|
Dairesi
İhracat istisnası nedeniyle ihracatçının hak kazandığı iadeler dolayısla ta. lep halinde ihraç edilen mal ve hizmeti üretenlerin vergi borçlarına mahsup işleminin yapılması yönetmelik hükmü gereği ise de, eğer katma değer vergisi ödemesi söz konusu değilse bunun sonucu olarak vergi iadesi yapılamaya
|
|
Karar No
1991/2759
|
|
Esas No
1991/2116
|
|
Karar Tarihi
19-11-1991
|
|
|
Danıştay Yedinci Daire
İhracat istisnası nedeniyle ihracatçının hak kazandığı iadeler dolayısla ta. lep halinde ihraç edilen mal ve hizmeti üretenlerin vergi borçlarına mahsup işleminin yapılması yönetmelik hükmü gereği ise de, eğer katma değer vergisi ödemesi söz konusu değilse bunun sonucu olarak vergi iadesi yapılamayacağından, bu gibi durumlarda gerçek bir hak sahibinin varlığından ve dolayısıyla mahsup imkanından söz etmek mümkün değildir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin 1/a fıkrasında; ’ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin vergiden müstesna olduğu, 32. maddesinde de; bu Kanun’un 11, 13, 14, 15. maddeleri uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen kaime değer vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen katma değer vergisinin Maliye Bakanlığı’nca tesbit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı’ hükmü bağlanmıştır. Devlet harcama belgeleri yönetmeliğinin 77. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 2. fıkrasında, ihracat istisnası uygulaması nedeniyle ihracatçılara yapılacak iadelerde, hak sahibince, doğacak vergi iadesinin uygulaması nedeniyle ihracatçılara yapılacak iadelerde, hak sahibince, doğacak vergi iadesinin kendisini veya ihraç edilen mal ve hizmeti üretenlerin vergi borçlarına mahsubu talep edildiği tekdirde, mahsup işlemi için inceleme raporu aranmayacağı, yirmi milyon lirayı aşan iadeler için inceleme işlemleri tamamlanmadan ya da tebliğin 3. maddesinde öngörüldüğü üzere teminat alınmadan nakden iade işleminin gerçekleştirilemeyeceği belirtilmiştir. ihracat istisnası nedeniyle ihracatçının ’hak kazandığı’ iadeler dolayısıyla talep halinde ihraç edilen mal ve hizmeti üretenlerin vergi borçlarına mahsup işleminin yapılması sözü edilen yönetmelik hükmünün bir gereğidir. Ancak, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (b) bendinde ifade edildiği gibi vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek maliyeti esastır. Bu kuralın bir gereği olarak yükümlülerin iade ve mahsup haklarından yararlanabilmelerinin ön şartı, vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması bir başka anlatımla yükümlü tarafından ihraç edildiği bildirilen mallar için gerçekte katma değer vergisi ödenmiş olmasıdır. Eğer bir katma değer vergisi ödemesi söz konusu değilse bunun sonucu olarak bir vergi iadesi yapılamayacağından, bu gibi durumlarda gerçek bir ’hak sahibi’nin varlığından ve dolayısıyla mahsup imkanından söz etmek mümkün değildir. Zira yukarıda sözü edilen yönetmelik hükümleri gerçek hak sahipleri için getirilmiş, işlemleri kolaylaştıran ve çabuklaştıran bir düzenleme sayılmak gerekir. Yapılan inceleme sonucunda ihracatın gerçekleşmediği, gerçek bir mal harekelinin bulunmadığı, ihraç edilen mallar için katma değer vergisi ödenmediği veya borçlarına mahsup talep edilenlerin ihraç edilen malları üretenler olmadığı hususlarının tesbiti halinde, gerçek hak sahipleri için öngörülen mahsuba ilişkin hükümlerin uygulanması tabii ki düşünülemez. Dosyada mevcut 25.12.1989 günlü vergi tekniği inceleme raporu ile, 31.12.1985 günlü gümrük kontrolörünce düzenlenen soruşturma raporunun incelemesinden; yükümlü firmanın ihraç ettiği malların ihracatı teşvik belgesi ile katma değer vergisinden muafen ithal edildiği ve bir takım muhasebe kayıtları ile yükümlü firmanın yan kuruluş olan ve aynı adreste bulunan ancak bu malların üretimini yapmayan ........ Geliştirilmiş Sanayi işletmeleri A.Ş’ni devredildiği, daha sonra aynı şirketten satın alındığı, sözkonusu malların ihracı sırasında da gümrük çıkış beyannamelerinde imalatçı sıfatıyla ...... A.Ş’nin beyan edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar,....... A.Ş’den ihraç etmek üzere satın alınan emtia nedeniyle kesilen faturalarda başlangıçta katma değer vergisi gösterilmemiş ise de, daha sonra ..... A.Ş tarafından düzenlenen faturalarda gösterilen ancak, yükümlü şirketçe ...... A.Ş’ne ödenmediği anlaşılan katma değer vergilerinin sözü edilen şirket tarafından yıl sonunda pişmanlık istemi ile verilen beyannamelerle beyan edildiği görülmektedir. Bu durumda, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu gereğince, bu verginin mükellefi malı satan ...... A.Ş olup ihraç konusu mallar da bu şirket tarafından üretilmemiş bulunmasına göre, yukarıda sözü edilen devlet harcama belgeleri yönetmeliğine göre, hak sahibi olsa bile ihracatçı sıfatıyla yükümlü şirketin katma değer vergisi iadesinden mahsup hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle, yükümlü şirketin ihraç ettiği emtia nedeniyle verdiği katma değer vergisi beyannamesinde iadesi gereken katma değer vergisi olarak beyan edilen tutarın, ........ AŞ.’nin katma değer vergisi borçlarına mahsubunda yasa ve yönetmelik hükümlerine uyarlık bulunmadığından, geri istenilmesi amacıyla yapılan tarhiyatta isabetsizlik görülmemiştir. Cezaya gelince, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341/2. maddesinde, verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmünde sayıldığından ve mahsup işlemi vergi iade yöntemlerinden birisi olup, bu yönüyle nakden herhangi bir farklılık taşımadığından haksız olarak yapılan mahsup işlemi dolayısıyla vergi ziyaının varlığı kuşkusuzdur. Ancak, katma değer vergisinin ilk uygulama yılında meydana gelen anlaşmazlıkla ilgili mal ihracının yapılmış, yükümlü şirket ile ..... A.Ş arasında oluşan işlemler dolayısıyla son yılınki pişmanlıkla olmak üzere beyannamelerin verilmiş bulunması dikkate alındığında, sadece haksız katma değer vergisi mahsubu nedeniyle meydana gelen vergi ziyaından dolayı kusur cezasına ilişkin hükümlerin uygulanması zorunlu iken kesilen kaçakçılık cezasının yazılı gerekçe ile onanmasında hukuki isabet görülmemiştir. Öte yandan, ihraç edilen mallar dolayısıyla yükümlü şirketin katma değer vergisi iadesine hak kazanıp kazanmadığı hususu yapılan inceleme sonuçlarına bağlı olup, iadeye hak kazanıldığı takdirde katma değer vergisi iadesinin yapılacağı da doğaldır. inceleme elemanı tarafından işyerinde yapılan inceleme sırasında düzenlenen tutanakla, defter ve belgelerin yükümlü şirket tarafından ibraz edilmemesi hususu saptanarak işyerinde inceleme yapılmasının imkansız hale geldiğinin anlaşılması, defter ve belgelerin sonraki tarihlerde istenmesine rağmen inceleme elemanına ibraz edilmemesi karşısında incelemenin işyerinde yapılması gerektiği yolundaki iddiada isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, yükümlünün temyiz isteminin vergi aslı yönünden reddine, ceza yönünden kabulüyle mahkeme kararının bu kısminin bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.
|
|