Danıştay Dokuzuncu Daire
Gecikme faizinin ihbarname ile duyurulmasına gerek yoktur. İstemin Özü: 1988 yılı Temmuz dönemine ait katma değer vergisi, Dahili Tevkifat ile kaçakçılık cezası ve gecikme faizine ilişkin olarak düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı; ödeme emrinde yazılı amme alacağının gecikme faizine ilişkin kısminin 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 34. maddesi hükmüne uygun bir ihbarname tebliğ edilmek suretiyle bildirilmediği ve anılan Kanun'un 112. maddesinde, 3239 Sayılı Kanun'la yapılan değişiklik ile normal vade tarihleri geçtikten sonra ikmalen ve re'sen salınan vergilerin ödenmesi sırasında normal vade tarihinden itibaren hesaplanarak alınması öngörülen ve bir tür mali yükümlülük olan 'gecikme faizi', tarh edilen vergiye ek fer'i amme alacağı niteliğinde olduğu, bu niteliği itibariyle gecikme faizinin, bağlı olduğu verginin tabi olduğu hukuki rejime tabi olacağının kabulü gerektiği, bu durumda ise, ikmalen ya da re'sen salınan vergiye bağlı olarak istenen gecikme faizinin de öderce emrinin tanzim ve tebliğinden önce bir ihbarname ile ilgilisine tebliği gerektiği, olayda ise, ödeme emri ile istenen gecikme faizine ilişkin olarak daha önce ihbarname esasına göre yapılmış herhangi bir tebligat bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle kısmen kabul etmek suretiyle ödeme emrinin gecikme faizine ilişkin kısmım iptal eden ............. Vergi Mahkemesinin 8.10.1990 Günlü ve 1990/353 Sayılı kararının; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun gerek 34. ve 35. ve gerekse 112. maddeleri hükümlerine göre, gecikme faizi için ödeme emrinden önce ayrıca bir ihbarname düzenlenip tebliğ edilmesine gerek bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Anlaşmazlık, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesi hükmü uyarınca ödeme süresi içinde ödenmeyen vergilere uygulanması gereken gecikme faizinin tahsili için vergi aslında olduğu gibi ödeme emri düzenlenmeden önce ihbarname ile yükümlüye bildirilip bildirilmeyeceğine ilişkindir. Gecikme faizi uygulamasına; 213 Sayılı Kanun'un 'Özel Ödeme Zamanları' başlığım taşıyan 112. maddesinde değişiklik yapan ve 1983 yılında yürürlüğe giren 2791 Sayılı Kanun'un 3. maddesiyle başlanmıştır. Sözü edilen 112. madde, 1986 yılında yürürlüğe giren 3239 Sayılı Kanun'un 8. maddesiyle değiştirilmek suretiyle bu günkü şeklini almıştır. 112. maddenin gecikme faizi ile ilgili 3. bendinde, .......... ikmalen re'sen veya idarece yapılan tarhlarda: a) Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilerde, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; b) Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar; geçen süreler için 6183 Sayılı Kanun'a göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı ve gecikme faizinin de aynı süre içinde ödeneceği hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan 213 Sayılı Vergi UsuiKanunu'nun 34. maddesinde ikmalen ve re'sen tarh edilen vergiler için ihbarname esası getirilmiş ve 35. maddesinde de ihbarnamenin.muhteviyatı belirtilmiştir. Öte yandan yine aynı Kanun'un 108. maddesinde, ....yalnız vergi ihbarı ile ilgili belgelerde, mükellefin adinin, verginin cinsi ve miktarının ..... hiç olmamasının ......... bu vesikayı hükümsüz kılacağı açıklanmıştır. Yukarıdaki hükümler birlikte incelendiğinde, 'ihbarname Esasinin', ikmalen ve re'sen yapılan vergi tarhlarında uygulanacağı ve ihbarnamede verginin matrahı lie bu matrah üzerinden hesaplanan vergi miktarının gösterilmesinin zorunlu olduğu, aynı zamanda ikmalen ve re'sen tarholunan vergi asılları üzerinden hesaplanabilen cezalar ile miktarı önceden tayin edilen (usulsüzlük gibi) ceza miktarlarının da belirtilmesinin aynı mecburiyete bağlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Gecikme faizi, vergi cezası niteliğinde olmayıp enflasyon sebebiyle para değerindeki sürekli ve yüksek düşmeler olması dolayısı ile zamanında ödenmeyen vergilerin değer kaybım önleme amacına yönelik ve geç ödemelere karşı caydırıcı özelliği olan bir tedbir olarak uygulamaya konulmuştur. Örneğin, 6183 Sayılı Kanun'un 52. maddesinde öngörülen ve ceza niteliği taşımamakla beraber amme alacağının gecikmeden ödenmesini temin veya gecikmenin külfetine katlanmaya yönelik bir önlem olarak uygulanan gecikme zammının,' tahsili için borçluya önceden bildirilmesinin gerekmeyeceği aynı maddenin 2. fıkrasında hükme bağlanmıştır. Açıklanan nedenlerle gecikme faizi için ödeme emri düzenlenmeden önce yükümlüye bir ihbarname ile bildirilmesi gerektiği yolundaki.......... Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir. Gecikme faizinin ödenmesi için düzenlenen ödeme emrini iptal eden ......... Vergi Mahkemesinin 8.10.1990 Günlü ve 1990/353 Sayılı kararının bozulmasına, dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine oybirliği ile karar verildi.