Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu
Mükellefler emsal kira bedelinin altında kira geliri elde ettiklerini açıklama ve kanıtlama imkanına sahiptirler. Bu konuda kanıt yükü mükellefe düşmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 2361 sayılı Kanun’un 50. maddesiyle değişik 73. maddesinde, kiraya verilen mal ve hakların kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı, bedelsiz olarak başkalarının intifama bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin bu mal ve hakların emsal kirası sayılması, bina ve arazi için yetkili özel mercilerce takdir veya tespit edilmiş kira mevcut olmadığı takdirde, Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenen vergi değerinin yüzde yedisinin emsal kira bedeli olduğu kuralı getirilmiştir. Gayrimenkul sermaye iradım ilke olarak elde etme esasına bağlamış bulunan Kanun, 73. maddesiyle getirilen emsal kira bedeli esasinin hangi hallerde uygulanmayacağım da aynı maddenin devamında üç bent ile belirlemiştir. Emsal kira bedeli esası, elde edilmesi beklenen kiranın, vergi değeri yoluyla hesaplanarak önceden belli edilmesi gibi bir varsayıma dayanmaktadır. Gelirin, gerçek ve safi tutarıyla vergilendirilmesi ilkesini esas alan sistemimizin, ticari ve tarımsal kazançlar için de benzeri ölçüler getirdiği bilinmektedir. Ortalama kar haddi, asgari gayrisafi hasılat asgari zirai kazanç esasları da belli nitelik ve kapasitelere sahip işletmeden beklenen gayrisafi kazançların önceden belli edilmesinden ibarettir. Anılan varsayımlar karşısında ticari ve sosyal yaşamın gerçeklerinin dışlanamayacağının bilincinde olan yasa yapıcı, vergi denetim aracı olarak kullanılan sözkonusu esasları mutlak saymamış ve yükümlülerin ölçülere ulaşılamayış nedenlerim açıklama ve kanıtlama olanakları bulunduğunu da kabul etmiştir. Her ne kadar emsal kira bedeli esasım öngören 73. maddede vergi değerinin yüzde yedisinin altında beyanda bulunan yükümlülerin buna ilişkin haklı nedenler getirebilecekleri belirtilmemişse de, madde devamında emsal kira bedelinin uygulanmayacağı hallerin belirtilmesi, gayrimenkul sermaye iradinin elde etme koşuluna bağlanması ve bu müessesnin yapışı gereği yukarıda belirtilen yasal ölçülerden olması gibi nedenlerle, emsal kira bedeli esası ile mutlak bir kural getirilmiş olduğu düşünülemez. Bu nitelikleriyle vergi idaresinin elinde bir denetim aracı olarak bulunan emsal kira bedeli esası, bu esasa göre beyanı gerekenden daha düşük beyanda bulunan yükümlülerin beyan ettikleri gelirin gerçek ve doğru olduğu yolundaki kanıtlarına da açıktır. Bu nedenle, tüm yasal ölçülerin uygulandığı hallerde olduğu gibi vergi değerinin yüzde yedisinin altında beyanda bulunan yükümlü, beyanının gerçeğe uygun olduğunu kanıtlama yükü altındadır. Vergi Mahkemesi’nde açtığı davaya ait dilekçesinde kira sözleşmelerini de eklediğim’ belirtmesine karşın dosyaya sunmadığı anlaşılan yükümlünün, beyanından daha yüksek kira geliri elde ettiğinin vergi idaresi tarafından tespiti gerektiğinden bahisle verilen ısrar kararı, yukarıda açıklanan nedenlerle yasaya uygun bulunmamıştır. Bu nedenlerle, beyanın gerçek ve doğru olduğunun kanıtlanması için yükümlüden istenecek belgelerin incelenip değerlendirilmesinden sonra yeni bir karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi ısrar kararının bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi.