Danıştay Dokuzuncu Daire
Katma değer vergisi yansıtmalı bir vergi olduğundan, şirket vergi borcunun şirket temsilcilerinden istenilmesinde 'kasıt ve ihmal' unsurunun varlığı araştırılamaz. İstemin Özeti: (G) Gıda Sanayii A.Ş.'nin kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen Aralık 1985 dönemine ait kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile gecikme faizinin şirketten tahsilinin mümkün olmaması nedeniyle söz konusu vergi borcunun tahsili amacıyla şirketin yönetim kurulu üyesi olan yükümlü adına tanzim ve tebliğ olunan ödeme emrine karşı açılan davayı; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bunların bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağının hükme bağlandığı, bu hükme göre kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi, şirket tüzel kişiliğinden vergi alacağının tahsil olanağının kalmamış olması ve temsilcilerin ödevlerini ihmal veya kasıt sonucu yerine getirmemeleri koşuluna bağlı olduğu, olayda borçlu şirketin ödeme emrine konu olan kamu alacağının tahsilim sağlamak amacıyla, şirketin varlığının araştırıldığı, adresinde bulunmaması nedeniyle söz konusu vergi alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağının kalmadığı anlaşılmakta ise de, ödeme emrinde tüzel kişiliğe ait olarak gösterilen vergi borçlarının zamanında ödenmemesi hususunda davacının kasıt ve ihmalinin bulunduğunu gösteren herhangi bir tespit, belge ve bilgi olmadığından, kanuni temsilcilerin sorumluluğu için 10. maddede aranan iki koşuldan birinin gerçekleşmediği, bu durumda davacı adına düzenlenen ödeme emrinin yerinde olmadığı gerekçesiyle kabul ederek ödeme emrini iptal eden Bursa 2. Vergi Mahkemesinin 28.2.1988 Gün ve 1988/212 Sayılı kararının, şirket ortağı ve yöneticisi olan yükümlünün beyannamelerini süresinde verdiği halde ta hakkuk eden ve ödenmesi gereken vergileri süresinde ödemediği, bu haliyle ihmal ve kastinin bulunduğu, ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: Uyuşmazlık, yönetim kurulu üyesi bulunduğu anonim şirketin Aralık 1985 dönemi kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile gecikme faizi borcundan dolayı, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi gereğince kanuni temsilci sıfatıyla yükümlü adına düzenlenerek bildirimi yapılan ödeme emrini iptal eden mahkeme kararının temyizen bozulması istemidir. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun olay tarihinde yürürlükte olan 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya sorumlu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bunların bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, Türk Ticaret Kanunu'nun, 'azaların ihtimam derecesi' başlığım taşıyan 320. maddesinde de, idare meclisi azalarının şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında Borçlar Kanunu'nun 528. maddesinin 2. fıkrası hükmünün tatbik olunacağı, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'un 22. maddesinde ise, amme alacağım borçlarından kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısların, bu vazifelerin! kanunlarında veya bu Kanun'da belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde ödenmeyen alacağın, bu hakiki ve hükmi şahıslardan bu kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı hükme bağlanmıştır. Sözü edilen kanun maddelerine göre, kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için, şirket tüzel kişiliğinden vergi alacağının tahsil imkanının kalmamış olması, temsilcilerin ödevlerim' ihmal veya kasıt sonucu yerine getirmemeleri ve vergilerin ödenmediği dönemde şirketin yönetim kurulu üyesi olmaları gerekmektedir. Olayda, yükümlünün, yönetim kurulu üyeliğin! yaptığı anonim şirketin Aralık 1985 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesin!' vererek vergiyi tahakkuk ettirdiği, vadesinde ödenmemesi üzerine şirket adına ödeme emri düzenlendiği, daha sonra yapılan haciz işlemi sonucunda hacze konu olabilecek taşınır ve taşınmaz mal varlığının bulunmadığının tespit edilmesi üzerine yönetim kurulu üyesi olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere katma değer vergisi yansıtmalı bir vergidir. Bu verginin yansıtılabilirlik özelliği nedeniyle vergi yükü, bu vergiye tabi mal ve hizmeti üreten müstahsil üzerinde değil, bu mal ve hizmeti satın alanlar üzerinde kalmaktadır. Verginin bu özelliği göz önünde tutulduğunda, şirketlere düşen ödeme yükümlülüğünün öncelikle yerine getirilmesi bakımından, şirket yöneticilerinin görev ve sorumlulukları ayrı bir önem kazanmaktadır. Dolayısıyla müşteriden tahsil edilmiş bulunan amme alacağının süresinde vergi dairesine ödenmemesi halinde, doğrudan şirket yöneticisine yöneltilmesi gereken ihmal unsurunun varlığının kabulü gerekir. Bu durumda, basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek, yöneticisi bulunduğu şirketin vergi borcunu zamanında vergi dairesine yatırmayan yükümlü şirket yöneticisinin, verginin ödenmemesinde ihmalinin olduğu açık olup, mahkemece kasıt ve ihmali bulunduğunu gösteren herhangi bir tespit, bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmesinde kanuna uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Bursa 2. Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine oyçokluğuy!':; Karar verildi.* Karşı Oy: Temyiz edilen mahkeme kararında yasa hükümlerine aykırı bir durum bulunmadığı ve aynı gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ile verilen karara katılmıyoruz.