Danıştay Dördüncü Daire
Aile reisi beyanında temel göstergelerin eşlerin gelirlerine ayrı değil tek olarak uygulanması gerekir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 2772 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle eklenen mükerrer 116. maddesinde; gerçek usulde Gelir Vergisine tabi ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin beyan ettikleri gelirin (zarar beyan edilmesi hali dahil), kanunla belirlenen temel göstergelere maddede belirtilen ilavelerin yapılmasından sonra bulunacak tutardan düşük olması halinde, bu suretle bulunan tutardan 31. maddedeki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktarın vergi tarhına esas alınacağı, şu kadar ki ticari, zirai veya mesleki kazanç sahiplerinin bu faaliyetleri dolayısıyla hayat standardı esasına göre vergi tarhına esas alınacak gelirinin, temel gösterge tutarından aşağı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Madde hükmünün incelenmesinden de anlaşılacağı üzere hayat standardına ilişkin temel göstergelerin eşlerin gelirlerine ayrı ayrı uygulanacağı yönünde bir hüküm getirilmemiştir. 193 sayılı Kanun'un 'Aile Reisi Beyanı' başlıklı 93. maddesinde; tam mükellefiyette eşlerin ve velayet altındaki çocukların yıllık beyanname ile bildirilmesi icap eden gelirlerinin, aile reisi tarafından tek beyanname, ile bildirileceği ve beyannamede gösterilen bütün gelirlerin birleştirilmesi suretiyle bulunacak toplam üzerinden aile reisi namına vergi tarh olunacağı yolunda yer alan hüküm, gelir sahibi eşin aile reisinden ayrı ve müstakil bir vergi mükellefi olmadığım açıklığa kavuşturmaktadır. Gerçek aile reisi beyanında eşin durumunu açıklayan bu hükümler, gerekse Gelir Vergisinin genel sistematiği içinde vergilemeye esas alınacak gerçek gelirin tespiti için her safhada izah imkanı tanıması hususu dikkate alınarak olay irdelendiğinde, aile reisi beyannamesinde toplanan eşlerin gelirlerine hayat standardı temel göstergelerinin ayrı ayrı uygulanmasında yasal isabet bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.