ASGARİ GAYRİ SAFİ HASILAT ESASI Danıştay Dördüncü Daire 

 Salonlu pastane işletmeciliği ile uğraşanlar, ortalama kar haddi esasına değil, asgari gayri safi hasılat esasına tabi tutulacaktırlar. Uyuşmazlık, salonlu pastane işletmeciliğiyle uğraşan davacının bu faaliyetinin hizmet işletmesi vasfına mı haiz olduğu yoksa yalnızca imal ve satış işleri yapılan bir işyeri niteliğine mi sahip olduğu hususunun tespitine ilişindir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 2772 sayılı Kanunla değişik 111. maddesinin birinci fıkrasında kısmen veya tamamen perakende satış yapan ticaret erbabı ile imalatçıların gelirinin ortalama kar haddi esasına göre tayin edileceği belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında ise hizmet işletmeleri sahiplerinin gelirlerinin asgari gayrisafi hasılat esasına göre belirleneceği öngörülmüş ve bu tespit sırasında yapılması ve uyulması gereken usuller düzenlenmiştir. Olayda pastane işletmeciliğiyle uğraşan davacının işyerinde vergilendirme yılının muhtelif günlerinde yapılan gayrisafi hasılat tespitleri, davacının gösterdiği gayrisafi hasılatla mukayese edilerek ikmalen veri tarhına gidilmiş, açılan dava sonunda vergi mahkemesince davacının pasta imal ve satışı işiyle uğraştığı, bu nedenle işin nitelik itibariyle bir hizmet işletmesi vasfım taşımadığı, bu itibarla davacının gelirinin asgari gayrisafi hasılat esasına göre değil ortalama kar haddi esasına göre tayin edilmesinin gerektiği belirtilerek ikmal tarhiyatın terkinine karar verilmişse de, bu karada yasal isabet görülmemiştir. Çünkü davacının faaliyetinin yalnızca imal ve satış niteliğini taşımadığı, bunun yanında esas olarak hizmet işletmesi olarak faaliyet gösterildiği, gerek davacı tarafından doldurulan ortalama kar haddi ve asgari gayrisafi hasılat esasına ait bildirim föyünde işin türünün 'Salonlu Pastane işletmesi' olarak gösterilmiş olmasından, gerekse yıllık beyannamede asgari gayrisafi hasılat esasına ait bölümde gayrisafi hasılat beyan edilmiş olmasından açıkça anlaşılmaktadır. Bu tespitler davacının faaliyetinin hizmet işletmesi niteliğinde olduğunu gösterdiğine göre, davacının beyan ettiği gayrisafi hasılatın yıl içinde yapılmış muhtelif hasılat tespiti sonuçlarıyla mukayese edilerek gelirin tayini yoluna gidilmesinde yasalara aykırı bir husus bulunmamaktadır. Bu itibarla, vergi mahkemesince davacının işinin hizmet işletmesi vasfına haiz olduğu hususu dikkate alınarak olayın yeniden değerlendirilmesi gereklidir. Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.