Dairesi
Ticari kazanç niteliğindeki faiz gelirine ancak vade tarihinde tasarruf edilebileceğinden değerleme gününden vadeye kadar geçecek süre için hesaplanan faizin tahakkuk ettiğinden bahsedilemez.
Karar No
1993/3447
Esas No
1991/3160
Karar Tarihi
01-07-1993
Danıştay Dördüncü Daire

Ticari kazanç niteliğindeki faiz gelirine ancak vade tarihinde tasarruf edilebileceğinden değerleme gününden vadeye kadar geçecek süre için hesaplanan faizin tahakkuk ettiğinden bahsedilemez. İstemin Özeti: Vermiş olduğu borç para karşılığı almış olduğu faiz gelirini beyan etmediği inceleme raporuyla saptanan davacı adına 1988 yılı için re’sen gelir vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Eskişehir 1. Vergi Mahkemesi 30.5.1991 Günlü ve E:1991/146, K:1991/364 Sayılı Kararıyla inceleme raporu ve eklerinin incelenmesinden faiz karşılığı borç para verildiği parayı alan ve verenin ifadelerinden açıkça anlaşıldığı, borç para karşılığı alınan senet bedellerinin bir kısminin müteahhit (M.E.K.)’ye ciro edilmek, bir kısminin bankaya tahsile verilmek, bir kısminin borçludan nakden alınmak suretiyle alacağın tamamının tahsil edildiğim, senet yenilenmesi yoluna gidilmediğini yükümlü ifadesinde belirtmesi karşısında 185 milyon lira borç karşılığı düzenlenen 446 milyon lira tutarlı borç senetlerinde ilk borca ait olan 100 milyon liralık kısmın borcun yenilenmesi nedeniyle bedeli tahsil edilmeden iade olunduğu yolundaki iddianın yerinde bulunmadığı, dava dilekçesine ekli gerçekten borçluya ait olup olmadığı belli olmayan, alınan borç miktarım açıklayan yazının temininin her zaman mümkün olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı 55 milyon liralık ilk borç verildikten sonra 50 milyon lira daha borç verildiğini buna karşılık 146 milyon liralık senet alındığım, bu senetlerden 100 milyon liralık kısminin ödenmediğini, daha sonra verilen 80 milyon lira borca eklenerek 300 milyon liralık satış vaadi sözleşmesi yapıldığım, ilk borç için faiz alınmadığım, tutanağı okumadan imzaladığım ileri sürerek.mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir. Karar: Uyuşmazlık, 1988 yılında aynı şahsa bir defadan fazla vermiş olduğu borç para karşılığı elde ettiği faiz gelirini bildirmediğinin inceleme elamanı tarafından tespit edilmesi üzerine davacı adına re’sen salınan kaçakçılık cezalı gelir vergisine karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir. Davacının borç para verme işini mutad meslek halinde yaptığı gerek 1987 yılı ile ilgili dairemizin 23.1.1992 Günlü ve E:1989/1462, K:1992/183 Sayılı Kararından gerekse bu dosya kapsamından anlaşıldığından ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesinde kanuna aykırılık görülmemiştir. Yükümlünün 1988 Mart ayında verdiği ve yıl sonuna kadar geri aldığı elli beş milyon liralık borçla ilgili olarak ileri sürdüğü iddialar mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasın) sağlayacak durumda görülmemiştir. Eylül 1988 ayında verilen 80 milyon lira borç karşılığı 1.2.1989 tarihinden başlamak üzere birer aylık aralarla 15 milyonluk yirmi adet senet düzenlendiği dosyada bulunan Eskişehir 2. Noteri tarafından düzenlenen 19.12.1988 Günlü ve 29289 Sayılı satış vaadi sözleşmesinin fotokopisinden anlaşılmaktadır. Gelir Vergisi Kanununa göre gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olarak tanımlanmıştır. Elde etme ise vergiyi doğuran olaydır. Kazanç unsurlarına göre bir gelirin elde edilmesi için tahakkuk, hukuki tasarruf, ekonomik ve fiili tasarruf unsurlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Tahakkuk, gelirin maliyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi, hukuki tasarruf, tahakkuk etmiş gelir üzerinden talepte bulunma hakkının doğmasıdır. Ticari kazançta, tahakkuk esası benimsenerek, gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanması gelirin elde edilmiş sayılması için yeterli görülmüştür. Olay bu tespitler açısından değerlendirildiğinde alınan faizin miktarı verilen borç para ile dönem sonunda tahsil olunan para arasındaki farktır. Paranın verildiği tarihte, senetlerde yazılı miktarların toplamı davacı yönünden mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanarak tahakkuk etmiş bir alacak olmakla beraber yükümlünün elde edeceği gelirin bir parçasın) vergi olarak ödeyebilmesi için o gelirin hukuki tasarrufuna girmiş elması gerekir. Vergi Usul Kanunu’nun 281. maddesinde, ’Alacaklar mukayyet değerleri ile değerlenir. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır’ denilmektedir. Bu maddeye göre değerleme gününden vade tarihine kadar olan faiz miktarının senedin nominal değerinden indirilmesi suretiyle gerçek gelirin tespit edilmesi gerekirken bu durum ve davacı iddiaları gözetilmeden verilen kararda isabet görülmemiştir. Bu nedenle, Eskişehir ’2 Vergi Mahkemesinin 30.5.1991 Günlü ve E:1991/146, K:1991/364 Sayılı Kararının, seksen milyon liralık borçla ilgili kısminin bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı