Danıştay Dördüncü Daire
Mevduat munzam karşılıklarının eksik yatırılması nedeniyle T.C. Merkez Bankası tarafından tahakkuk ettirilen ve banka tarafından ödenen faiz gider olarak yazılır. İstemin Özeti: 1986 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu mevduat munzam karşılıklarının T.C. Merkez Bankasında zamanında tesis ettirmemesi nedeniyle cezai faizin gider yazılmasının kabul edilmemesi üzerine, davacı kurum adına kurumlar vergisi salınıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Tarhiyata karşı açılan dava, İstanbul 4. Vergi Mahkemesince kabul edilip tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü temyiz başvurusu üzerine Danıştay Dördüncü Dairesinin 12.6.1991 Günlü ve E:1991/57, K:1991/2338 Sayılı kararıyla; dosya içeriğinden; Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca tüzel kişiliği bulunan kurumun kendisini yargı merciileri önünde temsile yetkili organları ya da bu yetkili organlarca tayin olunmuş avukat tarafından temsil ettirmesi gerekirken, .............. T.A.Ş.'nin mali işler grup başkanlığı bölüm müdür yardımcısı olan.............. ve Genel Müdürlük Muavini................ tarafından imzalanan dilekçe ile dava açıldığı vebu kişilerin yargı yerlerinde davacı şirketi temsile yetkili bulunduğunu gösteren belgenin de eklenmediğinin anlaşıldığı, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35. maddesinde yer alan düzenlemeler nedeniyle davanın esasinin incelenmesi suretiyle karar verilmesinin yasaya uygun görülmediği gerekçesiyle vergi mahkemesi kararı bozulmuştur, istanbul 4. Vergi Mahkemesinin 18.11.1991 Günlü ve E:1991/1950, K:1991/1882 Sayılı kararıyla, dava dilekçesini imzalayanların birinci derecede imza yetkisine sahip ............... T.A.Ş. 'ni temsile yetkili kişiler olduğu tespit edildiğinden eski kararında ısrarla işin esası yeniden incelenip davacının faaliyet gösterdiği iş kolu ve yapılan faiz ödemesinin mahiyeti dikkate alındığından ödenen cezai faizin ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılan gerçek gider niteliğinde olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü tarafından ödenen cezai faizin Gelir Vergisi Kanununda öngörülen zarar, ziyan ve tazminatla ilgili olmadığı ileri sürülerek anılan ısrar kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir. Karar: Temyiz istemine konu edilen karar, ısrar kararı niteliğinde olduğundan, konuyu inceleyen Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 25.12.1992 Günlü ve E:1992/46, K:1992/470 Sayılı kararıyla; Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan birinci ve ikinci derecede imza yetkisini taşıyanları gösterir imza sirkülerinin dava dilekçesini imzalayanların .............. Türk Anonim Şirketini yargı yerleri önünde temsile yetkili kılmadığı, ancak dosyaya temyiz başvurusunun yapılmasından sonra sunulan 14.9.1992 Günlü 5/A2 Sayılı yönetim kurulu kararı ile ............. ve .........'ye Türk Ticaret Kanunu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda aranan biçimde şirketi yargı yerleri önünde temsil yetkisi verildiği saptandığından kararın ısrar hükmü yönünden bozulmasına gerek kalmadığı, kararın tarhiyatın kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrası üzerine daha önce yapılmış bir temyiz incelemesi bulunmadığı, iddiaların bu bölümünün kurullarınca incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle temyiz istemi ısrar hükmü yönünden reddedilmiş, diğer temyiz iddiaları incelenmek üzere dosya dairemize gönderilmiştir. Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 25.12.1992 Günlü ve E:1992/46, K:1992/470 Sayılı kararı uyarınca, temyiz istemine konu edilen mahkeme kararının esasına ilişkin temyiz iddiaları incelendi. 1211 Sayılı T.C. Merkez Bankası Kanunu'nun 40. maddesinde, kanuni karşılıklar için tespit edilen oranları, müddetinde tesis etmeyen bankalara, eksik kısım üzerinden Merkez Bankasının tespit edeceği nisbette tahakkuk ettirileceği öngörülen 'cezai faiz'in mücerret ismine bakılarak 'ceza' olduğundan bahsedilemez. Söz konusu ödemelerin, kanun gereği Merkez Bankasınca tahsili öngörülen bir alacak niteliği taşıdığından davacının işle ilgili giderlerim teşkil edeceğinin kabulü gerekir. Temyiz dilekçesinde bu konuda ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Bu nedenle temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.