Danıştay Üçüncü Daire
Mükellefin tamamen kendi anlatımına göre düzenlenen ve imzalanan tutanağın doğruluğunun kabulü gerekir. Davacının 28.4.1986 tarihli başvurusu üzerine 16.6.1986 tarihinde yapılan yoklama ile kendi beyan ve ifadesine dayanılarak; taahhüdü altında bulunan ............. tuğla fabrikası tamirat işinde 19.3.1986 31.3.1986 tarihleri arasında dokuz işçiyi aylık 120.000,TL. brüt ücretle: Nisan ayında ise dokuz işçinin brüt aylığı 120.000,TL. üzerinden Mayıs ayında yedi işçinin aylığı 120.000.TL. ücretle çalıştırıldığı; ayrıca mükellefin taahhüdü altında bulunan Kuran Kursu binası işinde 28.4.1986 tarihinden itibaren aylığı 120.000,TL. dan üç işçi çalıştırmış olduğu davacının da imzaladığı yoklama tutanağı ile saptandığı anlaşılmaktadır. Davacı her ne kadar Nisan ayında Tuğla Fabrikasında 9 işçiyi 13 gün, Kur'an Kursu binası inşaatında 3 işçiyi 3 gün çalıştırmış olarak beyanda bulunmuş ise de; ilgili dönemden sonra 16.6.1986 tarihinde yapılan yoklama ile, tamamen davacının kendi anlatımına göre; açık olarak Mart ayında 9 işçiyi 13 gün, Nisan ayında tam olarak, Mayıs ayında ise 7 işçiyi tam olarak beherinin brüt aylığı 120.000,TL.dan çalıştırıldığı Kuran Kursu binası inşaasında ise 3 işçinin 28.4.1986 tarihinden itibaren aylığı 120.000,TL.dan çalıştırıldığı saptanmıştır. Davacı yoklama sırasında, Mart ayında 9 işçinin çalışmaya başladığı tarihten itibaren 13 gün çalıştırıldığım açık olarak beyan etmesine karşılık, Nisan ve Mayıs aylarında aylık olarak çalıştırıldıklarım kabul etmiş, bir aydan noksan veya gün olarak çalıştırıldığı yolunda bir ifadeye yer vermemiştir. Bu bakımdan davacının tamamen kendi anlatımına göre düzenlenen ve imzalanan tutanağın doğruluğunun kabul edilmesi gerekir. Öte yandan, dosyada bulunan bordrolardan, Tuğla Fabrikası inşaatında çalıştırılan 9 işçiden uçunun 28.4.1986 tarihinden itibaren üç gün Kuran Kursu binası inşaasında çalıştırıldığı anlaşılmaktadır. Kuran Kursu inşaatında 28.4.1986 tarihinden itibaren Nisan ayında üç gün çalıştırılan 3 işçi için, Tuğla Fabrikası onarım işi nedeniyle ayrıca ücret ödenmesi söz konuşu olmıyacağından, Nisan ayında tam olarak aylığı 120.000,TL.dan 9 işçinin çalıştırıldığı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda dönem stopaj matrahının 1.080.000,TL. olması ve davacının beyan ettiği 454.000,TL. matrahın tenzilinden sonra 626.000,TL. matrah farkı üzerinden tarhiyat yapılması gerekir. Diğer taraftan olaya; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 347. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ağır kusur cezası uygulanması gerekmektedir. Şu hale göre; Vergi Mahkemesince yeterli tesbit yapılmadığı gerekçesiyle cezalı tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmesinde yasal isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davanın 626.000,TL. matrah farkına isabet eden gelir (stopaj) vergisi ile ağır kusur cezasına ilişkin kısminin reddine, bu miktarı aşan vergi ve kaçakçılık cezasının iptaline, oybirliğiyle karar verildi.