Danıştay Üçüncü Daire
Tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağrı yazısının tebliğinde Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği hükümlerinin uygulanacağı hk. İstemin Özeti: Davacının 1988 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda bulunan matrah farkı üzerinden adına re'sen salınan gelir vergisi ve geçici vergi ile kesilen kaçakçılık ve özel usulsüzlük cezalarına karşı açılan davayı; tarhiyatın dayanağı olan inceleme raporunun eki tutanakta davacının tarhiyat öncesi uzlaşma talebi bulunmasına rağmen tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağrı yazısının davacının bilinen en son adresinde bulunamaması nedeniyle tebliğ edilmemesi üzerine Tarhiyat öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 12. maddesi uyarınca 24.5.1990 Günlü tutanakla uzlaşmanın temin edilememiş sayıldığının anlaşıldığı, Vergi Usul Kanunu'nun 93. maddesinde vergilendirme ile ilgili vesikaların tebliğine ilişkin esasların hükme bağlandığı, aynı kanunun 103. maddesinde ise tebliği ilan yoluyla yapılabileceği hallerin hüküm altına alındığı, mezkur kanunun ek 11. maddesinin ise; tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağrı yazısının mükellefe bilinen en son adresinde tebliğ edilememesi halinde uzlaşmanın temin edilememiş sayılacağı yolunda bir hüküm bulunmasına rağmen yönetmeliğin bu hükmünün Vergi Usul Kanunu'nun 93. maddesinin uzlaşma ile ilgili tebliğ işlemlerinde uygulanmayacağı şeklinde yorumlanmasının, yönetmelik hükmünün kanun hükmünün önüne geçirilmesi sonucunu doğuracağı, mahkemelerin ara kararlarıyla getirilen tarh dosyasının incelenmesinden, inceleme raporunun 11.9.1990 tarihinde mükellefin bilinen adresinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda bulunduğu adresten geçici bir süre için ayrılan mükellefe Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesi uyarınca tebliğ yapılması gerekirken, Vergi Usul Kanunu'nun tebliğ hükümlerine uyulmadan tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağrı yazısının tebliğ edilemediği nedeniyle uzlaşmanın temin edilmemiş sayılmasında yasaya uyarlık görülmediği, bu nedenle uzlaşmanın temin edilememiş sayılmasına dayalı cezalı tarhiyatın terkini gerektiği gerekçesiyle kabul ederek dava konusu cezalı tarhiyatı terkin eden izmir 3. Vergi Mahkemesinin 19.3.1992 Gün ve E:1990/1025, K:1992/257 Sayılı Kararının; uzlaşma talebinde bulunulmasının bir vergi ödevi olmayıp mükelleflere tanınan bir hak olduğu, idarenin uzlaşma talep eden mükelleflere bildirdikleri en son adrese uzlaşmanın yapılacağı yer, Gün ve saati bildirmekten başka yükümlülüğünün olmadığı, yönetmelik hükümlerinin iptal edilmediği sürece geçerli olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: Uyuşmazlık, tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağrı yazısının tebliğinde 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun tebliğe ilişkin hükümlerinin mi, yoksa aynı kanunun ek 11. maddesine istinaden çıkarılan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 12. maddesi hükmünün mü uygulanacağı hususundan doğmuş bulunmaktadır. Vergi Usul Kanunu'nun ek 11. maddesinin son fıkrasında, tarhiyat öncesi uzlaşmaya ilişkin esas ve usullerin yönetmelikte belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Mezkur kanunun bu maddesine istinaden çıkarılan Tarhiyat öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 12. maddesinde ise, muhatabın en son adresine uzlaşmaya davet yazısının tebliğ edilememesi veya yazıda bildirilen yer ve tarihte uzlaşma davetine uyulmaması hallerinde uzlaşma konusunda başka bir işlem yapılmayacağı, uzlaşmanın temin edilmemiş sayılacağı, bu maddenin uygulanmasında posta ile veya memur vasıtasıyla gönderilen yazının tebliğ edilemeyerek geri gelmesinin tebliğ edilememeyi ifade edeceği hükme bağlanmıştır: Dosyanın incelenmesinden, dava konusu edilen cezalı tarhiyatın dayanağı olan inceleme raporunun eki tutanağa davacının uzlaşma talebi bulunmasına rağmen tarhiyat öncesi uzlaşmaya davet yazısının davacının bilinen en son adresinde bulunamayarak tebliğ edilememesi üzerine adı geçen yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca 24.5.1990 Tarihli tutanakta uzlaşmanın temin edilememiş sayıldığı anlaşılmaktadır. . Yukarıda açıklanan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; kanun koyucunun, Vergi Usul Kanunu'nun ek 11. maddesiyle tarhiyat öncesi uzlaşmaya ilişkin esasların bir yönetmelikte düzenlenmesini öngördüğü ve bu maddeye istinaden çıkarılan yönetmelikte tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağrı yazısının tebliğine ilişkin ayrı bir hükme yer verilmek suretiyle bu yazının tebliğinde Vergi Usul Kanunu'nun tebliğe ilişkin hükümlerinden ayrı bir düzenlemeye gidildiği sonucuna varılmaktadır. Esasen tarhiyat öncesi uzlaşma kurumunun ihdas edilmesindeki amacın vergileme olayım daha kısa sürede sonuçlandırmak ve vergiyi bir an önce tahsil etmek ve tarh işlemine başlamadan önce mükelleflerin idare ile anlaşmalarına imkan vermek olduğu da göz önüne alınırsa uzlaşma aşamasının, devleti kamu alacağım tahsilde zarara uğratmayacak derecede kısa, mükellefleri de zora sokmayacak derecede uzun olması gerekir. Zira, tarhiyat öncesi uzlaşmaya ilişkin işlemler sonuçlanmadan verginin kesinleşmesi söz konusu olmayacağı gibi gecikme faizi ve ödeme süreleri de işlemeyeceğinden yönetmelikte böyle bir düzenlemenin bulunmaması halinde mükelleflerin tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunduktan sonra yanlış adres göstermek suretiyle uzlaşma, aşamasını uzatabilecekleri düşünüldüğünde bu durumun tarhiyat öncesi uzlaşma kurumundan beklenen faydaları azaltacağı da dikkate alınmalıdır. ^ Kaldı ki, uzlaşma talebinde bulunulması bir vergi ödevi olmayıp mükelleflere tanınan bir haktır. Bu nedenle tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağrı yazısının davacıya bilinen en son adresinde tebliğ edilememesi üzerine mezkur yönetmeliğe istinaden uzlaşmaya varılmadığı kabul edilerek yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığından aksi yolda verilen mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile izmir 3. Vergi Mahkemesinin 19.3.1992 Gün ve E: 1990/1025, K: 1992/257 Sayılı Kararının bozulmasına, oyçokluğuyla karar verildi.* ' Ayrışık Oy: iteri sürülen iddialar temyize konu kararın dayandığı hukuki gerekçe ve nedenler karşısında bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği görüşü ile çoğunluk kararma katılmıyorum.