Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi
Yetkililere ibraz edilemeyen defter ve belgelerin kaybedildiğinin ileri sürülmesi halinde mükellefe tebligat aranmayacağından bu durumda suç tarihini ibrazdan kaçınma tarihi olarak kabul etmeli, belgelerin kaybolma durumu kesin olarak belirlenip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Sanığa isnat olunan 213 sayılı Kanunun 344/6. maddesinde gösterilen suçun kanunî süresi içerisinde defter ve belgelerin yetkililere ibraz edilmemesi ile oluşacağından, suç tarihinin mükellefe tebligatın yapıldığı tarihten 15 günden az olmamak üzere verilen ibraz süresinin bitimini takip eden gün olacağı, yetkililere ibraz edilemeyen defter ve belgelerin kaybedildiğinin ileri sürülmesi halinde ise 213 sayılı Kanun’un 139. maddesine uygun tebligat aranmayacağından, bu durumda suç tarihinin bu nedenle ibrazdan kaçınma tarihi olacağı nazara alınarak vergi kontrol memuru tarafından düzenlenen ve şirket yetkilisi sıfatıyla sanık tarafından da imzalanan 12.12.1990 günlü tutanağın 8. maddesindeki bilgi ve beyan karşısında sanığın sorgusu yapılıp, ibraz edilmeyen 1985 yılma ait alış ve gider belgelerinin kaybolmuş oldukları hususu kesin olarak belirlenip, sonucuna göre hukukî durumun takdir ve tayini gerekirken, suç tarihi defter ve belgelerin muhafaza süresinin başlangıcı kabul edilmek suretiyle zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı ve müdahil Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak bozulmasına oybirliği ile karar verildi.