Dairesi
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU E. 1991/421
Karar No
1992/148
Esas No
1991/421
Karar Tarihi
01-05-1992

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

o YASAL TEMSİLCİLERİN VERGİ SORUMLULUĞU (Gecikme Zamlarından Sorumluluk)

o VERGİ VE GECİKME FAİZLERİNDEN SORUMLULUK (Yasal Temsilcinin Sorumluluğu)

Özet : Tüzel kişilerin yasal temsilcilerinin sorumluluğu gecikme zammını da kapsadığından, yasal temsilcinin bu verginin zamanında ödenmemesi olmasında kasıt ve ihmali varsa, hakkında şahsen takip yapılmasında yasaya aykırılık olmadığı hakkında.

İstemin Özeti: 27.4.1984 tarihinde iflasına karar verilen ... Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin 1980 Nisan dönemine ilişkin gider vergisinin zamanında ödenmemesi nedeniyle hesaplanan gecikme zammı, ilgili dönemde müflis kurumun yönetim kurulu başkanı ve muharres üyesi sıfatıyla davacıdan ödeme emriyle istenmiştir.

Ödeme emrini iptal eden Vergi Mahkemesi kararı Danıştay Yedinci Dairesinin K:1989/1730 sayılı kararıyla ve dahilde alınan istihsal vergisi yansıtmalı bir vergi olup, müşteriden tahsil edilmiş bulunan devlet alacağının vergi dairesine ödenmemiş olması hallerinde doğrudan şirket yöneticilerinin ihmali bulunduğunun kabulü ile, 6183 sayılı Kanunun 21 inci madde hükmü göz önünde bulundurularak kamu alacağının iflas masasına yazdırılmak suretiyle tahsil imkanının mevcut olup olmadığı hususu araştırılıp sonucuna göre karar verilmek üzere bozulmuştur.

Bozma kararı üzerine, Eskişehir 2. Vergi Mahkemesi, şirket tüzel kişiliğinden vergi alacağının tahsil olanağı kalmadığının anlaşıldığı, yönetim kurulu başkanı olan davacının şirketin 1980 yılı gider vergisi ve gecikme zammının ödenmemesinde ihmal ve kastını gösteren somut bir delile rastlanmadığı, sırf yönetim kurulunda görev yaptığı için davacı adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrinde isabet görülmediğinden bahisle ödeme emrinin iptaline karar vermiştir.

Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca ısrar niteliğinde görülen bu kararın incelenmesi sonunda; Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinin uygulanabilmesi için, tahsil imkansızlığı ile yöneticinin kasıt ve ihmali arasında sebep-sonuç ilişkisinin bulunması gerektiği, dosyada mevcut belgeler ile, ara kararı üzerine Vergi Mahkemesi tarafından getirilen belgeler ve diğer dosyaların incelenmesinden; kurumun 1979 yılından başlayarak ödeme güçlüğü içine girdiği ve iflas tarihine kadar bu güçlüğün giderek arttığı, üretim girdileri nedeniyle TEK ile SSK'na ve vergi idaresine olan borçlarını ödemede güçlük çektiği, kurumun gelir (stopaj) vergisi, gider vergisi, damga vergisi borçlarını vadelerinde ödememesi nedeniyle bankalardaki mevduatının, taşınır ve taşınmazlarının vergi idaresince haczedildiği, 28.7.1982, 30.11.1982, 5.10.1983 tarihlerinde uygulanan menkul hacizlerinin vergi idaresince sonuçlandırılmadığı, mevduat hacizlerinin bir kısmının doğrudan, bazı hacizlerin ise borçlunun diğer mallarına kaydırıldığından bahisle kaldırıldığı, Maliye ve Gümrük Bakanlığının kabulü üzerine kimi borçlarının ertelendiği, kurumun ise olanak buldukça borçlusu olduğu vergileri ödemeye çalıştığı, bu nedenlerle yöneticiden ödeme yapılan vergilere ait dönemler için sadece gecikme zammı istendiği, haciz yoluyla takibi zamanında sonuçlandırmayan vergi dairesi müdürlüğüne iflas dairesince aciz belgesi verildiğinin görüldüğü, vergi dairesinin kamu alacağını yükümlü şirketten zamanında tahsil için gerekli dikkat ve çabayı göstermediği, buna karşın nakit darlığı çeken ve faaliyetini zorlukla yürüten şirketin vergi borçlarını zaman zaman ödeme gayreti içinde olduğu, şirket temsilcisinin olayların bu şekilde gelişiminde ihmal ve kastının bulunmadığı sonucuna varıldığı, Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden, kanuni temsilci durumundaki davacının sorumlu tutulması ve şahsen takibinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

...

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca Tetkik Hakimi Süreyya Çakın'ın yazılı ve sözlü açıklamaları alınıp, dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (c) bendine uygun görüldüğünden Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca verilen 22.2.1991 gün ve E:1990/80, K:1991/40 sayılı karar ortadan kaldırılarak işin esası yeniden incelendi;

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği belirtilmiş, maddenin değişmeden önceki ikinci fıkrasında, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için vergi ödevlerinin temsilcinin kasıt ve ihmali sonucu yerine getirilmemiş olması nedeniyle bir vergi ziyaı doğması ve ziyaa uğratılan verginin yine temsilcinin kasıt ve ihmali sonucu tüzel kişinin varlığından alınamaması gerekir.

Öte yandan, Anonim Şirketlerde, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu belirleyen Türk Ticaret Kanununun 336 ncı maddesinin birinci fıkrasının 5 numaralı bendinde, gerek kanunun gerek esas mukavelelerin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması halinde yönetim kurulu üyelerinin pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesul oldukları açıklanmış; aynı kanunun, şirket işlerinde gösterilecek ihtimamın derecesinin ne olduğunu düzenleyen 320 nci maddesinde de yönetim kurulu üyelerinin dikkat ve basireti hakkında Borçlar Kanununun 528 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmünün uygulanacağı, sözü geçen ikinci fıkrada ise, şirket işlerini ücretle idare eden şerikin tıpkı bir vekil gibi mesul olacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan; Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinde, vergi ödevlerini yerine getirmeyen kanuni temsilcilerden alınması öngörülen vergi alacaklarının gecikme zammını kapsayıp kapsamadığı hususunun belirlenmesi anlaşmazlık konusu gecikme zammı yönünden ayrı bir önem taşımaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinin yukarıda sözü edilen ikinci fıkrasında kanuni temsilcilerin sorumluluğuna ilişkin hususlar düzenlenmiş, aynı Kanunun 333 üncü maddesinin ikinci fıkrasında tüzel kişilerin kanuni temsilcilerin vergi sorumluluğu hakkında bu kanunun 10 uncu maddesi hükmünün vergi cezaları hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Fer'i bir amme alacağı olması ve ödeme müddeti içinde ödenmeyen vergilere uygulanan bir müeyyide niteliği taşıması itibarıyle gecikme zammı, bir tür vergi alacağı şeklinde düşünülmek gerekir. Vergi alacağından doğan karakter ve özelliği gözönünde tutulduğunda bu yorum tarzı uygulamaya ve kanunun amaına uygun düşer.

Vergi Usul Kanununun 333 üncü maddesinde ifade edildiği gibi vergi cezalarını dahi sorumluluk kapsamına alan kanun koyucunun verginin zamanında ödenmemesine müeyyide teşkil eden gecikme zammını böyle bir sorumluluk dışında tutma iradesi, taşıdığını düşünmek, kanuni temsilcilerin sorumluluğuna ilişkin hükmün getiriliş amacıyla bağdaşmayacağı gibi, mantık kurallarıyla da çelişki yaratır.

Nitekim 10 uncu maddenin sözü edilen fıkrasında yer alan "vergi alacakları" deyimi 3505 sayılı Kanunla "vergi ve buna bağlı alacaklar" şeklinde değiştirilmekle bu husus açıklığa kavuşturulmuş bulunmaktadır.

Anlaşmazlık konusu dönemde şirket yönetim kurulu başkanı olduğu anlaşılan davacının, kanuni temsilcilik sıfatını sürdürdüğü dönemde tahakkuk eden istihsal vergilerinin şirketçe zamanında ödenmemiş olmasındaki sorumluluk ve ihmali açıktır.

Diğer hususlara gelince; Vergi Mahkemesinin 21.7.1989 gün ve 1989/188 sayılı ara kararına cevaben gönderilen Bilecik Vergi Dairesi Müdürlüğünün 4.08.1989 tarih ve MD-612/7098 sayılı yazısından; ... Kağıt Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin gider vergisi borcunun öncelikle şirket tüzel kişiliğinden tahsili amacıyla şirketin menkul ve gayrimenkul mallarına haciz tatbik edildiği, ancak haczedilen gayrimenkulleri üzerindeki ipotekler nedeniyle satışın yapılamadığı ve tahsilat aşamasında şirketin 27.4.1984 tarihinde iflası üzerine de hacizlerin uygulanamadığı, ...A.Ş. ile ...A.Ş. arasında imzalanan kira sözleşmesine dayalı kira alacağına vergi dairesinin 17.4.1984 gün ve 1338 sayılı yazılarıyla haciz konulduğu, kircı ...A.Ş.'nin 25.4.1984 gün ve 4365 sayılı yazısında şirketin vergi dairesine olan borcuna karşılık ödeme yapılacağı konusunda bilgi verildiği halde herhangi bir ödeme yapılmadığı, kircı ... A.Ş.'nin de 8.11.1988 tarihinde iflas etmesi üzerine İzmir 11. İflas Memurluğu'nun 1988/18 sayılı dosyasında cereyan eden işlemler sonucu müflis ... A.Ş.'nin kendi borçlarının şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilememesi sonucu yönetim kurulu üyelerinden tahsili yoluna gidildiği, öte yadan İstanbul 2. İflas Memurluğunca tasfiyesine başlanan ve vergi ve gecikme zammı borçları iflas masasına kaydettirilen ... A.Ş. hakkında İstanbul 2. İflas Memurluğunca düzenlenen 8.11.1988 gün ve 1984/23 sayılı "borç ödemeden aciz belgesi" ile müflis şirkete ait mal varlığının kalmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Yine Vergi Mahkemesince verilen 3.11.1986 gün ve 1986/188 sayılı ara kararına Vergi Dairesi Müdürlüğünce gönderilen 14.11.1986 günlü yazıda; şirket adına tahakkuk ettirilen kamu alacağının cebren tahsili amacıyla ... A.Ş.'nin mal varlığı (saman, hurda ve mamul kağıt) üzerine, 28.7.1982 tarih ve 28662 no.lu haciz tutanağı ile 21.581.547.- liralık borç için, 30.11.1982 gün ve 28665 no.lu haciz tutanağı ile 87.158.001.- liralık borç için 5.10.1983 gün ve 28675 no.lu haciz tutanağı ile 50.524.251.- liralık borç için, 27.2.1984 gün ve 28683 no.lu haciz tutanağı ile 110.397.512.- liralık borç için, 5.4.1984 gün ve 28687 no.lu haciz tutanağı ile 2.082.983.- liralık borç için ve 9.5.1984 gün ve 28688 no.lu haciz tutanağı ile 50851 liralık borç için haciz konulduğu ayrıca şirketin taşınmaz malları üzerine de haciz tatbik edilmesine rağmen hacizli mallar üzerinde mevcut ipotekler nedeniyle satışı yönüne gidilmediği, halen hacizli bulunan bazı mallar hakkında şirket tarafından borçların ödeme nisbetine göre teminat gösterilmesi ve tecil taleplerinin Maliye ve Gümrük Bakanlığınca kabulü üzerine hacizlerin kaldırıldığı bildirilmiş bulunmaktadır.

Bütün bu nedenler vergi alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsiline yönelik vergi dairesi girişimlerinin sonuçsuz kaldığını ortaya koymakta, vergi borcunun zamanında ödenmemiş olmasındaki ihmal unsuru ile birlikte mütalaa edildiğinde Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinde öngörülen şartların davacı yönünden gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyiz istemiin kabulüne, Eskişehir 2. Vergi Mahkemesinin 1.11.1989 gün ve E:1989/494, K:1989/405 sayılı Kararın bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına 1.5.1992 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Dilekçede ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlere uymadığından, kararın düzeltilmesine ilişkin istemin reddi gerektiği görüşüyle aksi yolda verilen karara katılmıyoruz.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı