Danıştay Üçüncü Daire
Değerleme farkından doğan matrah farkı üzerinden salınan vergilere kaçakçılık cezası değil, kusur cezası uygulanması gerekir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 2365 sayılı Kanun'un 58. maddesiyle değiştirilerek 01.01.1981 gününde yürürlüğe giren 344. maddesinde, mükellefler veya sorumlular tarafından maddede dokuz bent halinde sayılan nedenlerden biri ile vergi kaybına sebebiyet verilmesi hali kaçakçılık cezası kesilmesin! gerekli kılan davranışlar olarak gösterilmiştir. Anılan maddenin ilk altı bendinde açıklanan vergi kaybına sebebiyet verilmesi hallerinin türü, faillerin vergi ödememesi veya noksan vergi ödemeye yönelik iradi davranışlardır. Yedi ve sekizinci bentle sonraki fıkralarında sayılan hallerde ise, kastın varlığı kanuni karineye bağlanmış ve bu fıkrada sayılan hallerin varlığı halinde idarece kaçakçılık cezası kesileceği öngörülmüştür. Bilindiği gibi, gerek Vergi Usul Kanunu'ndaki düzenlemeler ve gerekse vergi hukukunun genel ilkelerine göre, tarhiyat aşamasında tarh edilen vergiye esas alınan gelirin sağlandığının ve kesilen cezayı gerektiren hallerin varlığının kanıtlanması zorunluluğu vergi idarelerine düşen bir görevdir. Oysa Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi ile kaçakçılığın tanımında yapılan değişiklik ile maddenin sekiz bendinde sayılan hallerin varlığı halinde mükellef veya sorumlunun vergi ziyaına sebebiyet veren davranışlarında kasıtlarının var olduğu hususunun vergi idarelerince araştırılıp ispatlanması yükümlülüğü kaldırılmıştır. Yani, anılan bentlerde açıklanan şekilde vergi kaybına sebebiyet verilmesi hali söz konusu ise tarhiyat kaçakçılık cezası ile salınacaktır. Ancak, mükellef veya sorumlular tarafından açılacak bir davada, kasıt unsurunun var olmadığının ispatı halinde kaçakçılık cezası, şartları var ise ağır kusur veya kusura dönüştürülebilecektir. Başka bir ifade ile söz konusu yeni düzenleme ile kastın varlığı sonucundaki ispat külfeti yer değiştirmiştir. Aksi anlayış vergi hukukunda uygulanan ceza ilkelerine ve kaçakçılık cezasının genel tanımına aykırı düşer. Yasa koyucunun söz konusu madde ile, genel esaslara aykırı bir düzenleme getirdiğini söylemek mümkün değildir. Esasen ceza kesmeye ilişkin idari işlemin hukuka uygunluk denetimin yapılabilmesi de, yargı yerlerince böyle bir araştırma ve değerlendirme yapılmasını zorunlu kılmaktadır. ' Dava konusu uyuşmazlıkta; vergiyi doğuran olayın arızi olması, devamlılık taşımaması sebebiyle konuyla ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasında duraksamalar meydana gelmesi, ayrıca iş makinalannın maliyet bedellerinin Takdir Komisyonu'nca belirlenmesi ve satış bedeli olarak limited şirkete sermaye olarak konulma değerin esas alınması ve bu değerin Asliye Hukuk Mahkemesi'nce belirlenen değer olması bakımından matrahın bulunuş biçimine göre, davacının vergi kaçırma kastıyla hareket ettiğinden söz edilemiyeceği cihetle olaya kaçakçılık değil kusur cezası uygulanması gerektiğinden, Vergi Mahkemesi'nin kesilen kaçakçılık cezasının onanması yolundaki kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Vergi Dairesi temyiz istemi ile davacının vergi aslı ve özel usulsüzlük cezasına ilişkin temyiz isteminin reddine, davacının kaçakçılık cezasına ilişkin temyiz isteminin kısmen kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının kaçakçılık cezasına ait hüküm fıkrasının bozulmasına gelir vergisi, geçici vergi ve özel usulsüzlük cezalarına ilişkin hüküm fıkralarının onanmasına vergi aslı ile özel usulsüzlük cezasında oybirliği, kaçakçılık cezasında oyçokluğuyla karar verlildi.