|
Dairesi
Gerçek usuldeki mükellefin işi terk etmesi ve yeniden başlaması halinde götürülük şartlarım taşıyorsa götürü mükellef olabilecek ve katma değer vergisi beyannamesini yıllık (gelir vergisi beyannamesi ile birlikte) verebilecek ve bunun için usulsüzlük cezası kesilemeyecektir.
|
|
Karar No
1991/111
|
|
Esas No
1987/2443
|
|
Karar Tarihi
16-01-1990
|
|
|
Danıştay Yedinci Daire
Gerçek usuldeki mükellefin işi terk etmesi ve yeniden başlaması halinde götürülük şartlarım taşıyorsa götürü mükellef olabilecek ve katma değer vergisi beyannamesini yıllık (gelir vergisi beyannamesi ile birlikte) verebilecek ve bunun için usulsüzlük cezası kesilemeyecektir. Terzilik işinden dolayı gerçek usulde gelir vergisi mükellefi iken 03.12.1982’de bu işi terkedip 02.09.1985 tarihinde tekrar terzilik faaliyetine başlayarak götürü usulde mükellefiyet tesis ettiren yükümlü adına, katma değer vergisi beyannamesi verme zorunluluğuna uymadığından bahisle kesilen usulsüzlük cezalarının, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 50. maddesinin götürü usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenlerin ertesi takvim yılı basından itibaren gerçek usulde vergilendirilecekleri, götürülük şartlarım haiz olanlardan bu usulden faydalanmak istemediklerini yazı ile bildirenlerin taleplerini takibeden takvim yılı basından; yeni işe başlayanların işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde teklif olunacakları, götürülük şartlarım kaybetmek suretiyle veya kendi talepleri üzerine gerçek usulde teklif edilecek olanların aynı işe devam ettikleri müddetçe bu usulden dönemeyecekleri hükmünü taşıdığı, bu maddenin üçüncü bendi ile yasa koyucunun kendi isteği ile veya götürülük şartlarım kaybetmek suretiyle gerçek usulde teklif olunacak yükümlüler için bu usulden dönmeme şartı olarak tek’ kıstas getirdiği ve bunu da aynı işe devam ettiği süre ile sınırlandığı, yani bir mükellefin ister kendi isteği ile olsun, ister götürülük şartlarım kaybetmesi nedeniyle olsun o işine devam etmesi halinde bir daha götürü usulde vergilendirilemeyeceği, tabii olarak buradaki aynı işe devam etme süresinin, işini terk etmeden, kesintisiz o işi yapmak olarak anlaşılması gerektiği, yoksa gerçek usulde vergilendirilirken işini terk eden ve bunu da Vergi Dairesi’ne bildiren yükümlünün, tekrar işe başlaması halinde götürülük şartlarım taşıyorsa bile hiç bir zaman götürü usulde ver gilendirilemeyeceğini düşünmenin madde hükmüne aykırı olduğu, önceden gerçek usulde vergi • mükellefi olup işi terk nedeniyle çalışmaya son verme halinde yeniden aynı işe başlayan mükellefle (ki bu arada başka işler yapmış veya ücretle çalışmış ya da hiç iş yapmamış olabilir) kanuni deyimle aynı işe devam ettiği müddetçe vergilendirilen mükellef arasında vergilendirme bakımından farklılık bulunduğu, kesintisiz aynı işi yaparak gerçek usulde vergi mükellefi olan bir kimsenin bu usulden denemediği, ancak işi terk nedeniyle faaliyetine son veren yükümlünün bu işe devam ettiği yolunda aksine bir saptama olmadan bir süre sonra aynı nitelikte işe başlaması halinde gerçek veya götürü mükellefiyetinin yeniden belirienmesi gerektiği ve yeni işinde götürü usulde vergiye tabi olmanın koşullarım taşımakta işe bu usule göre vergilendirilmesinin tabii olacağı, olayda olduğu gibi 06.01.1982 tarihli dilekçesi ile 30.12.1981 tarihi itibariyle yaptığı terzilik işini terk eden, 03.09.1985 tarihli dilekçesi ile başka bir iş yerinde yine terziliğe başlayarak götürü usulde mükellefiyetinin tesisini isteyen ve Vergi Dairesi’nce bu istem yerine getirilerek götürü usulde mükellefiyeti tesis edilen yükümlünün başkaca bir araştırma yapılmaksızın sadece terzilik işine yeniden başlamasının aynı faaliyete devam etmesi anlamım taşımaması nedeniyle gerçek usulde vergilendirilmesi gerektiğinden bahisle, bu usule ilişkin aylar itibariyle katma değer vergisi beyannamesi verilmesi zorunluluğundan hareket edilemeyeceğinin açık bulunduğu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 38. maddesinin 2. bendinde Gelir Vergisi Kanunu’na göre kazançları götürü usulde tesbit edilen ticaret ve serbest meslek erbabının katma değer vergisinin nasıl hesaplanacağının, 39. maddesinin 2/a bendinde götürü usulde vergilendirilen mükellefler için vergilendirme döneminin bir takvim yılı olduğunun, 41. maddesinin 3. fıkrasında da götürü usule tabi katma değer vergisi mükelleflerinin beyannamelerini gelir vergisi tarh dönemi içinde vereceklerinin hükme bağlandığı, bu hükümler karşısında götürü usulde vergi mükellefi olan davacının gerçek usulde katma değer vergisi mükellefleri için belirlenen birer aylık vergilendirme dönemine tabi olmayıp, katma değer vergisi beyannamesini yıllık olarak gelir vergisi tarh dönemi içerisinde vermesi gerektiğinden, birer aylık vergilendirme dönemi itibariyle beyannamelerinin verilmediğinden bahisle kesilen usulsüzlük cezalarında isabet görülmediği gerekçe • siyle terkini yolundaki izmir 4. Vergi Mahkemesi’nin 11.02.1987 günlü, E: 1986/375, K: 1987/66 sayılı kararının; bırakılan ve başlanılan işin niteliği ve nevinin aynı olması nedeniyle 193 sayılı Kanun’un 50. maddesi hükmü uyarınca yükümlünün götürü usulden faydalanamayacağı, işin çeşidinin aynı olması halinde işin aynı iş olduğu, yükümlünün bıraktığı ve başladığı işlerin aynı iş ve meslek kolu olup süre bakımından mütalaa edilemeyeceği, işin terkedildiği zaman aynı iş özelliği kalmadığım söylemenin kanun koyucunun amacına ters düşeceği, kanun koyucunun süreyi amaçlamış olması halinde bunu kanun metninde ifade etmesinin mümkün olduğu, mahkemenin anladığı şekilde anlaşıldığı takdirde kanun hükmünü uygulama olanağı kalmayacağı öne sürülerek bozulması isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.
|
|