Danıştay Dördüncü Daire

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun birinci maddesinde de, kooperatif kazançlarının da kurumlar vergisine tabi olduğu açıklanmıştır. Türk Ticaret Kanunu ve Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre ise, Kooperatifler; bir ticaret unvanı seçmeye ve kullanmaya, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmeye yetkili olup, defter tutmaya, iflas ve tasfiyeye tabi bulunmaktadırlar. Ancak, kanun koyucu; kooperatiflerin kuruluş amaçlarım gözönünde tutarak Kurumlar Vergisi Kanunu'nun yukarıda belirttiğimiz 1. maddesinde düzenlediği ana kuraldan, aynı Kanun'un 7/16. maddesine koyduğu şartlarla ayrılmış ve bahis konuşu 7/16. maddesinde 'esas mukavelelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, ihtiyat akçelerinin dağıtılmaması ve münhasıran ortaklar ile iş görülmesine dair hükümlerin bulunması şartı ile kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduklarım, (esas mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatiflerin muafiyetten faydalanamayacağım)' hükme bağlamıştır. Davacı kooperatifin esas mukavelesinde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun anılan 71 16. maddesinde öngörülen şartları içeren hükümler bulunmadığı hususu tartışmasızdır. Bu şartları haiz olmayan ve ortaklar dışı işlemde bulunarak gelir elde eden kooperatifin ise kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanması mümkün değildir. Yükümlü kooperatifin bu şartları esas mukavelesine koymak için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan izin almaşı, ancak tasfiye nedeniyle işbu mukavele değişikliğin! genel kuruldan geçirememiş olması bahis konuşu şartları kazandığı anlamına gelmez. Bu bakımdan kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün olmayan kooperatifin, ihtirazi kayıtla beyanı, üzerine salınan verginin terkininde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; Vergi Dairesi temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, davanın reddine oybirliğiyle karar verildi.