Dairesi
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU E. 1990/29
Karar No
1990/58
Esas No
1990/29
Karar Tarihi
18-10-1990

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

o ARA VERMEYE RASTLAYAN SÜRELER (Dava Açma Süresinin Son Gününün Ara Verme Süresine Rastlaması - Düzeltme Yolu)

o DAVA AÇMA SÜRESİ (Ara Verme Süresine Rastlayan Dava Açma Son Günü - Uzayan Sürenin Dikkate Alınması)

o MUHTASAR VERGİ BEYANININ YASAL SÜRELERİN DIŞINDAN VERİLMESİ

Özet : Ara vermeye rastlaması nedeniyle uzamış dava açma süresi içinde düzeltme yoluna başvurulması üzerine düzeltme istemi kabul edilmeyen aylara ilişkin kaçakçılık cezalarının yasaya aykırılığı ile ilgili dava açma süresinde uzamış süre dikkate alınması gerektiği hakkında.

İstemin Özeti: Muhtasar beyannamelerini, 2772 sayılı Yasanın tanıdığı olanaktan yararlanarak üçer aylık dönemler halinde vermek istemi kabul edilen kooperatif beyannamelerini, Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesinde yazılı Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım ayları dışında vermiş ve bu sebeple adına kaçakçılık cezası kesilmiştir. Kesilen cezalara karşo düzeltme istemi, kısmen kabul edilen Kurum; düzeltme istemi reddedilen cezalar hakkında dava açmış, Vergi Mahkemesi, İdari Yargılama Usulü Kanununun 11 inci maddesine göre yaptığı hesaplamaya göre davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.

Kurumun temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi ise, dava açma süresi içinde düzeltme yoluna başvurulmasının, ceza ihbarnamesinin tebliği tarihine ve 2577 sayilı Yasanın 7 ve 8 inci maddelerine göre 12 Eylül gününe değin uzamış bulunan dava açma süresini değiştirici sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle ve K: 1989-4231 sayılı kararı ile Vergi Mahkemesi kararını bozmuştur.

Ankara 7. Vergi Mahkemesi bozma kararına uymayarak verdiği 6.3.1990 günlü ve K: 1990/159 sayılı Kararı ile İdari Yargılama Usulü Kanununun 11 inci maddesinin ve Vergi Usul Kanununun 123 üncü maddesinin tanıdığı olanağı kullanan davacı tarafından açılan davada sürenin, söz konusu 11 inci maddeye göre hesabı gerektiği, bu yola başvuruya kadar geçen süre de gözönüne alınarak yapılan hesaplamada süre sonunun, çalışmaya ara vermenin bittiği 8.9.1987 tarihi olduğunun saptandığı, bu durumda davacının, aynı Yasanın 8 inci maddesindeki olanağı kullanamayacağı, 10.9.1987 tarihinde açılan davanın bu sebeple süresinde olmadığı gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.

Israr kararını temyiz eden Kurum, ilk temyiz başvurularında da, düzeltme isteminin reddine ilişkin yazının 25.8.1987 tarihinde değil, 18.8.1987 tarihinde tebellüğ edildiğini ileri sürmüş olmalarına karşın, ne Danıştay Dördüncü Dairesi ve ne de Vergi Mahkemesince bu iddiaların değerlendirilmediğini, süre sonunun çalışmaya ara vermeye rastlaması nedeniyle 10.9.1987 tarihinde açılan davanın süresinde olduğunu ileri sürerek Israr Kararının bozulmasını istemiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi: S. K.

Danıştay Savcısı: M. B.

Düşüncesi: Muhtasar beyannamelerin yasal süresinde verilmemesinden kaynaklanan kaçakçılık cezasına yönelik davayı süre aşımı noktasından reddeden vergi mahkemesi kararının Danıştay (4.D)ce bozulması üzerine eski kararında direnen (ısrar eden) vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması yükümlü tarafından istenmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8 inci maddesinde; "Bu kanunda" yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu sürelerin, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağı kuralı getirilmiştir.

Bu kural uyarınca, dava açma süresinin son günü çalışmaya ara verme (adli tatil) zamanına rastlarsa, ilgililer 12 Eylül günü çalışma saati bitimine değin dava açabileceklerdir. Bu esnada ilgilinin işlemi yapan idareye mevcut işlemin kaldırılması, düzeltilmesi ya da değiştirilmesi istemiyle başvurmuş olması, yukarıdaki biçimde düzenlenmiş olan dava açma süresini etkilemeyecektir. Kaldı ki vergi veya ceza ile ilgili düzeltme istemlerinin kabulü halinde de "terkin" işlemi yapılacağından, düzeltme isteminin olumlu sonuçlanması ile bu konudaki davanın olumlu sonuçlanması arasında değişmez ve kaçınılmaz bir paralellik ve ayniyet söz konusu olacaktır. Bu bakımdan, tarhiyata karşı açılan dava ile düzeltme isteminin reddi yolundaki işleme karşı açılan davanın kabulü halinde aynı sonuca ulaşılacaktır.

Olayda, ceza ihbarnamelerinin yükümlüye 24.7.1987 günü tebliğ edildiği tartışmalı değildir. Bu ihbarnameye karşı dava açma süresi ise otuz gün olduğuna göre, dava açma süresinin son günü adli tatile rastlamaktadır. Bu durumda dava açma süresinin 12 Eylül günü çalışma süresi bitimine kadar uzayacağı Kanun gereğidir.

Şu hususu da belirtelim ki, ihbarnamenin tebliğinden itibaren hiç bir merci veya makama başvurulmaksızın beklenilseydi dahi yükümlünün 12 Eylül çalışma saati bitimine kadar dava açma hakkı korunmuş olacaktı. 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesi hükmünü genel bir kural olarak kabul edersek, aynı Kanunun 8/3 üncü maddesi hükmünü bu genel kurala getirilmiş bir istisna olarak değerlendirmek yerinde olur.

Bu nedenlerle, davayı süre aşımı noktasından reddeden vergi mahkemesinin direnme kararında yasalara uygunluk görülmemiştir.

Temyize konu kararın bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek Kıdemli Tetkik Hekimi S.K.'nın yazılı ve sözlü açıklamaları alınıp, dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Ankara 7. Vergi Mahkemesinin, davacı kooperatif tarafından açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki ısrar kararı temyiz edilmektedir.

Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesi uyarınca Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarında verilmesi gereken muhtasar beyannamelerin bu dönemler dışında verilmesinden doğan vergi kaybı nedeniyle kooperatif adına aylar itibariyle kesilen kaçakçılık cezalarını gösteren ceza ihbarnamelerinin, yargı yerlerinin çalışmaya ara verme dönemine rastlayan 24.7.1987 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu tebliğe göre vergi mahkemelerinde dava açma süresinin sonu da çalışmaya ara verme dönemi içinde kalmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun buna ilişkin 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrası, bitimi çalışmaya ara verme dönemine rastlayan sürelerin, 6 Eylül gününden başlayarak yedi gün uzamış sayılmasını öngörmüştür. Dolayısıyla davacının, 12 Eylül 1987 tarihine değin Vergi Mahkemesinde dava açması mümkündür.

Olayda davacı, uzamış dava açma süresi içinde düzeltme yoluna başvurmuş, bu süre içinde aldığı yanıt üzerine, düzeltme istemi kabul edilmeyen aylara ilişkin kaçakçılık cezalarının yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek söz konusu dava açma süresi bitmeden ve 10.9.1987 tarihinde dava açmıştır. Bu durumda, dava açma süresi içinde düzeltme yoluna başvurulduğundan, dava açma süresinin durması ve yanıt alındıktan sonra başvuruya kadar geçen süre de eklenmek suretiyle otuz gün içinde dava açılmasını öngören Yasanın 11 inci maddesinin 3 üncü fıkrası karşısında son günün çalışmaya ara verme döneminden sonraki bir tarih olan 8.9.1987 gününe rastlaması nedeniyle, artık davacının, aynı Yasanın çalışmaya ara vermeden dolayı dava açma süresinin 12 Eylül 1987 tarihine değin uzamış sayılmasını öngören 8 inci maddesindeki olanaktan yararlanamayacağını düşünmek, dava hakkının kullanımını kısıtlayıcı sonuç doğurmaktadır.

Öte yandan davacı, düzeltme başvurusunun bir kısmı bakımından vergi idaresi tarafından haklı bulunmuş ve ihtilaflı ceza dışındaki diğer cezalar düzeltme fişi ile terkin edilmiş, bu suretle yargı yolu gereksiz yere kullanılmamış, çekinme dava konusu yapılan kısımla sınırlı kalmışken, yasa yapıcının dava açma süresinin idarenin cevap verdiği tarihe değin durası, bu tarihten sonra kaldığı yerden işlemeye devam etmesini öngörmekle dava açma süresini uzatıcı amaç taşıyarak koyduğu kuralın, bu amaca aykırı sonuç doğuracak biçimde uygulanmasında da hukuka uygunluk görülmemiştir.

Dava açma süresi 12 Eylül gününe değin uzamış bulunan davacının bu süre içinde düzeltme yoluna başvurması, yanıt alması ve başlangıçta işleyen süre gözönüne alınarak, 2577 sayılı Yasanın 11 inci maddesine göre hesaplanan süre sonunun da uzamış süreden önceki bir tarihe rastlaması halinde 12 Eylül günü dahil, bu güne kadar açtığ davanın, süresinde olduğunun kabulü gerekmektedir.

Bu nedenlerle, davanın esası hakkında inceleme yapılmak üzere Ankara 7. Vergi Mahkemesinin 6.3.1990 günlü ve E: 1990/202, K: 1990/159 sayılı ısrar kararının bozulmasına, 18.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı