Danıştay Dördüncü Daire
Götürü usulde vergiye tabi olma şartlarının kaybedilmesi nedeniyle gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyetinin tesis edildiğim bildiren yazı davacının hukukunu olumsuz yönde etkileyen, idarenin tek yönlü ve kesin işlemci niteliğinde olduğundan iptal davasına konu edilebilir. Davacı, götürü usulde vergiye tabi olma şartlarım kaybetmesi nedeniyle gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyetinin tesis edildiği bildirilen yazıya karşı açtığı davanın, sözkonusu işlemin idari davaya konu edilemeyeceğinden söz edilerek incelenmeksizin reddedilmesine ilişkin mahkeme kararının bozulmasını istemektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı, menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği öngörülmüştür. Bu hükme göre, idare tarafından kamu hukuk alanında gerek kendiliğinden gerekse istem üzerinden tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlere karşı iptal davası açılabileceği kuşkusuzdur. Götürü usule tabi olma şartlarım kaybettiği iddia edilen, 1988 döneminden itibaren gerçek usulde vergilendirileceği ve bunun için kanunda öngörülen hususları yerine getirmesi lüzumunu bildiren yazının davacıya defter tasdik ettirip tutmak, fatura ve perakende satış fişi bastırmak ve kullanmak gibi, kanunda gerçek usulde vergilendirilen mükellefler için öngörülmüş ve aksine hareket ceza ile müeyyidelendirilmiş görev ve sorumluluklar yüklediğinden kuşku duyulamaz. Bu haliyle sözkonusu yazının, davacının hukukunu olumsuz yönde etkileyen, idarenin tek yanlı ve kesin işlemi olarak niteleme ve iptal davasına konu edilebileceğini kabul etmek gerekir. Davalı idare bildiriminin dava edilemeyeceğinden söz edilerek, davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Bu nedenle Vergi Mahkemesi kararım bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.