T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o VERGİ HATALARI (Dava Açma)
o BEYAN EDİLEN MATRAHLARA DAVA AÇILAMAYACAĞI
o DAVA AÇMA (Beyan Edilen Matrah ve Matrahlar Üzerinden Tarh Eden Vergilere Karşı Dava Açılamayacağı)
1319
Özet : Yükümlüler vergi hatalarına ait hükümler saklı tutularak beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları hakkında.
İstemin Özeti: Kurumun maliki bulunduğu taşınmazlar için ödenen 1987 yılı Emlak Vergisi 1 inci ve 2 nci taksidi dava konusu yapılmış, Zonguldak Vergi Mahkemesinin süre aşımı nedeniyle davanın reddi yolundaki kararları Zonguldak Bölge İdare Mahkemesinin 19.2.1991 günlü ve K:1991/57, K:1991/58 sayılı kararlarıyla onanmıştır.
Kurum tarafından 8.5.1991 gününde Kastamonu Belediye Başkanlığına müracaat edilerek, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı uyarınca 1987 yılı Emlak Vergisi 1 inci ve 2 nci taksitlerinin terkin edilerek iadesi istenmiştir.
Belediye Başkanlığının bu istemi reddetmesi üzerine bu işlemin iptali dileğiyle Danıştay'da dava açılmıştır.
Danıştay Dokuzuncu Dairesi 12.2.1992 gün ve E:1991/1467, K:1992/417 sayılı Kararıyla; Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 24 üncü maddesindeki muafiyet hükmünün Emlak Vergisi ile Temizleme ve Aydınlatma Harcını da kapsayacağının açık olduğu, 1988/1 sayılı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararının da bu yolda olduğu, gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Karar, Kastamonu Belediye Başkanlığınca olay hakkında kesin hüküm varken karar verilmesinin bozma sebebi oluşturduğu, yükümlü iddialarının vergi hatası kapsamına girmeyip ancak tahakkuk safhasında vergi mahkemesinde açılacak davada ileri sürülebilecek iddialar olduğu ileri sürülerek temyiz edilmiştir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi: A.Ö.
Danıştay Savcısı Y.E.'nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle daire kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca Tetkik Hakimi A.Ö.'nün yazılı ve sözlü açıklamaları alınıp, dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü: Sosyal Sigortalar Kurumunun maliki bulunduğu taşınmazlar için ödediği Emlak Vergisinin iade edilemeyeceği yolunda kurulan işlemi iptal eden, Danıştay Dokuzuncu Daire kararının temyiz yoluyla incelenerek bozulması istenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun, 2686 sayılı Kanunla değişik 125 inci maddesinde; Vergi Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştaydan geçmiş olan muamelelerde vergi hataları bulunduğu takdirde, bu hataların yargı kararları kesinleşmiş olsa bile düzeltilebileceği, ancak düzeltmenin yapılabilmesi için hatalar hakkında anılan yargı mercileri tarafından bir karar verilmemiş olmasının şart olduğu, hükme bağlanmıştır.
Zonguldak Vergi Mahkemesinin Zonguldak Bölge İdare Mahkemesince onanarak kesinleşen kararları, vergi hatası oluşturduğu ileri sürülen konu hakkında verilmiş kararlar olmayıp davaların süreaşımı nedeniyle reddine ilişkin kararlar olduğundan, Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda anılan 125 inci maddesine göre bu kararlar düzeltme ve şikayet yolunun izlenmesine engel değildir. Bu nedenle, dava hakkında kesin hüküm bulunduğu ve buna karşın karar verilmiş olmasının bozma nedeni oluşturduğu yolundaki iddianın kabulüne olanak bulunmamaktadır.
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 22 nci maddesinde, bina ve arazi vergileriyle ilgili muaflık ve istisna hükümlerinin bu Kanuna eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenmesi öngörülmüştür.
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 24 üncü maddesi ise, 26.7.1983 günlü ve 2868 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değiştirilmiş ve maddenin (a) fıkrasında, Kuruma ait taşınır ve taşınmaz mallar ile bunlardan elde edilen hak ve gelirlerin, her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu kabul edilmiştir. Bu kuraldan dolayı Kuruma ait taşınmazların Emlak Vergisi ve bağlı harçlardan da muaf olup olmadığı konusunda duraksamaya düşülmüş, yükümlü Kurum Emlak Vergisi beyannamelerini vermiş, tarha yetkili idareler de vergiyi tarh ederek, tahakkuk ettirip, tahsil etmiştir.
Vergi Usul Kanunu'nun 378 inci maddesinin ikinci flkrasında; vergi hatalarına ait hükümler saklı tutularak mükelleflerin, beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları kabul edilmiştir.
Aynı Kanunun "Vergi Hatalarını Düzeltme" başlığını taşıyan bölümünde yer alan 118 inci maddenin 2 nci ve 3 üncü fıkralarında ise açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden ve açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi ya da alınması, vergilendirme hatası kabul edilmiştir.
4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 24 üncü maddesinin 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 22 nci maddesi karşısındaki durumu, gerek tarafların duraksamasına gerekse Danıştay Dokuzuncu Dairesinin çelişik kararlar vermesine yol açmış ve kararlar arasındaki çelişki, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun K:1988/1 sayılı kararı ile giderilmiştir. Açıklanan yargısal süreç 4792 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde yazılı kuralın, Kuruma ait taşınmazların Emlak Vergisinden bağışık tutulması yolunda yeterli açıklıkta olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla Vergi Usul Kanunu'nun 118 inci maddesinde yazılı vergilendirme hatasından söz edilemeyeceğinden, taraflar arasında düzeltme ve şikayet başvurusuna konu yapılamayacak bir uyuşmazlık bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu durvmda, şikayet başvurusu üzerine kurulan olumsuz işleme karşı açılan davanın reddi gerekirken davanın kabulünde yasaya uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 12.2.1992 günlü ve E:1991/1467, K:1992/417 sayılı kararının bozulmasına, 27.11.1992 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 1610 sayılı Kanunla değişik 22 nci maddesinde, "Bina ve arazi vergileriyle ilgili muaflık ve istisna hükümleri bu kanuna eklenmek veya bu kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir." denilmiş olmasına rağmen, bu kanundan sonra yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 2868 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddesinde Kuruma ait taşınır, taşınmaz malların her türlü vergi resim ve harçtan muaf olduğu belirtilmiştir. Bu hükümler karşısında, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait taşınmaz malların emlak vergisinden muaf tutulup tutulmayacağı konusunda Danıştay'da aykırı kararlar verildiği görülerek, konu İçtihatlari Birleştirme Kuruluna intikal ettirilmiştir. İçtihatları Birleştirme Kurulu, 24 üncü maddenin Danışma Meclisinden çıkan metninde yer alan "Vergi, resim ve harçlarla ilgili kanunlarda Kurumun adı ve kuruluş Kanunu'nun tarih ve sayısı yazılı olmasa dahi" ifadesinin, Milli Güvenlik Konseyi komisyonlarında "metinden çıkarılmasının tasarı ile öngörülen muafiyet kapsamını etkilemediğinden sözedilerek metnin yeniden düzenlenmiş olması karşısında;" 11.2.1988 günlü ve E:1987/3, K:1988/1 sayılı kararıyla, içtihatların "Kuruma ait taşınır, taşınmaz mallar ile bunlardan elde edilen hak ve gelirlerinin kurumun adı ve kuruluş Kanunu'nun tarih ve sayısı vergi kanunlarında, dolayısıyla Emlak Vergisi Kanununda yazılı olmasa dahi Emlak Vergisi dahil her türlü vergi, resim ve harçtan muaf tutulması gerektiği" yolunda birleştirilmiştir. Bu içtihadı birleştirme kararı karşısında, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait taşınmaz malların emlak vergisinden muaf olduğu konusunda duraksama ve tartışmaya yer ve gerek kalmamıştır. 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 40 ıncı maddesinin 4 numaralı fıkrasında, Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemelerin ve idarenin içtihatların birleştirilmesi kararlarına uymak zorunda olduğu belirtildiğinden, böyle bir tartışmaya esasen olanak da bulunmamaktadır.
Davacı Kurum, maliki bulunduğu taşınmazları nedeniyle ödemek zorunda kaldığı emlak vergisinin, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 24 üncü maddesinde yer alan muafiyet hükmüne rağmen tahsilinin, vergilendirme hatası teşkil ettiğini iddia ederek, taraflarına red ve iadesi talebiyle düzeltme ve şikayet yoluna başvurmuş, isteminin reddi üzerine söz konusu işlemin iptali dileğiyle bu davayı açmıştrr. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 118 inci maddesinin 2 numaralı bendinde, "Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınması", vergilendirme hatası olarak nitelendirilmiştir. Davacı Kurumun muafiyet iddiasıyla vaki talebinin, bu hüküm uyarınca incelenmesine bir engel yoktur. Diğer taraftan, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait taşınmaz malların her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu kanunda öngörüldüğüne ve konu ile ilgili İçtihatları Birleştirme Kararında emlak vergisinin de muafiyet kapsamında bulunduğu, açıkça belirtildiğine göre, davacı başvurusunun kabulü ile vergilendirme hatası düzeltilerek, tahsil edilen vergilerin iadesinin sağlanması gerekirdi. Bu açık duruma rağmen düzeltme ve şikayet başvurusunun reddinde isabet bulunmadığından bu konuda tesis edilen idari işlemin iptaline ilişkin Dokuzuncu Daire kararında kanuna ve usule aykırılık yoktur.
Bu nedenle davalı Belediye Başkanlığı temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyız.