Danıştay Üçüncü Daire
Ticari faaliyete başladığım bildirmesine karşın, faaliyetim terk ettiğini bildirmeyen mükellefin işe devam etmekte olduğu kabul edileceğinden, hayat standardı esasına göre tarhiyat yapılabilecektir (*). 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 116. maddesinin birinci fıkrasında, gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin beyan ettikleri gelir (zarar beyan edilmesi hali dahil) 800.000 liraya (zirai kazanç sahipleri ile ikinci sınıf tacirler için 450.000 liraya) aşağıda belirtilen hayat standardı göstergelerine göre belirlenen ilavelerin yapılmasından sonra bulunacak tutardan düşük olduğu takdirde bu şekilde tespit olunan tutardan aynı Kanun'un 31. maddesindeki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktarın vergi tarhına esas alınacağı, 3239 sayılı Kanun'la eklenen ikinci fıkrasında da, şu kadar ki ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin bu faaliyetleri dolayısıyla hayat standardı esasına göre vergi tarhına esas alınacak gelirinin yukarıda yazılı tutarlardan aşağı olamayacağı şeklinde hükme bağlanmış bulunmaktadır. Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 160. maddesinde, 153. maddede yazılı mükelleflerden işi bırakanların keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları açıklanmış olup, madde hükmüne göre mükelleflerin yapmakta oldukları ticari faaliyetlerinin sona erdiği hususunu Vergi Dairesi'ne bildirmemeleri hali, sözkonusu faaliyetin devam etmekte olduğuna karine teşkil edeceğinden ve olayda da mükellef tarafından faaliyetin sona erdiği hususu Vergi Dairesi'ne bildirilmedikçe ticari faaliyetin devam ettiğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır. Zira, faaliyetim' sona erdirdiğin! bildirmeyen mükelleflerin faaliyetlerinin devam ettiğinin kabulü normal ve mutad olup, Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün de mükellefin ticari faaliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda tespit ve araştırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu durumda, Vergi Mahkemesi'nce, Davacının 1986 yılında ticari gelir vergisi mükellefi olmasına rağmen bu dönemde ticari faaliyetinin bulunmadığı, boş beyanname verdiği, idarece ilgili yılda ticari faaliyeti olup olmadığı yolunda bir tespitin yapılmadığı gerekçesiyle hayat standardı esasına göre yapılan tarhiyatın terkininde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davanın reddine oybirliğiyle karar verildi. (*) Danıştay Üçüncü Daire'nin E. No: 1989/449, K. No: 1989/1531 ve 25.05.1989 tarihli karan da aynı yöndedir.