T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o YÜKÜMLÜ DIŞINDAKİLERE YAPILAN TEBLİĞİN GEÇERLİLİĞİ (Tebligatın Geçerlik Şartları)
o MEMUR VE MÜSTAHDEME TEBLİĞİN GEÇERLİLİĞİ (YÜKÜMLÜNÜN İŞYERİNDE BULUNMADIĞININ TUTANAĞA YAZILMASI)
o TEBLİGAT (Mükellefe ya da Yasal Temsilcisine Tebliğ)
Özet : İşyerinde yükümlü dışında bir kişiye yapılan tebliğin geçerli olması için muhatabın işyerinde bulunmaması ve bu durumun tutanağa geçirilmesi, evrağın bırakılacağı kişinin muhatabın memur veya müsdahdemi olması gerektiği hakkında.
İstemin Özeti: Yükümlü adına salınan damga vergisi ve harca ilişkin ihbarnameler işyeri adresinde "Aynı büroda çalışır" açıklamasıyla ... adlı kişiye tebliğ edilmiş, süresinde ödenmediği görülerek dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir.
Ödeme emrinin dayanağı olan ihbarnamelerin tebliğ edildiği kişinin nezdinde çalışmadığı, tebligatın usulsüz olduğu, böyle bir borcu bulunmadığı iddialarıyla açılan dava, Vergi Mahkemesince, ihbarnamelerin tebliğinin usulüne uygun olduğu ve dava dilekçesinden davacının tebligattan haberdar olduğunun anlaşıldığı, gerekçesiyle reddedilmiştir.
Bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu Danıştay Dokuzuncu Dairesince kabul edilerek, vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği kişinin nezdinde çalışmadığını ileri süren yükümlünün bu iddiasının doğruluğunun 1988 yılına ait ücret bordroları ve Sosyal Sigortalar Kurumu bildirgeleri ile defter ve belgeleri incelenerek araştırılması ve yapılan tebliğin usulüne uygun olup olmadığı belirlendikten sonra, dava hakkında 6183 sayılı Kanun çerçevesinde karar verilmesi gerektiğinden söz edilerek, Vergi Mahkemesi kararı bozulmuştur.
Bozma kararına uymayan Trabzon Vergi Mahkemesi 28.3.1991 gün ve E.1991/177, K.1991/177 sayılı kararında; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94 üncü maddesine 2365 sayılı Kanunla eklenen son fıkrada, tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerindeki memur ya da müstahdemlerden birine tebligat yapılacağı hükme bağlandığından, muhatap bulunamayınca PTT görevlisinin işyerinde çalıştığını beyan edenin adını yazmak ve imzasını almak suretiyle tebligat yapmasının usule uygun olduğu, PTT görevlisinin kimlik kontrolü yapmak veya ücret bordrosu isteyerek ilgilinin bordroda kayıtlı olup olmadığını belirlemek yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle işyerinde çalıştığını beyan eden kişiye tebligat yapılmasının yerinde olduğu, bilhassa küçük yerleşim birimlerinde sigortasız işçi çalıştırılması yaygın olduğundan bu hususun tespitinin çoğu zaman mümkün olmadığı, dava dilekçesinde ihbarnamelerin tebliğ edildiği A.'nın yükümlünün işçisi olmadığı, kendisine bir ücret ödemesi yapılmadığı, kayıtlarda adının geçmediği sarih olarak belirtildiğinden defter ve belgelerin incelenmesinin neticeyi değiştirmeyeceği gerekçeleriyle ilk kararda ısrar etmiştir.
Israr kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi: Asım Özcan
Danıştay Savcısı: Gülşen Mutlu
Düşüncesi: Davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesince bozulması üzerine vergi mahkemesince verilen ısrar kararı temyiz incelemesinin konusunu oluşturmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü, vergi alacağına ilişkin ihbarnamelerin yükümlüye usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin belirlenmesine bağlıdır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94 üncü maddesinde "tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır. Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kafidir" denilmiş olup aynı maddeye 2365 sayılı Yasanın 18 inci maddesiyle eklenen fıkrada ise tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır (muhatap yerine bu şekilde kendisine tebligat yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir) hükmü getirilmiştir.
Olayda vergi ve ceza ihbarnameleri yükümlünün işyeri adresinde aynı büroda çalıştığı açıklanan A. isimli kimseye idarenin memuru tarafından tebliğ edilmiştir.
Davacı bu şahsı tanımadığını kayıtlarında da çalışanı olarak gözükmediğini öne sürmekte ise de bu durum o kişinin yükümlünün memuru ya da müstahdemi olmadığını kanıtlamaya yeterli görülmediğinden tebligatı usulsüz saymak mümkün değildir.
Açıklanan nedenle vergi mahkemesi ısrar kararında isabetsizlik görülmediğinden temyiz isteminin reddinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca Tetkik Hakimi Asım Özcan'ın yazılı ve sözlü açıklamaları alınıp dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, ödeme emrine konu alacağa ilişkin ihbarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, dolayısıyla alacağın ödeme emriyle tahsil edilebilir hale gelip gelmediğine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Tebliğ Esasları başlıklı 93 üncü maddesinde, vergilendirmeyle ilgili hüküm ifade eden vesika ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, 2365 sayılı Kanunla eklenen üçüncü fıkrasında, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı, 107 nci maddesinde ise memur eliyde yapılacak tebliğlerde de Kanunun tebliğlerle ilgili kısmındaki esaslara uyulacağı hükme bağlanmıştır.
Söz konusu hükümlerle tebliğin öncelikle yükümlünün kendisi, kanuni temsilcisi ya da umumi vekiline yapılması öngörülmüş, ancak bunlar bulanamadığı takdirde ikametgah adresinde bulunanlara veya yükümlünün işyerinde çalışan memur ve müstahdemlerine de tebligat yapılabileceği kabul edilmiştir.
İşyerinde yükümlü dışındaki bir kişiye yapılan tebliğin geçerli olabilmesi için tebliğin yapılacağı sırada muhatabın işyerinde bulunmaması ve bu hususun tebliğ tutanağına kaydedilmesi, ayrıca evrakın bırakılacağı kişinin muhatabın memur ya da müstahdemi olması gereklidir. Bu nedenle, muhatabın işyerinde bulunan ancak, işçisi veya müstahdemi olmayan kişilere yapılacak tebliğin geçerli kabulü mümkün değildir.
Olayda ise vergi ve ceza ihbarnamelerinin yükümlünün işyeri adresinde "Aynı büroda çalışır" şerhi konularak, A. isimli kişiye tebliğ edildiği, memur eliyle yapıldığı saptanan bu tebliğe ait alındıda, tebliğin yapılacağı sırada yükümlünün iş yerinde bulunmadığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği gibi adı anılan kişinin yükümlünün işçisi olduğu yolunda bir tespit de yapılmadığı görülmüştür.
Öte yandan, yükümlü tarafından ısrar kararına karşı yapılan temyiz başvurusuna ilişkin dilekçeye eklenen Sosyal Sigortalar Kurumu Trabzon Sigorta Müdürlüğünün 24.5.1991 gün ve 37995 sayılı yazısıyla, ...'ın vergisi uyuşmazlık konusu dönemde yükümlü nezdinde çalıştığına dair herhangi bir kayda rastlanmadığı kanıtlandığından, bozma kararında özü edilen araştırmanın yapılmasına da gerek kalmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, Trabzon Vergi Mahkemesinin 28.3.1991 gün ve E.1991/177, K.1991/177 sayılı ısrar kararının bozulmasına, 5.6.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.