Danıştay Dördüncü Daire
Aralarında ortaklık ilişkisi de olsa bir şirketin başka bir şirketin borçlarım sebepsiz üstlenmesi suretiyle borçlandığı miktarların gider yazılması mümkün olmadığı gibi bunların reeskonta tabi tutulması ve bu suretle hesaplanan borç tutarı gider olarak kabul edilemez. Uyuşmazlık, ............ Menkul Değerler Ticaret Anonim Şirketi'nin ortağı bulunduğu yan şirketlerin Ziraat Bankası'na olan borçlarının ödenmesi amacıyla davacı .......inşaat Taahhüt Anonim Şirketi tarafından üstlenilerek borç senedi verilmesi ve bu senetlerin 31.12.1986 tarihi itibariyle reeskonta tabi tutulması sonucu ortaya çıkan miktarın gider yazılıp yazılmayacağına ilişkindir. 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesiyle safi kurum kazancının tespitinde uygulanması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin 1 numaralı bendinde, safi kazancın tespitinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin net kazancın saptanmasında gider olarak indirilebileceği kabul edilmiş olup, davacı Anonim Şirketin, tasfiyeye tabi ........... Menkul Değerler Ticaret Anonim Şirketi'nin yan şirketlerinin borçlarım üstlenmesinin, ticari kazancın idamesi ve elde edilmesi için gerekli olup olmadığının tespiti gerekir. Olayda, .......... Değerler Ticaret Anonim Şirketi'nin 35 sayılı KHK Ek. 60. maddesine göre yapılan tasfiye sonucu 11.5.1984 tarihinde ........... inşaat Taahhüt Sanayi A.Ş. ile olan ortaklığının son bulduğu, daha sonra 14 Şubat 1986 tarihinde Ziraat Bankası, tasfiye kurulu ve bankerlik sirkelinin yan kuruluşları ile yapılan sulh sözleşmesiyle bankerlerin yan kuruluşlarınım borçlarının .......... inşaat A.Ş. tarafından üstlenildiği ve bu sözleşmenin Asliye Ticaret Mahkemesince onaylandığı görülmüştür. Tasfiye hukuku çerçevesinde üstlenilen bu borçlar vergi hukuku açısından, ticari kazancın elde edilmesiyle doğrudan ilgili olan başka bir anlatımla ancak bu giderlerin yapılmasıyla ticari kazancın elde edilmesi veya kazancın daha yüksek miktara ulaşılabilmesi için yapılan giderlerden olmadığı açıktır, işle ilgisi olmayan bir giderin sözleşmeye dayalı olsa bile gider olarak yazılması olası olmadığı gibi ödemenin tasfiye kurulu ve mahkeme tarafından yerinde görülmesi bu borçların gider olarak yazılmasını haklı ve gerekli kılmaz. Bu durum gözetilmeden, borçların reeskontu sonucu gider yazılan miktarın matrah farkı olarak kabulü gerekirken matrahtan çıkarılması yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Bu nedenle Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.