Danıştay Üçüncü Daire
Vergi tevkif edilmeyen istihkak ödemelerinin müteahhit tarafından beyan edilerek ödenmesi nedeniyle sorumlu kooperatif tarafından zamanında ödenmeyen vergilerden dolayı vergi salınmadan gecikme faizi uygulanabilir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3239 sayılı Kanun'la değişik 112. maddesinin 3. fıkrasında; vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinin 8 numaralı bendi gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanların, vergi mahkemesi kararma göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, ayrıca ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; a) Dava konuşu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; b) Dava konuşu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tesbit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı; gecikme faizinin de aynı süre içinde ödeneceği; gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirlerinin nazara alınmayacağı; uzlaşılan vergilerde gecikme faizinin, uzlaşılan vergi miktarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükümlerin birlikte incelenmesinden gecikme faizinin yasal süresinde beyan edilmemek veya noksan beyan edilmek suretiyle zamanında ödenmeyen vergiler için; kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren tahakkuk tarihine kadar geçen süre için yürütülen faiz olduğu anlaşılmaktadır. Kanun koyucu bu hükümle zamanında beyan edilmeyerek ödenmeyen ve geçen süre içinde enflasyonist etkilerle değeri düşen vergi alacağının eksilmesini önlemeyi amaçlamıştır. Bu bakımdan gecikme faizinin, vergiyi doğuran olaya değil, vergi ödemelerinde meydana gelen gecikmeye uygulanması gerekmektedir. Olayda da vergi ödenmesinde gecikme olup olmadığının saptanması gerekmektedir. Dosyanın incelenmesinden davacı kooperatifin yıllara sirayet eden inşaat işinden dolayı müteahhide 198619871988 yıllarında yaptığı istihkak ödemelerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapmadığı, muhtasar beyanname vermediği ve gelir (stopaj vergisi ödemediği; ancak inşaatın 1988 yılında bitirilmesi üzerine müteahhitçe elde edilen kazancın Mart 1989 ayında beyan edilerek ödendiği; bu nedenle vergi sorumlusu kooperatifçe tevkif edilerek istihkak ödemelerinin yapıldığı ayı takip eden ayların 20. günü akşamına kadar beyan edilip ödenmeyen vergilerin mükerrer salınmasın! önlemek için vergi tarhiyatı yapılmadığı, vergi sorumlusunun ödemek zorunda olduğu vergi miktarı üzerinden kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan dava sonucu mahkemece kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar verildiği, mahkeme kararma göre hesaplanan kusur cezası için düzenlenen ihbarnameye, ayrıca geç ödenen vergi aslı için uygulanan gecikme faizinin eklendiği ve ödenmesinin davacıdan istendiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere 198619871988 yıllarının muhtelif aylarında davacı kooperatifçe müteahhide yapılan istihkak ödemelerinden ödemelerin yapıldığı aylarda vergi tevkif edilerek, tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden ayın 20. günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilerek, ödenmesi gereken vergi ödenmediğine ve asıl mükellef olan müteahhit tarafından Mart 1989 ayında ödendiğine göre vergi sorumlusu açısından vergi ödenmesinde gecikme olduğu açık bulunmaktadır Öte yandan; gecikme faizi uygulanan verginin, beyan üzerine tarh ve tahakkuk ettirilen bir vergi olmayıp; aksine sorumlu tarafından beyan edilmediği için re'sen tarha konu olacak bir vergi olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Sorumlu adına re'sen tarh edilebilecek vergi, asıl mükellefin ödenmesinden dolayı mükerrerliği önlemek yönünden salınmamıştır. Hal böyle olunca; asıl mükellef tarafından ödendiği için sorumlu adına vergi salınmaması; ödemede meydana gelen gecikme nedeniyle gecikme faizi uygulanmasına engel değildir. Kaldı ki; olayda gecikme faizi uygulanmasına esas olan vergi miktarı ceza kesilmesine esas alınan ve mükellefçe bilinen miktar olup, bu miktar çekişme konuşu değildir. İhlilafa konu olmayan vergi miktarına; muhtasar beyanname ile beyanı ve normal vadesinde ödenmesi gereken tarihlerden itibaren; müteahhidin beyanname verdiği Mart 1989 tarihine kadar gecikme faizi uygulanmış olup; gecikme faizinin uygulama süresi ile gecikme faizi nisbetinde tartışma konuşu değildir. Gecikme faizi uygulayabilmek için davacı kooperatif adına vergi tarh edilse dahi; vergi miktarında, gecikme faizi uygulama süresinde ve gecikme faizi nisbetinde herhangi bir değişiklik olması söz konuşu olmayacağından; tarhiyat yapılması sonucu etkilemeyecektir. Bu itibarla gecikme faizi uygulanması; hukuki sonuç doğurmayacak şekli anlamda tarhiyat yapılmasına bağlı kılınmaz. Mükerrer alacağı bilinen verginin salınmamış olması vergi sorumlusunun beyan dışı bıraktığı verginin geç ödendiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağından; davacı kooperatifin zamanında tevkif etmediği ve beyan ederek ödemediği vergilerden dolayı; vergi salınmadan gecikme faizi uygulanmasında kanuna aykırılık bulunmadığından; vergi mahkemesince ikmalen, re'sen veya idarece vergi salınmadan gecikme faizi uygulanamayacağı gerekçesiyle gecikme faizinin terkinine karar verilmesinde yasal isabet bulunmadığı cihetle vergi dairesince yapılan itirazı reddederek sözü edilen mahkeme kararım onayan Malatya Bölge idare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulüne oyçokluğuyla karar verildi.