T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o DÜZELTME (Bir İdari İşlemin Değiştirilmesi ya da Kaldırılması İstemi - 60 Günlük Süre)
o DAVA AÇMA SÜRESİ (Düzeltme Süresi - İdareye Yapılan Başvuruya Cevap Vermemesi)
193
Özet : Süresinde cevap vermeyen idarenin sonradan cevap vermesi durumunda dava açma süresi yeniden işlemeye başlamayacağı hakkında.
İstemin Özeti: ... Konsolosluğunda idari işler uzmanı olarak görev yapmakta olan ... uyruklu yükümlünün, ücret geliri için beyanname vermemesi eleştiri konusu yapılmış, düzenlenen inceleme raporlarına göre salınan kaçakçılık cezalı Gelir Vergisinin ihbarname ile 14.11.1984 tarihinde istenmesi üzerine uzlaşmaya başvurulmuş, 23.1.1985 günlü toplantıda ise düzeltme yoluna başvuracağından uzlaşılamadığı tutanağa yazılmış ve yükümlü, 29.1.1985 tarihinde düzeltme isteminde bulunmuştur.
Vergi Dairesi Müdürlüğünün 5.2.1986 günlü olup, Maliye ve Gümrük Bakanlığının 23.12.1985 gün ve 82095 sayılı yazısı da eklenerek düzeltme talebi reddedilen yükümlü, Maliye ve Gümrük Bakanlığının söz konusu işleminin iptali istemiyle Danıştay'da dava açmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, K:1990/2190 sayılı Kararıyla, Vergi Kanunlarında davacının almış olduğu ücretlerin vergiden müstesna olduğu ya da davacının vergiden muaf olduğuna ilişkin bir kural bulunmadığı, dolayısıyla Vergi Usul Kanunu'nun 118 inci maddesi kapsamına giren bir hatanın söz konusu olmadığı ve uyuşmazlığın düzeltme ve şikayet yolu ile çözümlenemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davanın reddine ilişkin söz konusu Karar, temyiz edilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi: S.K.
Danıştay Savcısı M.B.'nin Düşüncesi: İncelenen karar 3622 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 10.4.1990 tarihinden sonra verilmiş olduğu için temyize konu edilerek ele alınmak gerekir.
Uyuşmazlık, ...'nın ... Konsolosluğunda görevli bulunan ve ... uyruklu olan yükümlünün aldığı ücretleri beyan etmediği inceleme ile saptanarak bulunan matrah kısmı üzerinden yapılan kaçakçılık cezalı tarhiyatın vergi hatalarının düzeltilmesi yöntemiyle terkini isteğini reddeden davalı idare işlemine yönelik, davanın reddi yolundaki Danıştay Dördüncü Dairesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 16 ncı maddesi uyarınca yabancı elçilik ve konsoloslukların mensup oldukları devletin tabiyetinde bulunmayan memur ve müstahdemlerin ücretleri mütekabiliyet şartı ile gelir vergisinden istisna (muaf) tutulmuştur. Yabancı elçilikler veya konsolosluklar nezdinde çalışan ecnebi devlet uyruğunun mütekabiliyet şartının aranmasında, memur veya müstahdemin uyruğu bulunduğu devlet mevzuatının değil, nezdinde çalıştığı elçiliğin veya konsolosluğun tabi bulunduğu devlet mevzuatının esas tutulması gerekmektedir. Bu kural uyarınca, davacının nezdinde çalıştığı teşkilatın tabi bulunduğu devlet (...) ile Türkiye Cumhuriyeti arasında mütekabiliyet esası bulunup bulunmadığına bakmak zorunluluğu vardır. Türkiye Cumhuriyeti ile ... arasında böyle bir karşılıklı anlaşmanın bulunmadığı inceleme ile saptanmıştır. Mütekabiliyetin mevcut olmaması durumunda, Türkiye'deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda çalışan bu elçilik veya konsolosluğun mensubu olduğu devletin tabiyetinde bulunmayan kimseler Türkiye'de elde ettikleri ücretler üzerinden vergi ödemek zorundadırlar. O halde, durumu bu ilke ve kurala uymayan yükümlünün de ücret ödemesi gerekmekte olduğu sonucuna varılmaktadır. Dolayısıyla olayda, yükümlünün ücretinin vergiden istisna olup olmadığı hususu da tartışmalı bulunmaktadır. Böyle tartışmalı bulunan ve muaflık veya istisnadan yararlanılacağı kanunlarda açıkça belirlenmiş olmayan durumlarda vergi hatalarının düzeltilmesi yönteminin uygulanması mümkün değildir. Bir başka anlatımla bir olayın var olup olmadığının tartışmalı olması halinde ortada düzeltmeye konu olacak bir husustan söz etme olanağı kalmayacaktır. Sorunun çözümü hukuki ihtilaf yöntemiyle olacaktır.
Bu nedenlerle davayı reddeden Danıştay Dördüncü Daire Kararında yasalara aykırı bir husus görülmemiştir.
Temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmüştür.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, Kıdemli Tetkik Hakimi S.K.'nın yazılı ve sözlü açıklamaları alınıp, dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü: Dava, adına salınan kaçakçılık cezalı Gelir Vergisinin, Vergi Usul Kanunu'nun, düzeltme hükümlerine dayanılarak düzeltilmesi isteminin reddi yolundaki işleme karşı açılmıştır.
Vergi ve ceza ihbarnamelerinin davacıya 14.11.1984 tarihinde duyurulduğu; süresinde uzlaşma komisyonuna başvurulduğu, 23.1.1985 günlü toplantıda uzlaşılamadığı ve davacının, 29.1.1985 tarihinde Vergi Dairesi Müdürlüğünden düzeltme isteminde bulunduğu tartışmasızdır. Bu durumda davacı; uzlaşmaya başvurmak suretiyle uzamış olan dava açma süresi içinde düzeltme istemiş olmaktadır. Nitekim, davacı Maliye ve Gümrük Bakanlığına şikayet yoluyla herhangi bir başvuruda da bulunmamış, Bakanlık, Vergi Dairesi Müdürlüğüne bu dairenin yazısı üzerine yapılan işlemlerin uygun bulunduğunu bildirmiştir.
Olayda, düzeltme isteminin, 60 günlük cevap süresi içinde reddi ya da kabulü yolunda Vergi Dairesince kurulmuş bir işlem bulunmamaktadır.
Adına salınan vergi ve cezanın düzeltilmesini isteyen davacının bu başvurusu hakkında 2577 sayılı Yasanın 11 inci maddesinin uygulanması gerekmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında, bir idari işlemin değiştirilmesi veya kaldırılması istemiyle yapılan başvuruya altmış gün içinde cevap verilmezse istemin reddedilmiş sayılması, üçüncü fıkrada ise başvurma tarihine kadar geçen sürenin de dava açma süresinin hesabında gözönüne alınması öngörülmüştür. Maddede, süresinde cevap vermeyen idarenin, sonradan cevap vermesi halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağını öngören bir düzenleme yapılmamıştır.
2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre, düzeltme başvurusuna altmış gün içinde yanıt alamayan davacının, başvuru gününe değin geçen süreyi de hesaba katarak istemin reddi yolundaki susarak kurulmuş sayılan olumsuz işleme karşı süresinde dava açmadığı görülmektedir.
Düzeltme başvurusundan bir yıldan fazla bir süre geçtikten sonra kurulan olumsuz işleme karşı açılan dava, yukarıda yazılı nedenlerle süresinde olmadığından, davanın reddi yolundaki Danıştay Dördüncü Dairesinin K:1990/2190 sayılı Kararında sonucu itibarıyla yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine, 8.11.1991 gününde oyçokluğu ile karar verildi.