Danıştay Üçüncü Daire
Bir alacağın şüpheli sayılabilmesi için, bu alacağa ait senedin ilk cirantası hakkında icra takibinde bulunulması yeterli olup, ayrıca asıl borçlu hakkında icra takibi yapılması da gerekli değildir. Davacı şirket adına, 1984 takvim yılı için ikmalen salınan kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasını, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun değişik 323. maddesi hükmüne göre, ticari ve zirai işle ilgili olup faaliyetin normal icapları dahilinde doğan bir alacağın dava ve icra safhasına intikal etmesi halinde şüpheli alacak niteliğin! kazanacağı, kambiyo senetlerinde borçluların, senedi keşide eden asıl borçlu ile eğer senet ciro edilmişse bütün cirantalar olduğu, senet hamilinin bu borçlulardan herhangi biri, bir kaçı ya da tümü hakkında takipte bulunabileceği, bunun tek istisnasının rehin cirosu ile ciro edilmesi hali olduğu, durum böyle olunca kambiyo senedine bağlı alacaklarda, alacakla ilgili kambiyo senedinin, senet borçlularından herhangi birisi hakkında ve bu arada senedi keşide eden asıl senet borçlusu hakkında takip yapmak üzere icraya verilmesinin, o alacağın şüpheli hale gelmiş sayılmasında yeterli olacağı, kaldı ki madde hükmünde alacağın şüpheli alacak sayılması için alacağı dava veya icra safhasına intikal etmesinin yeterli görüldüğü, bunun dışında dava veya icranın asıl borçlu hakkında elmasım öngören birhükmün yer almadığı uyuşmazlık konusu olayda, davacı bankanın ......Koli. Şti'ne muhtelif tarihlerde verdiği kredi karşılığı bu kollektif şirketin bankaya asıl borçlusu ....A.Ş. ve alacaklısı ......olan toplam 9 adet senedi temlik cirosu yoluyla ciro ettiğinin ve sözü edilen senetlerin ödenmesi için borçlusu ..... A.Ş. ni ibraz edildiği halde vadelerinde ödenmediğinin, bunun üzerine bankanın son ciranta olan ve aynı zamanda kredi borçlusu bulunan .... Koli. Şti'ne senetlerin ödenmesi için ihtarname çektiğinin, diğer taraflar senet borçlusu ...... A.Ş. ile alacaklı ve ilk ciranta A.U. hakkında icra takibine başladığının dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, görüldüğü gibi banka senet borçlusu ve ilk cirantası hakkında icra takibinde bulunmakla senede bağlı alacak icra safhasına intikal etmiş olduğundan 1984 yılında şüpheli hale gelmiş bulunduğu,sözü edilen alacağın şüpheli hale gelmesi için ayrıca son ciranta olan ve kredi borçlusu durumunda bulunan kollektif şirket hakkında takibat yapılmasına gerek olmadığı; öte yandan, kredi borçlusu şirketin diğer alacaklıları tarafından 1984 yılında açılan dava sonunda 14.02.1985 gününde iflasına karar verildiğinden, bu şirket hakkında yapılacak takibin de sonuçsuz kalacağının açık olduğu, bu durumda davacı bankanın anılan şirkete açtığı kredi karşılığında temlik cirosu yoluyla verilen ve vadesinde ödenmemesi nedeniyle icraya intikal ettirilen alacak için şüpheli alacak karşılığı ayırarak söz konusu alacağı zarara kaydetmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle terkin eden Vergi Mahkemesi kararının; kredi borçlusu şirket hakkında icra takibinde bulunma 'yan bankanın şüpheli alacak karşılığı, ayıramayacağı ileri sürülerek bozulması isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.