Danıştay Üçüncü Daire
Mükellefin beyannamesi ile ilgili defter ve belgeleri üzerinden tespit edilen matrah farkının 'yanılma' halinin varlığının kabulüyle kusur cezası uygulamasına esas alınması gerekir. Mükellef kurum adına 1985 takvim yılı için ikmalen salınan gelir (stopaj) vergisini davacı kurumun, yıl içinde kısmen tahsil ettiği ihracat bedellerinin ihraç tarihindeki değeri ile tahsil tarihindeki değeri arasındaki kur farkım, sonuç hesaplarına intikal ettirmediğinin tesbit edildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 280. maddesinin üçüncü fıkrasında, yabancı para cinsinden senetli ve senetsiz alacak ve borçların değerleme gününde borsa rayici varsa borsa rayici ile yoksa Maliye Bakanlığı'nca saptanan kurlar ile değerlemeye tabi tutulacağının hükme bağlandığı, bu durumda davacı kurumun yabancı para cinsinden alacaklarının yıl içinde tahsil edilen kısminin tahsil tarihindeki kur üzerinden değerlemeye tabi tutulmaması sonucunda 11.319.318.15 lira kur farkının kayıt dışı bırakıldığının tespit edildiği, öte yandan davacı kurumun yabancı para cinsinden alacaklarının sene sonunda cari kura göre değerlendirilmesi ile 9.985.070.55 liranın. beyan dışı bırakıldığının anlaşıldığı, inceleme elemanınca yapılan bu hesaplamalarınım/ergi Yasaları'na uygun bulunduğu gerekçesiyle tasdik eden; kesilen kaçakçılık cezasını ise, inceleme sonucu bulunan matrah farkı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesinin sekizinci bendinde yazılı hadleri aşmakla birlikte matrah farkı, kurum beyannamesi ile defter ve belgeleri üzerinden tespit edilmiş olup, davacı kurumun değerleme hatalarından kaynaklandığının anlaşıldığı, bütün bu hususların değerlendirilmesinde davacı kurumun vergi kaçırma kastı ile hareket etmediği gibi vergi kaybına sebebiyet veren fiilin ağır kusur cezasını gerektiren fiilere de uymadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle kusur cezasına çeviren Vergi Mahkemesi kararının; mükellef kurum tarafından, yapılan tarhiyatın kanuna aykırı olduğu, Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından ise kaçakçılık cezası kesilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması talebine ilişkindir. Dayandığı kanuni ve hukuki nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle dairemizce de uygun görülmüş olup; temyiz istemine ilişkin dilekçelerde ileri sürülen iddialar sözü edilen kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.