Danıştay Yedinci Daire
Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğundan, KDV indiriminden yararlanmak için, mükelleflere yapılan teslim ve hizmetlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması yani, yükümlü tarafından vergi indirimine konu teşkil eden mallar için gerçekte KDV ödenmiş olması gerekir. İstemin Özeti: 1985 yılı Mayıs dönemi için inceleme raporuna dayanılarak yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinı; müstahsilden alınan kutlu pamuklar için, müstahsil makbuzu yerine (M.K.), (N.T.), (M.T.) ve (A.K.)'den temin edilen sahte faturaların kullanıldığı ve bu faturalarda gösterilen katma değer vergilerinin haksız olarak indirim konusu yapıldığı öne sürülerek cezalı tarhiyat yapılmış ise de, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, bu hususun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutat olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinir. bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükmünün yer aldığı, olayda, söz konusu kutlu pamuğun müstahsilden satın alındığına ilişkin bir inceleme ve tespit bulunmayıp, yükümlüye düzenledikleri faturaları kabul edilmeyen kişilerin, mal satmadıkları halde ücret karşılığı fatura düzenlediklerine ilişkin ifadelerinin alınmadığı, adı geçenlerin mali durumları hakkındaki bilgi ve ifadelerin delil olarak kullanıldığı, tarhiyata esas alınan incelemede, sahte fatura ticareti yapan bazı kişilerin, zaman zaman başkasına ait malı kendi mallarıymış gibi satarak kendi faturalarım düzenledikleri hususunun araştırılmadığı, dolayısıyla söz konusu vergi incelemesinin iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya normal ve mutad olmayan bir durumun ortaya konulmasında yetersiz kaldığının anlaşıldığı, öte yandan, belirtilen kişilerden yapılan alımlara ilişkin sevk irsaliyesi, kantar tartı pusulası ve borsa tescil beyannameleri ile ödemelere ait çekler mahkemelerine ibraz edildiğinden, uyuşmazlık konusu faturaların gerçeği yansıttığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle terkin eden Adana 2. Vergi Mahkemesinin 24,12.1990 Gün ve E:1990/840; K:1990/1869 Sayılı kararının; inceleme raporuna dayalı tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Uyuşmazlık, yükümlü şirketçe 1985 yılı içerisinde müstahsilden alınan kutlu pamuklar için müstahsil makbuzu yerine (M.K.), (N.T.), (M.T.) ve (A.K.)'den temin edilen sahte faturalar kullanılarak bu faturalarda gösterilen katma değer vergilerinin haksız, olarak indirim konusu yapıldığının 22.3.1990 Gün ve 90/1117 Sayılı vergi inceleme raporuyla saptandığından bahisle 1985 yılı Mayıs dönemi için cezalı tarhiyat yapılmasından kaynaklanmaktadır. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 10. maddesinin (a) bendinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması vergiyi doğuran olay kapsamında sayılmış, kanunun 29. maddesinin (a) bendinde de, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükme bağlanmıştır. Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (b) bendinde belirtildiği üzere, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Bu kuralın bir gereği olarak yükümlülerin Katma Değer Vergisi Kanunu'nun yukarıda sözü edilen 29. maddesinde belirtilen vergi indiriminden yararlanabilmelerinin ön şartı, kendilerine yapılan teslim ve hizmetlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması, bir başka anlatımla yükümlü tarafından vergi indirimine konu teşkil eden mallar için gerçekte katma değer vergisi ödenmiş olmasıdır. Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir vergi ödenmesi ve bunun sonucu olarak bir vergi indirimi söz konusu edilemeyeceği cihetle, indirime dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususlarının saptanması, anlaşmazlığın çözümü bakımından önem arz etmektedir. Yükümlü şirketin inceleme döneminde mal satın aldığı (M.K.), (N.T.), (M.T.) ve (A.K.) hakkında yapılan incelemeler sonucunda, (M.K.)'nin 23.7.1986 tarihinde 4 milyon lira sermaye ile belli bir iş yeri, deposu ve ardiyesi olmadan seyyar olarak işe başladığım ifade ettiği, iş yeri adresinin köydeki ikametgah adresi olduğu, 1986 yılı içerisinde mal aldığı iki kişinin düzenledikleri faturaların sahte olduğunu açıkça beyan ve itiraf ettikleri, 1986 yılında 863 milyon liralık, 1987 yılında da 844 milyon liralık mal almış göründüğü, 4 milyon lira sermaye ile bunun mümkün olmadığı; (N.T.)'nin 1985 yılında 1,5 milyon lira sermaye ile işe başladığı, faturaları boş olarak imzalayıp aynı anda 4 ayrı cilt fatura kullandığı, defterlerine kayıtlı faturaların tarihlerinde sonradan değişiklik yapıldığı, başkasına ait boş bir faturayı kendi adına düzenleyip imzaladığı, mal almış göründüğü (Ş.B.)'nin, düzenlediği tüm faturaların sahte olduğunu itiraf ettiği, (A.K.)'nin 1984 yılında 1,5 milyon lira sermaye ile işe başladığım ifade etmesine karşılık, 1985 yılında toplam 60 milyon liralık mal almış göründüğü, bu alımların bazen 10 milyon lira tutarındaki tek faturalarla yapıldığı, sermayesine nazaran bunun mümkün olmadığı, 1985 yılı alımlarının %70'ini gerçekleştirdiği (M.A.B) ve (M.D.)'nin sahte fatura ticareti yaptıkları, 1986 yılı Ekim ayında 6 milyon lira sermaye ile işe başlayarak üç ayda 239 milyon lira ciro yapan (M.T.)'nin, 397.000 lira gelir beyan ettiği, bunun ekonomik icaplara uymadığı, bu kişinin kayıtlarına göre ilk mal alışı 26.10.1986 tarihinde yapıldığı halde, bu tarihten daha önce, 25.10.1986 tarihinde, mal satmış göründüğü, kutlu pamuk alım satımı işi nedeniyle 23.10.1986 tarihinde mükellefiyet tesis ettirmesine karşılık, yükümlü firmaya 1985 yılının Ocak ve Şubat aylarında toplam 20 milyon liralık fatura düzenlediği saptanmış bulunmaktadır. Ticaret Borsası alım satım beyannameleri, sevk irsaliyeleri, kantar tartı pusulaları ve mal bedelinin ödendiğinin kanıtı olarak gösterilen çekler, söz konusu alımsatımların gerçek olduğu yönünde yükümlü lehine yeterli delil sayılamayacağı gibi, anılan faturaları düzenleyen kişilerin belirlenen sermayeleri ile satmış göründükleri emtiaları almalarının, ekonomik ve ticari icaplara göre mümkün olmaması, (M.T.)'nin 1986 yılında mükellefiyet tesis ettirmesine rağmen, 1985 yılında fatura düzenlemesi, bu faturaların gerçeği yansıtmadığının kabulünü zorunlu kılmaktadır. Bu inceleme ve tespitler karşısında, yükümlü şirketin inceleme döneminde (M.K.), (N.T.), (M.T.) ve (A.K.)'den yaptığı alımların doğru olduğu yolundaki iddiaların ve dolayısıyla bu kişilerden yapılmış gösterilen alımların gerçeği yansıtmadığı, bu alımlarla ilgili olarak yapılan katma değer vergisi indirimlerinin yasal olmadığı sonucuna varılmakla, mahkemece yazılı gerekçe ile tesis edilen kararda isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile bütün bu deliller dikkate alınarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına oybirliği ile karar verildi.