Danıştay Dördüncü Daire
Yurt dışında inşaat ihalesine katılmak için yapılan masraflar işletme gideri niteliğinde olduğundan, ihale alınamasa da bu giderler hasılattan düşülebilir. İstemin Özeti: Davacı kurum tarafından; Suudi Arabistan Krallığından taahhüt işi alabilmek için 1984, 1985 ve 1986 yıllarında bu ülkeye yapılan seyahat giderleri île bu ülkeden gelenlerin konaklama ve ağırlama giderlerinin 1986 takvim yılında aktifleştirilmesi ve 1986 yılı gelirinden mahsup edilmesinin kabul edilmemesi nedeniyle yükümlü kurum adına ikmalen kurumlar vergisi salınıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesinin kararıyla, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun ilgili yasa hükmüne göre yurt dışı, müteahhitlik faaliyetlerinden elde edilen kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmek suretiyle yurt dışı müteahhitlik faaliyetlerine bir teşvik unsuru sağlanmak istenmesi ve hatta yurt dışı faaliyetlerinden doğan zararların bile mahsubuna imkan verilmesi karşısında, ihale çalışmaları için yapılan harcamaların, ticari kazancın elde edilebilmesi için yapılan giderlerden sayılması gerektiği, ayrıca yapılan harcamalar ticari hayatın bir gereği olduğundan keyfiliğinden söz edilemiyeceği gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, davacı şirket yurt dışında faaliyette bulunmadığı gibi herhangi bir hesapta tutmadığı, Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili yurt dışı zararların yurt içindeki kazançlardan indirilemeyeceği, ayrıca keyfi masrafların yurt dışı işiyle ilgili olmaması halinde dahi Türkiye'deki hesaplara gider olarak intikal ettirilmesinin 193 Sayılı Kanun'un ticari kazancın tesbiti ile ilgili 40. maddesine aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmektedir. • Karar: 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun istisnalarla ilgili 8. maddesinin 4 no'lu bendinde, kambiyo mevzuatı gereğince Türkiye'ye getirildiğinin tevsik edilmesi kaydıyla, yurt dışında yapılan inşaat, onarım ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların kurumlar vergisinden müstesna olduğu, kanunun 15. maddesinin 8 no'lu bendinde ise 8. maddenin 4 no'lu bendinde yeralan istisna kapsamı na giren kurum kazançlarının elde edilmesi için yapılan bilumum giderlerin kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilmesinin kabul edilemeyeceği belirtilmişitir. . Kurumlar Vergisi Kanunu'nda sözü edilen 8. maddenin 4. bendinde yer alan istisnadan yararlanmak, elde edilen döviz hasılatının Türkiye'ye getirildiğinin tevsiki şartına bağlı bulunduğuna göre, bu şartın yerine getirilmemesi halinde yurt dışından elde edilen gelirlerin Türkiye'de vergilendirilmesi gerekecektir. Henüz yurt dışında faaliyete geçilmeden ancak yurt dışından gelir elde edilmesi amacıyla yapılan harcamalar, ticari teşebbüs île ilgili bulunduğundan ve 8. maddenin 4 no'lu bendindeki şartlarda gerçekleşmediğinden, vergiden müstesna bir gelirin elde edilmesi için yapılmış giderler olarak düşünülemez. Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 14. maddesinin 7 no'lu bendine 3380 Sayılı Kanun ile eklenen hükme göre tam mükellefiyette yurt dışı faaliyetlerden doğan zararların, faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına göre beyan edilen vergi matrahlarının (zarar dahil) her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisi verilen kuruluşlarca rapora bağlanması ve bu raporun aslı île tercüme edilmiş bir örneğin Türkiye'deki ilgili vergi dairesine ibrazı halinde gider olarak indirilebileceği belirtilmiş ise de, yine aynı bende 3380 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle eklenen bölümde, Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili yurt dışı zararların, yurt içindeki kazançlardan indirilemiyeceği ifade edilmiştir. . Olayımızda, davacı şirket tarafından ilgili yasa hükmüne göre istisna kapsamında değerlendirilebilecek bir kazancın elde edilmesi söz konusu olmadığından, fıkrada sözü edilen yabancı ülkede yapılan beyandan ve bu beyanda yer alan matrahların yetkili kuruluşlarca rapora bağlanmasından söz etmek mümkün değildir. Bununla beraber, maddede kural olarak yurt dışı zararlarının, yurt içi gelirlerinden mahsubuna olanak tanındığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık döneminde Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edilmiş bir kazanç ya da böyle bir faaliyet sonunda mevcut bir yurt dışı zararı söz konusu olmadığından Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 14. maddesinin 7. bendi hükmünün yurt dışında inşaat taahhüdünde bulunulabilmek için yapılabilen harcamaların işletmenin gideri sayılmasını engellediği kabul edilemez. Bu nedenle temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.