T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o ZORLAYICI NEDEN (Dava Açma Süreleri)
o DAVA AÇMA SÜRESİ (Zorlayıcı Nedenler)
1136
Özet : Vergi ödevlerini yerine getirmede bazı nedenlerin varlığı durumunda sürelerin işlemeyeceğine ilişkin kural vergi uyuzmazlıkları hakkında yargı yerlerince verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurma gibi durumlarda uygulanmayacağı hakkında.
İstemin Özeti: Müvekkili adına 1984 takvim yılı için salınan kaçakçılık cezalı Gelir Vergisini onayan İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 22.11.1990 günlü ve K:1990/1831 sayılı Israr Kararına karşı süresinde temyiz isteminde bulunulmadığını saptayan aynı Mahkeme istemi; 2577 sayılı Yasanın 48 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca reddetmiştir.
İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 27.2.1991 günlü ve T:1991/125 sayılı kararı temyiz edilmekte ve sürenin, temyiz eden vekilinin raporla belgelenen hastalığı ve 213 sayılı Yasanın 13 ve 15 inci maddeleri hükmü uyarınca durduğu ileri sürülmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi: S.K.
Danıştay Savcısı N.Y.`nin Düşüncesi: 1984 takvim yılı için yükümlü adına re`sen takdir yoluyla salınan gelir vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasının onanmasına ilişkin kararında, Danıştay Dördüncü Dairesinin 11.4.1990 günlü ve E:1989/1624, K:1990/1326 sayılı bozma kararı üzerine ısrar eden İstanbul 2. Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiş, ise de istem; 2577 sayılı Kanunun 3622 sayılı Kanunla değişik 48 inci maddesinin son fıkrası uyarınca aynı Vergi Mahkemesi tarafından, temyiz süresinin mücbir sebeplerle duracağına ilişkin, gerek anılan Yasanın 31 inci maddesinde gerekse diğer maddelerde Vergi Usul Kanunu`nun mücbir sebeplerle ilgili maddelerine herhangi bir atıfta bulunulmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan, Vergi Mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmüştür.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, Kıdemli Tetkik Hakimi S.K.`nın yazılı ve sözlü açıklamaları alınıp, dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 3622 sayılı Kanunun 17 nci maddesi ile değişik 48 inci maddesinin altıncı fıkrasında; temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde kararı veren mahkemenin, temyiz isteminin reddine karar vermesini kurala bağlamış, bu kurala dayanarak İstanbul 2. Vergi Mahkemesince verilen temyiz isteminin reddi yolundaki karar, temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 15 inci maddesinde, aynı Kanunun 13 üncü maddesinde yazılı nedenlerin bulunması halinde bu neden ortadan kalkıncaya değin, sürelerin işlememesi öngörülmüş, 13 üncü maddenin (1) işaretli fıkrasında ise vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecedeki ağır hastalık, zorlayıcı neden sayılmıştır.
Kanunun bu kuralı, vergi ile ilgili ödevlerin yerine getirilmesindeki gecikmeler bakımından uygulanabilir. Vergi uyuşmazlığı çıkarına ya da uyuşmazlıklar hakkında yargı yerlerince verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurma gibi durumlarda başvurma süresinin anılan kural nedeniyle durması düşünülemez.
Her ne kadar 2577 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrasında vergi uyuşmazlıklarının çözümünde Vergi Usul Kanunu`nun ilgili hükümleri saklı tutulmuşsa da, bu kuralda gönderme yapılan kurallar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun Beşinci Kitabı, Birinci Kısmında yer alan 377, 378 ve Mükerrer 378 inci maddelerdir.
Sözü edilen gönderme, Vergi Usul Kanunu`nun 13 ve 15 inci maddelerini kapsamadığı gibi olayda temyiz süresinin geçirilmesine neden olan hastalık yükümlünün değil avukatının hastalığıdır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu`nun 42 nci maddesinin birinci fıkrasında, bir avukatın geçici olarak iş yapamaz duruma gelmesi halinde ilgililerin istemi üzerine Baro Başkanının, işleri geçici olarak takip etmek ve yürütmek için bir avukatı görevlendirmesi, ikinci fıkrasında ise söz konusu işlere ait kanuni sürelerin dosyaların devir ve teslimine kadar işlememesi kabul edilmiştir.
Yükümlü vekilince bu kural uyarınca bağlı bulunduğu Barodan yardım istenmesi gerekirken bu yolun izlenmediği anlaşılmıştır.
Öte yandan, Avukatlık Kanunu`nun 171 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre vekaletnamesinde başkasını tevkile yetkili kılınan avukatın, işi başka bir avukata vererek takip ettirilebilmesi mümkündür.
Dosyaya sunulan İstanbul 3. Noterliğinden düzenli 20.1.1988 günlü ve 2522 yevmiye numaralı vekaletnamede başkalarını tevkil yetkisi tanındığı anlaşılan temyiz eden vekilinin, yatak istirahatı önerilen süre içinde bu yetkisini de kullanması mümkün iken Vergi Usul Kanunu`nun 13 ve 15 inci maddelerine dayanarak yaptığı temyiz başvurusunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine, 25.10.1991 gününde oybirliği ile karar verildi.