Danıştay Üçüncü Daire
Tezyidi bedel davası sonucu artırılan bedel için ödenen kanuni faiz, menkul sermaye iradı sayılmayacaktır. Davacıya 1986 takvim yılında tezyidi bedel davası sonucu artırılan bedelin geç ödenmesi sonucunda, mahkemece hüküm olunan faizin menkul sermaye iradı kabul edilerek salınan gelir vergisi ile kesilen ağır kusur cezasına karşı açılan davayı; Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinin 6. bendinde; her nev’i alacak faizlerinin menkul sermaye iradı olduğu, takip eden parantez içindeki hükümde de adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzel kişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizlerin menkul sermaye iradı kabul edildiği, bu madde hükmüne göre faizin menkul sermaye iradı sayılabilmesi için nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermayeden elde edilmesi gerektiği; kamulaştırma işleminin ise, kişinin iradesi dışında kamu yararı dolayısıyla taşınmazına el konulması olduğu kamulaştırma sonucu idarenin taşınmazın bedelini ödemek zorunda bulunduğu, ödenen fark bedelin taşınmazın karşılığı olup, kendisinden kaynaklandığı, yasada öngörülen nakdi sermaye, senede, menkul kıymetlere bağlı borçalacak ilişkisinin olmadığı, ödenen kanuni faizin de taşınmaz değerinin geç ödenmesi nedeniyle para değerinde meydana gelen değer azalışım telafi etmek için hükmolunan bir nev’i tazminat olduğu, bu nedenle ödenen kanuni faiz nakdi sermaye veya senetten, menkul kıymetlerden doğmadığından menkul sermaye iradı olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle kabul ederek cezalı tarhiyatı terkin eden Vergi Mahkemesi kararının, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75/6. maddesi uyarınca salınan vergi ve kesilen cezasının yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.