Dairesi
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde yer alan, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya sorumlu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler
Karar No
1989/5
Esas No
1988/234
Karar Tarihi
07-12-1989

Danıştay içtihatları Birleştirme Kurulu

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde yer alan, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya sorumlu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin ve vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamıyan vergi alacaklarının kanuni ödevleri yerine getirmiyenlerin varlıklarından alınacağı yolundaki hüküm karşısında vergi borcunun zamanında ödenmemiş olmasının, kanuni temsilcinin kasıt ve ihmalini göstermeye yeterli olup olmadığı konusunda içtihadın birleştirilmesine yer olmadığı h. İçtihatların birleştirilmesinden beklenen amaç, Dava Dairelerinin, idari ve Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar arasında süregelen aykırılıkların giderilmesi suretiyle kararlarda istikrarın sağlanmasıdır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinin ikinci fıkrası 3505 sayılı Kanunun 1.1.1989 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren 2. maddesi ile değiştirilerek 'kasıt ve ihmal' unsuru fıkra metninden çıkartılmıştır. Mevcut yeni düzenleme karşısında, bundan böyle kanuni temsilcilerle vergi daireleri arasında isteme ilişkin konuda bu tür anlaşmazlıkların doğması beklenemiyeceğinden, içtihatların birleştirilmesini zorunlu kılan lüzum unsuru gerçekleşmemiş olmaktadır. Öte yandan Üçüncü Dairenin kararlarında, kanuni temsilcinin verginin ödenmemesi hususunda kastı ya da ihmali bulunduğunun vergi dairesince tesbitine gerek görülmemiş ve buna karşılık Dördüncü Dairenin kararlarında kasıt ve ihmalin vergi dairesinde kanıtlanması gerektiği görüşüne yer verilmiş ise de bu hususta kesin bir kural vaz'edilmesi, mahkemelerin ve Danıştay'ın, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesi hükmü çerçevesinde kendiliklerinden yapacakları araştırma ile maddi olayı tesbit ederek her olayın özelliğine göre ve delilleri tahlil ve takdir suretiyle hüküm kurmalarım kısıtlayacağından, içtihatların birleştirilmesini gerektiren lüzum unsuru bu bakımdan da mevcut bulunmamaktadır. Belirtilen bu nedenlerle içtihadın birleştirilmesine yer olmadığına oyçokluğuyla karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı