Danıştay Üçüncü Daire
Hayat standardı ölçüleri her eş için ayrı uygulanması gerekir. 1986 takvim yılı için aile reisi sıfatıyla verdiği gelir vergisi beyannamesinde, hem kendisine hem de eşine hayat standardı temel göstergesinin uygulanması suretiyle belirlenen matrah tutarına göre noksan beyanda bulunduğundan bahisle davacı adına ikmalen salınan gelir vergisi ile kesilen kusur cezasına karşı açılan davayı, 193 sayılı Kanun'un mükerrer 116. maddesinde, hayat standardı ölçülerinin ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin her birine ayrı ayrı uygulanacağının öngörüldüğü, bu hükme göre, kazançların aile reisi olarak bir beyannamede toplanmış olması halinde de, sözkonusu ölçülerin sadece aile reisine değil, kazanç sahiplerinin her birine ayrı ayrı uygulanabileceği, hal böyle olunca, avukatlık işinden dolayı aile reisi olarak gelir vergisi beyannamesi veren mükelleflik işinden dolayı aile reisi olarak gelir vergisi beyannamesi veren mükellefin ayrıca esinin aynı faaliyetinden elde ettiği kazancına da ayrıca hayat standardı esasinin uygulanacağı açık olduğundan yapılan tarhiyatta isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının; yapılan tarhiyatın kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek bozulması istemidir. Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararının vergi aslına ilişkin kısmı aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bu kısminin bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile mezkur kararın vergi aslı ile ilgili hüküm fıkrasının onanmasına; Temyize konu Vergi Mahkemesi kararının vergi cezası ile ilgili hüküm fıkrasına gelince; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun vergi cezalarım düzenleyen hükümlerinde, salınacak bir vergiye bağlı olarak kesilebilecek cezalar kaçakçılık, ağır kusur ve kusur olarak ayrı ayrı tanımlandığı ve her üç ceza için vergi ziyanının ölçü olarak kabul edildiği, vergi ziyanının ne olduğu ise aynı Kanun'un 341. maddesinde yükümlü veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini ifade ettiği belirtildiği dikkate alındığında hayat standardı esasına göre, bulunan matrah farkı 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun Mükerrer 116. maddesinde öngörülen temel göstergeler uygulanmak suretiyle tespit edildiğinden Vergi Usul Kanunu'nun 344 ve mükerrer 347. maddelerindeki kaçakçılık ve ağır kusur tanımları dışında bırakıldığı gibi vergi ziyaını tanımlayan 341. maddesi kapsamı dışında da kaldığından bu gibi durumlarda yükümlüler adına kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezalarından herhangi birinin kesilmesi mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kısmen kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.