Danıştay Dördüncü Daire
Mahkemelerin delil tesbiti kararlarına dayanılarak gider kaydı mümkün değildir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 1. fıkrasında «bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir» denildikten sonra 228. maddesinde; Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutad olmayan müteferrik giderler ile vesika teminine imkan olmayan giderler için gerçek miktarlar üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şartı ile ispat edici kağıt aranmıyacağı ifade edilmiştir.
Davacı tarafından, inceleme elemanınca saptanan hasılat farkından indirilmesi istenen ve herhangi bir belgeye dayanmayan giderlerin hasılattan indirilmesi Vergi Usul Kanunu’nun öngördüğü kayıt düzeni karşısında mümkün değildir. Davacının başvurusu üzerine Adliye Mahkemesince yaptırılan delil tesbitinde işyerinde yapılan bazı tesbit değerlemelerin bu kayda esas tutulduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu tesbit kararında bu masrafların bu yıl içinde yapılıp yapılmadığı esasen belgeye dayanması gereken bu tür inşaatın dönem kayıtlarında yer alıp almadığı hatta sözkonusu harcamaların bu dönemde yapılıp yapılmadığı konusunda herhangi bir tesbit yer almamıştır.
Bu konular tesbit edilmiş olsa bile, mükellefleri karşılıklı olarak kontrol etmek ve vergi gelirini bu yolla denetlemek amacıyla getirilen belge düzeninin aksine mahkemelerden tek yanlı olarak istihsal edilebilecek, kesin nitelik taşımayan delil tesbiti kararlarına dayanılarak sözü edilen giderlerin gerçek gider olarak kabulü mümkün bulunmadığından mahkemece bu giderlerin hasılattan indirilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin kabulü, tarhiyatın onanması gerekirken kaldırılması yerinde görülmediğinden Vergi Mahkemesi karannın bozulmasına esasta oybirliğiyle gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.