|
Dairesi
işletmeden çekilen dairelerin Vergi Usul Kanunu’nun 267/2. maddesindeki sıraya göre emsal bedeli ile değerlenmesi gerekir.
|
|
Karar No
1989/2618
|
|
Esas No
1988/2262
|
|
Karar Tarihi
22-11-1989
|
|
|
Danıştay Üçüncü Daire
işletmeden çekilen dairelerin Vergi Usul Kanunu’nun 267/2. maddesindeki sıraya göre emsal bedeli ile değerlenmesi gerekir. Üçüncü kişilere satışı yapılan 1,4, 10 nolu dairelerle ortaklardan birinin kardeşine satılan 7, 8, 9 nolu dairelerden, alıcı ile davacıların beyanına dayanılarak saptanan matrah farkında isabetsizlik görülmemiştir. Ortakların üzerlerine olduğu işletmeden çekilen 5, 6, 11, 12 nolu dairelerden saptanan matrah farkına gelince; işletmeden çeklen dairelerin 193 sayılı Kanun’un 41/1. maddesi uyarınca emsal bedeli ile değerlenmesi gerekmektedir. Emsal bedeli 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinde, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmış, ancak emsal bedelinin sıra ile üç şekilde tayin olunacağı hükme bağlanmıştır. Birinci sıradaki ortalama fiyat esasına göre değerleme yapılabilmesi için aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran % 25’den az olmaması koşulunun gerçekleşmesi gerekmektedir. Olayda bu koşul gerçekleşmediğinden ortalama fiyat esasinin uygulanması olanaksızdır. ikinci sıradaki maliyet bedeli esasında ise, emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellefin bu maliyet bedeline toptan satışlar için % 5, perakende satışlar için % 10 ilave etmek suretiyle emsal bedelim’ bizzat belli edeceği öngörülmüştür. işletmeden çekilen dairelerin, inceleme sırasında, mükelleflerin emsal bedeli olarak kabul ettiği değerlerin değil, maliyet bedeli esasına göre tayin olunan emsal bedellerinin hasılat olarak alınması gerekir. işletmeden çekilen dairelerin, adi ortaklık tarafından maliyet bedelleri çıkarılarak maliyet bedelleri ile değerlendiği, inceleme elemanınca kabul edildiğine ve başkaca maliyet bedeli saptanmadığına göre bu dairelerin kayıtlarına geçen maliyet bedellerinin esas alınması, bu maliyet bedellerine % 10 kar ilave edilmesi icap etmektedir. Adi ortaklık, ortakların aldığı daireleri maliyet bedelleri ile, değerlemekle beraber maliyet bedellerine % 10 eklemediğinden, eklenecek olan % 10’un ilavesi durumunda bu kalemden ortaya çıkan 508.300 lira matrah farkının dönem kazancına eklenmesi ve bu suretle toplam 6.672.300 lira matrah farkı üzerinden kaçakçılık cezalı tarhiyat yapılması gerektiğinden, Vergi Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararında yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davanın 6.672.300 TL. matrah farkına isabet eden vergi ve kaçakçılık cezasına ilişkin kısminin reddine, bu miktarı aşan vergi ve cezanın iptaline oyçokluğuyla karar verildi.
|
|