Danıştay Üçüncü Daire
VUK'nun 342. maddesinde öngörülen ek 15 günlük süre veraset ve intikal vergisiyle ilgili olması sebebiyle, diğer vergilerde uygulanamaz. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 341. maddesinde, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerin! zamanında yerine getirmemesi veya eksik getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirmesi hali vergi ziyaı olarak tanımlanmış bulunmaktadır. Olayda, 1985 takvim yılma ait gelir vergisi beyannamesin! 1986 yılının Mart ayı içerisinde vermesi gereken davacının 7.3.1986 tarihinde tutuklanıp 5.6.1986 tarihinde tahliye olması nedeniyle, Vergi Usul Kanunu'nun 13. ve 15. maddelerinde aç ıklanan mücbir sebep hükümlerine göre beyanname verme süresi 29.6.1986 tarihine kadar uzamış iken, davacının bu süre de geçirilmek suretiyle 11.7.1986 tarihinde beyannamesini vermesi nedeniyle vergi ziyaına sebep olduğu açık bulunmamaktadır. Her ne kadar Vergi Mahkemesi'nce davacının 28.6.1986 tarihinden sonra Ek 15 günlük süre içinde beyannamesini verdiğinden bahisle 213 sayılı Kanun'un 342. maddesine göre vergi ziyaının bulunmadığı gerekçesiyle kesilen kaçakçılık cezasının terkinine karar verilmiş ise de, bu maddede öngörülen ek 15 günlük sürenin sadece veraset ve intikal vergisine hasredilmek suretiyle 17.4.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3181 sayılı Kanunla değiştirilmiş bulunması karşısında, temyize konu Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir. Ancak, Vergi Usul Kanunu'nun 348. maddesinde, kaçakçılık ve ağır kusur sayılan haller dışında herhangi bir suretle vergi kaybına yol açılması hali, kusur cezası kesilmesini gerektiren neden olarak tanımlanmış olup, ilgili yıla ait beyannamenin süresinde olmamakla beraber yükümlü tarafından kendiliğinden verildiği ve tarhiyatın beyan edilen matrah üzerinde yapıldığı ve mükellefin vergi kaçırma kastinin bulunmadığı anlaşıldığından vergi kaybına yol açan eylemi için kusur cezası kesilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile .Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davanın kusur cezasına ilişkin kısminin reddine, bu miktarı aşan cezanın ise iptaline oybirliğiyle karar verildi.