Dairesi
İl düzeyinde oluşturulan komisyon nezdinde düzenlenen ve hiçbir baskı ve tehdit altında olmaksızın imzalanan tutanak, hukuken itibar edilebilecek maddi delil hükmünde olduğundan, inceleme elemanınca bu tesbitlere dayanılarak saptanan matrah üzerinden salınan vergide isabetsizlik yoktur.
Karar No
1989/2501
Esas No
1989/1089
Karar Tarihi
08-11-1989

Danıştay Üçüncü Daire

İl düzeyinde oluşturulan komisyon nezdinde düzenlenen ve hiçbir baskı ve tehdit altında olmaksızın imzalanan tutanak, hukuken itibar edilebilecek maddi delil hükmünde olduğundan, inceleme elemanınca bu tesbitlere dayanılarak saptanan matrah üzerinden salınan vergide isabetsizlik yoktur. V.U.K. nün 3/B maddesi hükmünün incelenmesinden, vergilendirmede, sadece yemin ve vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık olmıyan şahit ifadesinin delil olarak kullanılamıyacağı, bu iki sınırlama dışında hukuken itibar edilebilecek her türlü delilin ispatlama vasıtası olarak kullanılabileceğinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Vergiyi doğuran olaya ilişkin saptamaların veya ispatlama vasıtası olabilecek her türlü tesbitlerin mükellefleri bağlayıcı şekilde veya hukuken itibar edilebilecek nitelikte düzenlenmiş olmaları gerekmektedir. Bu bakımdan davacının kendi anlatımına göre il düzeyinde oluşturulan komisyon nezdinde düzenlenen ve hiçbir baskı ve tehdit altında olmaksızın imzaladığı tutanak hukuken itibar edilebilecek maddi delil hükmünde olduğundan, inceleme elemanınca bu tesbitlere itibar edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Sözü edilen tutanaktan; üç traktörü olduğu ve büyük miktarda arazi ekerek zirai faaliyette bulunduğu anlaşılan davacının, nakliyecilik faaliyetinden elde ettiği ticari kazancından dolayı gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olması sebebiyle küçük çiftçi muafiyetinden yararlanması söz konusu olamıyacağından, üretilen 100 ton pamuktan asgari zirai kazanç ölçülerine göre sağlandığı hesaplanan zirai kazançtan %70 götürü gider düşüldükten sonra inceleme elemanınca saptanan safi 180.000,TL matrah üzerinden salınan gelir vergisinde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 347/3. maddesinde: beyanname verme süresi ve ek süre geçtiği halde götürü gider usulüne tabi çiftçilerin zirai faaliyetlerinin vergi dairesinin ittılaı dışında bırakılması hali ağır kusur cezası kesilmesini gerektiren bir davranış olarak kabul edildiğinden olaya kaçakçılık değil ağır kusur cezası uygulanması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne Vergi Mahkemesi kararının temyize konu olan zirai gelire ilişkin kısminin bozulmasına, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davanın vergi aslı ile ağır kusur cezasına ilişkin kısminin reddine kaçakçılık cezası kesilmesine ilişkin işlemin, ağır kusur cezasını aşan bölümünün iptaline, oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı