Dairesi
Yeminli özel teknik büro faaliyeti dolayısıyla müşterilerce ödenen meblağın bir kısminin yine müşterilere harcandığı iddiası kanıtlanmadıkça nazara alınamaz.
Karar No
1992/1745
Esas No
1988/1024
Karar Tarihi
25-05-1992

Danıştay Yedinci Daire

Yeminli özel teknik büro faaliyeti dolayısıyla müşterilerce ödenen meblağın bir kısminin yine müşterilere harcandığı iddiası kanıtlanmadıkça nazara alınamaz. İfadesine başvurulan müşterilerin verdikleri bilgiler, ifadesi alınamayan müşteriler için de geçerli kabul edilemez. Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, müşterilerin ödedikleri miktarların bir kısminin yine müşteriler adına harcandığının yükümlü tarafından iddia edildiği görülmekte ise de, dosyada mevcut Belediye yazısının da değerlendirilmesinden, müşterilerden alınanücretlerin ne kadarının müşteriler adına harcanmak üzere alındığı kanunen kabul edilebilir bir şekilde ortaya konulmadığından, ayrıca inceleme raporunda, müşterilerin hizmet karşılığı olarak ödediklerini iddia ettikleri meblağların matraha alındığı görüldüğünden, yükümlünün temyiz iddiaları yerinde görülmemiştir. Mahkemece, toplam müşterilerden, ifadesi alınan 736'sının beyanlarına dayanılarak, yükümlüye hizmet karşılığı para ödedikleri tespit edilenlerden alınan miktarlardan yola çıkılarak, ifadesi alınamayan 440 kişinin de hizmet karşılığı ödedikleri miktarların karine yoluyla tesbiti, verginin kanuniliği ilkesine ters düşeceğinden, yükümlünün, tesbit edilenler kadar, ifadesi alınmayan müşterilerden de hizmet karşılığı para almış olabileceği görüşüyle yapılan tarhiyatın terkininde usul ve yasa hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır. Bu itibarla, vergi dairesinin vergi aslına yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 341. maddesinde vergi ziyaı mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlanmış, 344. maddede ise kaçakçılık mükellef veya sorumlu tarafından dokuz bentte sayılan hallerden birisiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi olarak tanımlanarak kaçakçılık cezasını gerektiren koşullar belirtilmiştir. Dava konuşu olayın oluş biçimi ve 213 sayılı Kanunun 344'. maddesi hükmü karşısında, yükümlünün kaçakçılık kasdının varlığı açık iken, Vergi Mahkemesince, yükümlünün vergi kaçırmaya yönelik iradesinin varlığının objektif olarak ortaya konulmadığı gerekçesiyle kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesinde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle yükümlü temyiz isteminin reddine, vergi dairesi temyiz isteminin vergi aslı yönünden reddine, ceza yönünden kabulüne ve kararın bu yönden bozulmasına oybirliği ile karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı