|
Dairesi
Mahkemece, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılabilmesi için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan usul ve esaslara uygun olarak karar alınması gerekirken esasen vergi dairesinde mevcut olan bilgilerin ara kararı ile getirtilerek incelenmesi mümkün iken heyetle mahalline gidilerek keş
|
|
Karar No
1990/3569
|
|
Esas No
1989/3460
|
|
Karar Tarihi
25-12-1990
|
|
|
Danıştay Üçüncü Daire
Mahkemece, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılabilmesi için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan usul ve esaslara uygun olarak karar alınması gerekirken esasen vergi dairesinde mevcut olan bilgilerin ara kararı ile getirtilerek incelenmesi mümkün iken heyetle mahalline gidilerek keşif yapılmasında, ayrıca idarî Yargılama Usulü Kanunu’nda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun şahadete ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmadığından keşif yapılmasından sonra davacı tarafından mahkemeye getirilen şahısların ifadeleri alınarak düzenlenen tutanakdaki tesbitlere dayanılarak karar verilmesinde isabet yoktur. Uyuşmazlık konusu olayda, fıstık alımsatımı yapan davacının 1986 AğustosEylülEkim dönemine ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu ............. ve ........... isimli şahıslardan sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura aldığının tesbit edilmesi üzerine adına re’sen salınan gelir (stopaj) vergisiyle kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davada Vergi Mahkemesince, verilen 29.6.1988 günlü ara karan ile Davacı ile ........... ve ............ isimli şahıslardan defter ve belgelerinin, davalı idareden de işlem dosyalarının istenilmesine, bilirkişi incelemesi veya keşif sırasında kullanılmak üzere davacıdan avans istenilmesine karar verildiği, ara kararı gereklerinin yerine getirilmesinden sonra mahkeme Başkanı, üyeler, Zabıt Katibi ve Mübaşirle birlikte topluca Nizip’e gidilerek ve ........... isimli şahıslarla ilgili inceleme ve araştırma yapılmak üzere bu şahısların arandıkları ancak bulunamamaları üzerine bunlarla ilgili olarak vergi dairesi kayıtlarının incelenerek bu hususları içeren 17.2.1989 tarihli mahalli tesbit tutanağı tanzim edildiğ, bilahare de adı geçenlerin Mahkemeye gelmeleri üzerine ifadelerine başvurularak 24.2.1989 tarihli Ek Mahalli Tesbit tutanağıyla yapılan teshillerden ulaşılan sonuca göre tarhiyatın terkini yolunda karar verildiği anlaşılmış bulunmaktadır. 2577 sayılı idarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrasında; Danıştay, Bölge idare Mahkemeleri, idare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinde yazılı yargılama usulünün uygulanacağı ve incelemenin evrak üzerinde yapılacağı, 20. maddesinin 1. fıkrasında da Danıştay ile idare ve Vergi Mahkemelerinin bakmakta oldukları davalar ait her çeşit incelemeler kendiliklerinden yapacakları, Mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri, bu husustaki kararların, ilgililerce süresi içinde yerine getirilmesinin mecburi olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Madde hükümlerinin incelenmesinden anlaşılacağı üzere idarî yargılama usulü hukukunda yazılı yargılama usulü esas olup, idarî yargı yerleri uyuşmazlık konusu olayın hukukî nitelendirilmesini yapmak, olaya uygulanması gereken hukuk kuralım belirlemek ve sonuçta hukukî çözüme ulaşmak yönlerinden tam bir yetkiye sahiptirler, idarî yargılama yerleri buna ek olarak olayın maddi yönünü belirleme noktasından da her türlü inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yapabilecekleri gibi gerektiğinde 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesinin atıf yaptığı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uyarınca keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle de uyuşmazlığı çözebilirler. Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için keşif ve bilirkişi incelemesine gerek görülmesi halinde ise Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan keşif ve bilirkişi tayinindeki usul ve esaslara uygun olarak bu konuda karar alınması, naip üye tayin edilmesi ve neyin keşfinin yapılacağı ve hangi hususların bilirkişiye incelettirileceğinin kararda açıkça belirtilmesi zorunludur. Olayda ise bu hususlara uyulmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan ilgililerin defter ve belgelerinin ara kararı ile getirtilerek incelenmesi gerekirken ve nitekim mahkemece de bu yolda karar alındığı halde heyetçe naylon fatura verdikleri iddia olunan şahıslarla ilgili olarak vergi dairesi kayıtlarında mevcut olan bilgilerin ara kararı ile getirtilerek incelenmesi mümkün iken gerekli inceleme ve araştırma yapılmak üzere mahalline gidilerek vergi dairesi bünyesinde bu şahıslarla ilgili olarak inceleme yapılmasında, ayrıca bu şahısların ifadeleri alınmak üzere arandıkları ve bütün, aramalara rağmen bulunamamaları nedeniyle ifadelerinin alınamadığı yolunda tesbit tutanağı düzenlenmesi suretiyle keşif yapılmasında isabet görülmemiştir. Kaldı ki, keşif tartışmalı bir yerin yargıç tarafından yargıya varabilmek üzere gözlem konusu yapılması olduğuna göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 363. maddesi uyarınca keşif yapılmasına sadece taraflar arasında kimi özellikleri tartışmalı olan yerleri yerinde görmek için başvurulması gereklidir. Nitekim, aynı Kanun’da bunun dışındaki olaylar ve durumlar hakkında yargıç tarafından gözlemde bulunulması, keşif değil hususi hüküm sebepleri olarak 367. maddede ayrıca düzenlenmiş, ancak 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesinde 367. maddedeki bu düzenlemeye atıf yapılmamıştır. Bu durumda dava konusu uyuşmazlığın niteliği itibariyle çözümü için yukarıda açıklandığı şekilde keşif yoluyla bir inceleme ve araştırma yapılmasına da gerek bulunmamaktadır. Öte yandan, yukarıda sözü edilen 2577 sayılı Kanun’un 17. ve 18. maddelerinde duruşma tarafların dinlenileceği hükme bağlanmış, şahit dinlenileceğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir, aynı Kanun’un 31. maddesinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun şahadete ilişkin hükümlerine de yollama yapılmamıştır. Yukarıda açıklandığı üzere idarî Yargılama Usulü Kanunu’nda yazılı yargılama usulü esas alındığına ve esasen idari Yargılama Usulü Kanunu’nun Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun şahadete ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmadığına göre Vergi Mahkemesince mahallinde keşif yapılmasından sonra Davacı tarafından getirilen ve naylon fatura düzenlediği iddia edilen ................ adlı şahısların ifadeleri alınarak düzenlenen tutanaktaki tesbitlere dayanılarak ulaşılan sonuca göre tarhiyatın kaldırılması yolunda karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi karannın bozulmasına oybirliği ile karar verildi.
|
|