T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o ŞİKAYET YOLUYLA VERGİ DÜZELTME TALEPLERİNİN REDDİNE İLİŞKİN İŞLEMLER (İlk Derece Mahkemesi Olarak Danıştay'da Görülmesi)
o DANIŞTAY'IN İLK DERECE MAHKEMESİ OLARAK BAKACAĞI DAVALAR (Şikayet Yoluyla Vergi Düzeltme Taleplerinin Reddine İlişkin İşlemler)
o VERGİ DÜZELTME YOLUNUN İŞLETİLMESİ (Kooperatif Yöneticisinin Şahsi Varlığı ile Takibedilebilmesi İçin Gereken Şartların Oluşmadığı İddiası)
Özet : Vergi yasası gereğince şikayet yoluyla vergi düzeltme istemlerinin reddine ilişkin işlemler ilk derecede Danıştayda görüleceği hakkında.
İstemin Özeti: Davacının yönetim kurulu başkanı bulunduğu yapı kooperatifi tarafından bedeli, taksitle ödenmek üzere ve tapu kaydına ipotek konularak satın alınan arazinin alımı sırasında, 150 metrekareden küçük konutlar yapılacağı taahhüt edildiğinden Tapu Harcı alınmamıştır. Alımdan sonra yapılan imar planı değişikliği sonucu bu yeri de içine alan bölgenin sanayi ve imalat tesislerine ayrılması sonucu Kooperatif taahhüdünü yerine getirememiş ve evvelce alınmayan Tapu Harcı, kaçakçılık cezalı olarak tarh edilmiş, uzlaşmaya başvurulmuş ve kaçakçılık cezasının miktar itibarıyla indirilmesi suretiyle uzlaşılmıştır. Uzlaşma suretiyle kesinleşen harç ve uzlaşılan cezayı ödeyemeyen Kooperatif, arsa satıcısı tarafından satın alınan arazinin tümü üzerine konulan ipoteği, uhdesinde kalan araziye kaydırarak kalan kısmı iki ayrı kooperatife satmıştır.
Öte yandan Kooperatif yöneticisinin yakın akrabası olan arazinin ilk satıcısının iflas etmesi sonucu, ipotek alacağı da bu kişinin alacaklılarınca takibe alınmış, Vergi Dairesi Müdürlüğü, başkaca mal varlığı bulunmayan Kooperatiften kesinleşmiş Tapu Harcı, cezası ve gecikmeden doğan alacağını tahsil edemeyeceğini saptayarak diğer yöneticiler ve bu arada davacının şahsi mal varlığını araştırmış ve davacıya ait ...'daki kain onbir parsel taşınmaz ile saptadığı banka mevduatlarını haczetmiştir.
Davacının, hacze karşı hukuk mahkemesinde açtığı dava görev yönünden, Vergi Mahkemesinde açtığı dava ise süre aşımı noktasından reddilmiştir.
Bunun üzerine davacı, Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesine dayanılarak şahsi varlığına haciz uygulanmakla mükellefiyette hata yapıldığını ileri sürerek düzeltme ve şikayet yollarını izlemiş, şikayet başvurusuna yanıt verilmediği için Maliye ve Gümrük Bakanlığınca yasadan dolayı kurulmuş sayılan olumsuz işleme karşı Danıştay Dokuzuncu Dairesinde dava açmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi K:1991/1797 sayılı Kararıyla; olayda 2982 sayılı Kanunun ihlalinden söz edilemeyeceği, Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesine göre tüzel kişilerin vergi borçlarından yasal temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için alacağın tüzel kişiliğin varlığından alınamaması ve bu temsilcilerin kasıt ve ihmalinin bulunması gerektiği, Kooperatif tarafından ödenemeyen borçlar nedeniyle Kooperatif adına kayıtlı parsellerin teminat gösterildiği ve üzerine haciz konulduğu tartışmasız bulunduğundan, alacağın bu taşınmazların satılarak tahsili mümkün iken bu yola gidilmeksizin yükümlü adına uygulanan haciz işleminde yasaya uygunluk görülmediği, yükümlünün de kanuni ödevlerini kasıt ve ihmal sonucu yerine getirmediği konusunda yapılan bir tesbit bulunmadığı, bu sebeple uygulanan hacizle Vergi Usul Kanunu'nun 118 inci maddesinde yer alan mükellefiyette hata yapıldığı gerekçesiyle haczin kaldırılamayacağı yolundaki Maliye ve Gümrük Bakanlığı işleminin iptaline karar vermiştir.
Karar, Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Savunmanın Özeti: Başvurusunda 2577 sayılı Yasanın 54 üncü maddesine dayanan Bakanlık isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi: S.K.
Danıştay Savcısı Y.E.'nin Düşüncesi: Maliye ve Gümrük Bakanlığı temyiz isteğinin kabulü ile dosya içinde mevcut düşünce uyarınca Danıştay Dokuzuncu Daire Kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca Kıdemli Tetkik Hakimi S.K.'nın açıklamaları dinlenip, dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü: 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunu'nun, "Kararın Düzeltilmesi" başlıklı 54 üncü maddesinin (1) işaretli fıkrası, 3622 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle değiştirilmiş ve Danıştay Dava Daireleri tarafından temyiz üzerine verilen Kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulması kabul edilmiş, aynı Kanunla temyiz yolunu düzenleyen 46 ıncı maddesinin (1) işaretli fıkrası da değiştirilerek Danıştay Dava Dairelerinin ilk derecede inceledikleri davalar hakkında verdikleri kararlara karşı temyiz yolu açılmış, bu tür temyiz başvurularını inceleme görevi, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 3619 sayılı Kanunla değişik 38 inci maddesinin 2/b maddesiyle Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kuruluna verilmiştir.
3619 ve 3622 sayılı Kanunların yürürlüğe girdiği 10.4.1990 tarihinden sonra Danıştay Dava Dairelerinden ilk derecede verilen kararlara karşı ancak temyiz yoluna başvurulabileceğinden, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin K:1991/1797 sayılı kararına karşı Maliye ve Gümrük Bakanlığınca yapılan başvurunun temyiz defterine kaydı ve dosyanın, 2577 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tekemmül ettirilmesinden sonra temyiz başvurusu karara bağlanmak üzere Kurulumuza gönderilmesinde yasaya aykırılık görülmemiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülecek davaları düzenleyen (1) işaretli fıkrasının (J) bendinde, Vergi Usul Kanunu gereğince şikayet yoluyla vergi düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlerin, bu kapsamda olduğu kabul edilmiştir.
Bir davanın bu kuraldan dolayı ilk derecede Danıştayda görülebilmesi, konusunun vergi düzeltme talebi oluşturmasına bağlıdır. Vergi Hatalarının düzeltilmesi, Vergi Usul Kanunu'nun 116-126 ncı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun, hangi hataların düzeltme yoluna konu yapılabileceğini 117 ve 118 inci maddesinde öngörülmüştür. Davacı tarafından ileri sürülen iddialar, bu maddelerde öngörülen hesap hataları ve vergilendirme hatalarından hiçbirine girmemektedir.
Yöneticisi bulunduğu yapı kooperatifinin kesinleşmiş vergi ve ceza borçlarının, şahsi varlığı ile takibedilebilmesi için Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmediğini ileri süren davacının bu iddiaları, vergi düzeltme yolunun işletilmesine olanak vermeyeceğinden, istemin reddi yolunda kurulmuş sayılan olumsuz işlemin Danıştay Dokuzuncu Dairesinde ilk derecede açılmış bulunan davaya konu yapılması yasaya uygun görülmemiştir.
Bu nedenlerle davanın esasının incelenmesi sonucunda verilen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 15.5.1991 günlü ve E:1990/3002, K:1991/1797 sayılı Kararının bozulmasına, 17.1.1992 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı, yöneticisi bulunduğu kooperatif adına salınıp üzerinde uzlaşılan vergilerin, kooperatif tarafından gösterilen teminatların paraya çevrilmesi yoluna tevessül edilmeden ve sözkonusu vergi borcunun önlenmemesinde kasıt ve ihmali tesbit edilmeden, Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesine dayanılarak kendisinden istenmesinin vergilendirme hatası teşkil ettiğini iddia etmiş, Daire bu iddiayı yerinde görerek dava konusu işlemi iptal etmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 118 inci maddesinde "Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi ve alınması", "Mükellefin şahsında hata olarak vergilendirme hataları kapsamında sayıldığından, bu hüküm karşısında vergi hataları kapsamında bulunan iddianın esası incelenerek, davanın sonuçlandırılmış olmasında kanuna ve usule aykırılık yoktur.
Davacı iddiasının vergilendirme hatası kapsamında görülmeyerek Daire kararının bozulmasında isabet bulunmdığı görüşüyle karara karşıyız.