Danıştay Dördüncü Daire
Bankaların, gayri menkul ipoteği karşılığı verilen ve takipte bulunan kredi alacakları için ayrılan karşılıklar, kurumlar vergisi matrahından indirilebilir. Uyuşmazlık, gayri menkul ipoteği karşılığı verilen ve takipte bulunan kredi alacakları için ayrılan karşılıkların kurumlar vergisi matrahından indirilip indirilemiyeceğine ilişkindir. 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 32. maddesinin 3. fıkrasında 'Bakanlar Kurulu 1. fıkra dışında bankalarca verilen kredilerin durum ve özelliklerin! gözönünde bulundurarak doğabilecek muhtemel zararlar için karşılık ayrılmasına ve bunlara ilişkin usul ve esasları tespite yetkilidir. Bankaların, Bakanlar Kurulu kararı uyarınca ayırmak zorunda kaldıkları karşılıkların, teminatsız kalan kredilere tekabül eden kısımları, ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir' hükmü yer almaktadır. 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 32. maddesi hükmüne dayanılarak çıkarılan 04.05.1988 gün ve 88/12987 sayılı Bakanlar Kurutu kararı ile yürürlüğe konulan 'bankalarca tesisi gereken karşılıklar hakkında kararın' kurumlar vergisi yönünden gider sayılma başlıklı 4. maddesinde ise 'bu karar uyarınca ayrılacak karşılıkların tamamı bankalarca gider yazılır. Bu kararın uygulanmasında nakit, hamiline yazılı mevduat sertifikası, devlet iç borçlanma senedi, gelir ortaklığı senedi, borsaya kote edilmiş hisse senedi ve tahvil rehni şeklindeki teminatlı alacaklar dışında kalan alacaklar için gider yazılan meblağlar, kurumlar vergisi yönünden gider sayılır' hükmü yer almıştır. Bakanlar Kurulu Kararın'da hangi alacakların teminatlı alacaklar olduğu birer birer sayılmış ancak gayri menkul ipoteğine bağlanmış olan alacaklar arasında yer verilmemiştir. Anılan yasa ve kararname hükümlerinin birlikte irdelenmesinden teminatlı oldukları kabul edilen alacakların tespitinde risk faktörünün ön planda tutulduğu, ipoteğin paraya çevrilmesinde karşılaşılması olası zorluklar gözönünde tutularak gayrı menkul ipoteğine bağlanmış olan alacakların teminatlı olacaklar olarak kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Sözü edilen Bakanlar Kurulu kararı ile amaçlanan hususun bankacılık faaliyetinin günün ekonomik gerçekleri ve bankacılık sektörünün içinde bulunduğu ortam nedeniyle daha güvenli ve hızlı biçimde sürdürülmesini sağlamak olduğu sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle yükümlü banka tarafından ihtirazı kayıtla verilen beyanname üzerinden salınan kurumlar vergisinin kaldırılması gerekirken, Vergi Mahkemesince onanması yerinde görülmediğinden, yükümlü banka temyiz isteminin kabulüne. Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.