Danıştay Dokuzuncu Daire
Re'sen, ikmalen veya idarece tarh olup da, dava açmamak suretiyle tahakkuku kesinleşen kamu alacakları için bir aylık ödeme süresi geçirilmeden, ödeme emri düzenlenemez. İstem, 1988 Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına ait işgaliye harcının tahsilim sağlamak amacıyla düzenlenip yükümlüye tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin bulunmaktadır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "tahakkuk" başlığım taşıyan 22. maddesinde tahakkuk, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesi olarak tanımlanmış, aynı kanunun "verginin idarece tarhım" düzenleyen mükerrer 30. maddesinin 5. fıkrasının ilk cümlesinde de, verginin tahakkuku için vergi mahkemesinde dava açma süresinin geçmesi gerektiği hükme bağlanmak suretiyle verginin ne zaman tahakkuk edeceği açıklanmıştır. Buradan anlaşılacağı üzere; verginin tahakkuku bir safha olup, bu safha re'sen ikmalen veya idarece tarh olunan vergilerin tarh ve tebliğ edilmesiyle başlayıp, dava açma süresinin bitiminde sona erecektir. Diğer bir anlatımla, yükümlü bu şekilde tarh edilen vergilere karşı vergi mahkemesine başvurabileceğinden, bu vergiler ancak otuz günlük dava açma süresinin geçirilmesinden sonra ödenmesi gereken safhaya gelecektir. Kaldı ki; Vergi Usul Kanunu'nun vergi cezalarının ödeme zamanım düzenleyen 368. maddesinde; vergi cezalarının, cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten başlayarak bir ay içinde ödeneceği hüküm altına alınmış ve bu madde hükmüne açıklık getiren 213 sayılı Kanunla ilgili 143 no'lu Genel Tebliğde de verginin tahakkuku ile cezaların tahakkuk zamanı arasında paralellik sağlandığı da belirtilmiştir. Diğer yandan, 213 sayılı Kanun'un ödeme zamanım düzenleyen 111. maddesinde, verginin Kanunlarında gösterilen süreler içinde ödeneceği, ödeme süresinin son gününün verginin vadesi tarihi olduğu belirlenmiştir. Bu maddeye göre; ihtilaf konusu yapılmayan verginin vade tarihi, tahakkuk tarihinden itibaren bir aylık ödeme süresinin son günü olacaktır. Yukarıda bahsi geçen hükümlere göre, re'sen, ikmalen veya idarece tarh olunan vergiler, dava konusu yapılmadıkları takdirde dava açma süresinin sanunda tahakkuk edeceğinden ve bu tarihten itibaren de bir aylık ödeme süresi söz konusu olacağından, dava açılmamak suretiyle tahakkuk eden bu vergiler, ihbarnamenin tebliğ otarihinden başlayarak ancak altmış günün sonunda ödeme emri ile istenebilecek hale gelecektir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 55. maddesinin 1. fıkrasında, ödeme emrinin, ancak usulüne uygun olarak tahakkuk edip kesinleşen ve süresinde ödenmeyen kamu alacağının 7 gün içinde ödenmesi veya mal bildiriminde bulunulması için tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır. Olayda, uyuşmazlık konusu ihbarnamenin 24.10.1988 tarihinde davacı kurum yetkilisine tebliğ edildiği, otuz günlük dava açma süresi içinde yetkili ve görevli Vergi Mahkemesinde dava açılmadığı ve idarece ihtilaflı alacağın tahsilini sağlamak amacıyla da 5.12.1988 tarihinde ödeme emri düzenlenip tebliğ edildiği görülmüştür. Bu durumda ihbarname ile istenen işgaliye harcı, dava açmamak suretiyle 24.11.1988 tarihinde tahakkuk ettiğinden ve yukarıda açıklanan yasa hükümleri uyarınca ancak bir aylık ödeme süresi geçirildikten sonra ödeme emri düzenlenebileceğinden, idarece bu süre göz önüne alınmaksızın ödeme süresi içerisinde düzenlenen ödeme emrinde yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle yerinde bulunan Vergi Mahkemelsi kararma karşı yapılan temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına oybirliği ile karar verildi.