanın, kanunun 146 nci maddesinin ikinci fıkrasından doğduğu, gerekçesiyle ek tahakkukun kaldırıldığını da gözönüne alarak ceza yönünden ısrar etmiştir.

Karar, fiyata ilişkin iddialar ileri sürülerek Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir.

Savunmanın özeti: Savunma verilmemiştir. Tetkik Hakimi: Semra KAYIR Danıştay Savcısı: Güngör GÖKSU

Düşüncesi: İzmir Gümrük Müdürlüğünce tescil edilen 15.10.1984 gün ve 1864 sayılı beyanname kapsamı eşya kıymetinde idarece saptanan noksanlık üzerinden yükümlü şirket adına tarh olunan gümrük vergisi ile kesilen para cezasını kaldıran vergi mahkemesi kararının, Danıştay Yedinci Dairesince bozulması üzerine, bozma kararının gümrük vergisine İlişkin kısmına uymak suretiyle yeniden karar veren, para cezası ile ilgili kısmına ise uymayarak bu konuda eski kararında ısrar eden vergi mahkemesi kararının bozulması istenmektedir.

Danıştay Yedinci Dairesince, yükümlü şirketçe beyan olunan kıymetin akit (fatura) tarihindeki normal fiyata uygun şekilde beyan edilip edilmediğinin ve idarenin bu konuya ilişkin teshilinin, işlem dosyasının incelenmesi suretiyle, araştırılması ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği yolunda verilen bozma kararına, vergi mahkemesince uyulmak suretiyle gümrükten getirtilen işlem dosyası ile dava dosyasında bulunan,belgelerin incelenmesi sonucunda, davacı şirketin beyan etmiş olduğu ton başına 450 Dolarlık fiyat, Gümrük Kanununun 65 inci maddesinin ikinci fıkrasında tanımı yapılan normal fiyata" uygun olup yapılan ek gümrük vergi ye resim tahakkuku yerinde görülmemiş ve kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi mahkemesince verilen bu karar bir ısrar kararı niteliğinde olmadığından kararın bu kısmına karşı yapılan temyiz isteminin Danıştay Yedinci Dairesince incelenerek sonuçlandırılması gerekmektedir."

Temyize konu kararın bu kısmı, Danıştay Yedinci Dairesinin 20.11.1990 gün ve 3667 sayılı kararına uyularak verilmiş olup temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp gümrük vergisine ilişkin vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Para cezasına gelince, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 158 inci maddesi ile bu kanuna istinaden çıkarılan Gümrük Yönetmeliğinin 440 ve 442 nci maddeleri gereğince, gümrük para cezalarına karşı, gümrük işleminin yapıldığı yerdeki asliye mahkemesinde itiraz edilmesi gerekeceği cihetle vergi mahkemesince para cezasına ilişkin kısmın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararı uyarınca gümrük vergisi konusunda vergi mahkemesince verilen karar bir ısrar kararı niteliğinde olmadığından bu hususa karşı yapılan temyiz isteminin Danıştay Yedinci Dairesince incelenmesi ve temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması, temyiz konusu kararın para cezası kısmı için Danıştay Yedinci Dairesince verilen bozma kararına uymayarak eski kararında ısrar eden vergi mahkemesi kararında ise isabet görülmediğinden bu kısma ilişkin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, Kıdemli Tetkik Hakimi Semra KAYIR'ın yazılı ve sözlü açıklamalarından sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

İthal ettiği emtia kıymetinin emsal ithalata ait kıymete göre noksan bulunması nedeniyle kurum adına salınan gümrük vergisi ve bağlı vergileri bozma kararı doğrultusunda yaptığı inceleme sonucuna göre ye Gümrük Vergisi Kanununun 146 ncı maddesi uyarınca gümrük vergisi ile istihsal vergisinin üç katı tutarında kesilen para cezasını ise kararın, ek tahakkukun kaldırılması yolundaki kısmına dayanarak kaldıran Kocaeli 2. Vergi Mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.

Gümrük Kanununun Üçüncü Kitabı, "Cezai Hükümler ve İşlemler" başlığı altındaki Birinci Ayırımında "Cezai Hükümler"i, İkinci Ayırımında ise "Ceza Karartan, İtiraz Mercileri, Cezanın Tahsili ve Dağıtımı"nı düzenlemektedir. Birinci Ayırımda hangi eylemler için hangi cezalar öngörüldüğü yazılıdır. Bu ayırımdaki 146 ila 150 ncı maddeler, girişte ve çıkışta beyan ye muayene arasındaki farklar için uygulanacak yaptırımlara ilişkindir. Aynı ayırımdaki 151 ila 157 nci maddeler ise kanunun diğer kurallarının ihlalinin yaptırımını göstermiştir. Bu cezalar arasında mahiyet ve nitelikçe fark gözetilmemiştir.

İkinci Ayırım; ceza kararları, itiraz mercileri, cezanın tahsili ve dağıtımına ilişkin, 158,159,160 ve 161 inci maddeleri kapsamaktadır. Bu ayırımda yeralan 158 inci madde, Birinci Ayırımda yazılı tüm para cezaları ile ilgili ceza karartan ye itiraz merciini düzenlemektedir. Dolayısıyla, 158 inci maddenin, "Kanunun İhlalinden Doğan Cezalar" başlıklı Birinci Ayırımın İkinci Bölümüne özgülenmesi düşünülemez.

Kanunun 158 inci maddesinin son fıkrasında Gümrük Başmüdürlükleri ile Gümrük Genel Müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğleri tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yetkili mahkemeye müracaatla itiraz olunabileceği, Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesinde ise yetkili mahkemenin, gümrük işleminin yapıldığı yerdeki asliye ceza mahkemesi olduğu kurala bağlanmıştır.

Öte yandan, Gümrük Kanununun 146 ncı maddesinin son fıkrasında; önceki fıkralara göre hükmolunacak para cezasının ancak, vergi tahakkukunun kesinleşmesinden sonra karara bağlanması, bu para cezalarının zamanaşımının, vergi tahakkukunun kesinleşmesini müteakip başlamasına ilişkin düzenleme de, uygulanacak para cezasının, Gümrük ve İstihsal Vergisinden ayrılığını açıkça ortaya koymaktadır.

Bu nedenlerle, temyiz olunan kararın, Gümrük Kanununun 146 ncı maddesine göre uygulanan para cezalarına karşı açılan davanın görüm ve çözüm yerinin vergi mahkemeleri olduğuna dayanan ısrar hükmü, yasaya uygun bulunmamıştır.

Temyiz olunan kararın, Danıştay Yedinci Dairesinin K:1990/3667 sayılı bozma kararı üzerine bu karara uyularak yapılan inceleme sonucuna dayanılarak verilen ve ek tahakkukun kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrası, ısrar kararı niteliğini taşımadığından, Maliye ve Gümrük Bakanlığının bu kısma ilişkin temyiz nedenlerinin Danıştay Yedinci Dairesince incelenmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Bu nedenlerle Kocaeli 2. Vergi Mahkemesinin 8.1.1992 günlü ve K:1992/8 sayılı kararının ısrar, hükmü yönünden bozulmasına, ek tahakkukun kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına karşı ileri sürülen iddialar incelenmek üzere dosyanın görevli ve yetkili Danıştay Yedinci Daire Başkanlığına gönderilmesine 30.4.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

X- Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesinde, gümrük idaresi amirince yerilecek para cezaları hakkındaki itiraz mercii kararlarına karşı, ilgililerin gümrük işleminin yapıldığı yerlerdeki yetkili asliye ceza mahkemesi nezdinde itiraz edebilecekleri ifade edilmiştir. Anayasanın 142 nci maddesinde "Mahkemelerin Kuruluşu, Görev ve Yetkileri, İşleyişi ve Yargılama Usulleri Kanunla düzenlenir". Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 1 inci maddesinde de "Mahkemelerin Vazifelerini Kanun gösterir" denilmektedir. Anayasanın 124 üncü maddesi uyarınca, kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartı ile, idare organlarınca çıkarılabilecek olan yönetmeliklerle mahkemelere görev verilmesi olanağı bulunmadığından idari işlemle uygulandığında kuşku bulunmayan ceza için açılan davada hangi mahkemenin görevli olduğu hususunun konuya ilişkin kanun hükümlerine göre tartışılması ve sonuçlandırılması gerekmektedir.

1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ncı maddesinde, ithalat sırasında beyan ile muayene arasında fark bulunması halinde bu noksanlığa ait gümrük vergisi tutarına göre hesaplanıp alınması öngörülen para cezasını da kapsayacak şekilde düzenlenen Gümrük Kanununun 158 inci maddesinde, gümrük idaresi amirince verilecek cezalar hakkındaki itiraz mercileri kararlarına karşı, tebliğleri tarihinden itibaren 15 gün içinde, "Yetkili Mahkemeye" müracaatla itiraz olunabileceği ifade edilmiştir. Madde metninde, söz konusu itirazları inceleyecek mahkemenin görevi konusunda, herhangi bir açıklık yoktur. İdari işlemler nedeni ile yapılacak başvurularda kanun adliye mahkemelerini görevli kılmak istediği hallerde, "sulh ceza mahkemesi'ne itiraz edilebilir", "icra tetkik Merciinden istenebilir" gibi görevli mahkemeyi belirleyecek ifadeler kullandığı halde, 158 inci maddede "yetkili mahkemeye müracaatla itiraz olunabilir" denilmekle yetinilmesi, görev konusunun genel hükümlere göre çözümlenmesinin arzu edildiğini göstermeye yeterli sayılmalıdır. Gerçi, Gümrük Kanununun yürürlüğe girdiği 1973 yılında, idari yargı merciileri "Mahkeme" olarak isimlendirilmediğinden ve özellikle gümrük vergisi uyuşmazlıklarını çözmekle görevli gümrük hakem heyetleri, bağımsız mahkeme niteliğinde bulunmayıp, tarafların seçtiği hakemlerden oluştuğundan, "yetkili mahkeme" ibaresinden mahalli adliye anlaşılması doğru ve kanuna uygun bir anlayış olarak kabul edilebilir.

Ancak; 1982 yılında yürürlüğe girip uygulanmaya başlayan 2575, 2576 ye 2577 sayılı Kanunlarla, idari yargı merciilerinin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine uygun şekilde, yeniden düzenlenmiştir. Bu suretle, idari yargı mercileri "bağımsız mahkeme" personeli de "Teminatlı Hakim" olarak kabul edilmiştir. İdari yargı alanındaki bu yeni düzenlemelerden sonra, kanunlardaki "Mahkeme" sözcüğünden sadece adliye mahkemelerinin anlaşılması zorunluğu kalmamıştır, idari nitelikte de olsa ceza uyuşmazlıklarının bağımsız ve teminatlı hakim niteliğine sahip olmayan merciler tarafından çözümlenmesi ile ortaya çıkacak durumları engellemek endişesi de ortadan kalkmıştır. Nitekim 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ye Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde, genel bütçeye ait vergi, resim ye harçlarla "bunlara ilişkin zam ve cezalar" hakkındaki uyuşmazlıkların, hiç bir istisnaya yer verilmeden, vergi mahkemeleri tarafından çözümleneceği öngörülmüştür. Aynı kanunun 13 üncü maddesinde, yine hiç bir istisna öngörülmeden, vergi mahkemelerinin göreve başlaması ile bu mahkemelerin görev alanına giren konularda yer alan, "itiraz" deyiminin, 'Vergi mahkemesinde dava açılması" anlamını taşıyacağı ifade edilmiştir.

Yargı düzeninde yapılan değişiklikler, Özellikle 2576 sayılı Kanunun 6.ve 13. üncü maddelerinde yer alan hükümler, Gümrük Kanununun 158 inci maddesinin son fıkrasında yer alan, "Yetkili Mahkemeye Müracaatla İtiraz olunabilir", ibaresinin, gümrük vergisi ve buna ilişkin olarak gider vergisi üzerinden hesaplanıp gümrük idaresince kesilen ve bu niteliği ile vergi cezası niteliği taşıyan gümrük para cezaları yönünden "Yetkili Vergi Mahkemesi'ne dava açılabilir" biçiminde anlaşılıp yorumlanmasını gerektirmektedir. Yargı düzenindeki yeniliklerin kanunda meydana getirdiği anlam değişikliğine uygun bir yorumla varılacak böyle bir sonucun, kanunun anlam ve amacına uygun olduğunun kabulü gerekir:

2576 sayılı Kanunla kurulan vergi mahkemelerinin göreve başlamasından sonra, 2817 sayılı Kanunla Gümrük Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmiş olmasına, bu arada 80 inci maddede gümrük vergisi tahakkukuna karşı idari yargı yolunun açık olduğunun ifade edilmesine rağmen, 158 inci maddede bir değişiklik yapılmamış olmasının, kanun koyucunun söz konusu gümrük para cezası hakkındaki uyuşmazlıkların, eksiden olduğu gibi adliye mahkemelerinde görülmesinin devamını istediğinin kabulünü gerektiremez. Zira, 2817 sayılı Kanun, Gümrük Kanununun tümü nazara alınarak yeni yargı düzenine uyum sağlamak üzere çıkarılmış ve kapsamlı bir değişikliği öngörmüş değildir. Nitekim 2576 sayılı Kanunun 15 inci maddesi ile Gümrük Hakem Kurullarının görev ve yetkilerinin, vergi mahkemelerinin göreve başladığı tarihte sona ereceği, geçici 9 uncu maddesi ile de Gümrük Hakem Kurulunda bulunan dosyaların bir ay içinde vergi mahkemelerine devredileceği öngörüldüğü ve böylece bu kurulların görevlerinin son bulduğunda kuşku bulunmadığı halde, 2817 sayılı Kanunla Gümrük Hakem Kurulunun, Kuruluş ve Görevlerini Düzenleyen Gümrük Kanununun 81/2 ve 82 nci maddelerinde bir değişiklik yapılmamıştır.

Bu nedenlerle, genel bütçeye art bir vergi olduğunda kuşku bulunmayan gümrük vergisi ve gider vergisine ilişkin bir vergi cezası niteliği taşıyan, Gümrük Kanununun 146/2 ve Gider Vergileri Kanununun 54 üncü maddesi uyarınca, noksan ödenen vergiler üzerinden hesaplanıp gümrük idaresince kesilen gümrük para cezası hakkında açılan davanın çözümlenmesi vergi mahkemesinin görevi içinde olup, mahkeme kararının göreve ilişkin hüküm fıkrasında kanuna ve usule aykırılık bulunmadığından, kararın bu bölümüne karşıyız.

XX- 2575 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında, Danıştay'ın bozma kararları üzerine, mahkemelerin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği belirtildikten sonra, "...ısrar kararının ilgili tarafından temyizi halinde, daya, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca incelenir." denilmektedir. Fıkranın yazılışından da açıkça görüldüğü üzere, fıkradaki "dava" sözcüğünün "temyiz istemi" olarak anlaşılıp uygulanması gerekir. Bu haliyle fıkra, ısrar hükmünü muhtevi mahkeme kararlarının temyiz mercii olarak genel kurulları tayin ve tesbit etmiştir. Temyize konu olan kararlarda ısrar dışındaki hükümlerin Danıştay dairelerinde inceleneceğini öngören bir kanun hükmü mevcut değildir. Değişik mahkemelerde görülen bağlantılı davaların dahi bir mahkemede birleştirilerek çözümlenmesini öngören yargı düzeninin bir mahkeme kararında yer alan konuların, değişik temyiz mercilerinde incelenip sonuçlandırmasına olanak tanıdığı düşünülemez.

Bu nedenle, hakkında temyiz isteminde bulunulan konuların tümünün kurulumuzda incelenmesi gerektiği, bir bölümü kurulumuzda karara bağlanmış olan istemin bir kısmının karara bağlanmak üzere Danıştay Yedinci Dairesine gönderilmesinde isabet bulunmadığı görüşüyle karara karşıyız.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı