Danıştay Yedinci Daire
Mahsup suretiyle de olsa vadesinde ödenmiş olan vergi borcu için gecikme faizi istenemez. 1985 yılına ait Katma Değer Vergisin; vadesinde ödemediği nedeniyle yükümlü şirket adına 213 sayılı Kanun'un 112. maddesi uyarınca tahakkuk ettirilen gecikme faizine karşı açılan davayı; Devlet Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 77. maddesinin Katma Değer Vergisi Kanunu'na göre yapılacak iadeler bölümünün 2. fıkrasında, 1.2.1985 tarihinden geçerli olmak üzere yapılan değişiklikle ihracat istisnası nedeniyle ihracatçılara iade edilmesi gereken Katma Değer Vergisinin ihracatçılar ile ihraç edilen mal ve hizmeti üretenlerin vergi borçlarına mahsup imkanı sağlandığı, söz konusu yönetmeliğin aynı bölümünde 1.7.1985 tarihinden geçerli olmak üzere yapılan değişiklikle de, ihracat istisnası uygulaması nedeniyle ihracatçılara veya ihraç edilmek şartıyla ihracatçılara mal teslim eden imalatçılara yapılması gereken iadelerde, hak sahiplerince kendilerinin veya mal veya hizmet satın aldıkları mükelleflerin Katma Değer Vergisi veya diğer vergi borçlarına mahsubu talep edildiği takdirde, inceleme raporu ve teminat aranmaksızın mahsup işleminin yapılacağının belirtildiği, 1.1.1986 tarihinde yürürlüğe giren, 213 sayılı Kanun'un 3239 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle değişik 112. maddesinin 3, fıkrasnın (a) bendinde belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı Kanun'a göre tesbit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi hesaplanmasında ay kesirlerinin nazara alınmayacağı, uzlaşılan vergilerde gecikme faizinin uzlaşılan vergi miktarına yukarıda belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanacağı hükme bağlandığı, olayda ise, ihracatçı şirket tarafından imalatçı şirket olan davacı şirketin bağlı bulunduğu davalı vergi dairesine Katma Değer Vergisi beyanname verme süresinden önce başvurularak mal aldığı ...... Anonim Şirketi'nin 1985 yılının çeşitli aylarına ait Katma Değer Vergisine mahsubu yapılacak Katma Değer Vergisi iade tutarlarının bildirildiği, davacı şirketin ise bunu ödeyeceği vergiden mahsup etmesi gerekirken, beyannamede indirilecek Katma Değer Vergisi olarak gösterdiği, bilahare yapılan hatanın farkına varılarak idarece cezalı tarhiyat yapıldığı ve bu cezalı tarhiyat hakkında uzlaşmaya gidildiği, uzlaşılan cezaların derhal ödendiği, vergilerin de ihracatçı şirketin mahsubunu talep ettiği miktarlara uygun olarak, mahsup suretiyle gene uzlaşmadan sonra ödendiği, yani uzlaşmadan sonra ilgili dönemlere ait mahsup işlemlerinin yapıldığının açık olduğu, olayda davacı şirketin aynı dönemler için bir tarafta tahakkuk etmiş alacağı, diğer yanda borcu bulunduğu mahsup işleminin geç yapılmış olmasının, vergi borcunun vadesinden sonra ödendiği anlamına gelmediği, bu durumda mahsup suretiyle de olsa vadesi itibariyle ödenmiş olan vergi borcu için davacı şirketten, gecikme faizi istenmesinde kanuna uyarlık görülmediği, kaldı ki, gerek ihracatçı gerekse imalatçı şirket tarafından zamanında mahsup talep edilmesine rağmen mahsup işlemlerinin birazda vergi dairelerince geciktirildiği, nitekim bu konuya 24 no'lu Katma Değer Vergisi Genel tebliği ile açıklık getirildiği ve ihracat istisnası nedeniyle yapılacak mahsuplar ile ilgili bölümün son paragrafında, mükelleflerin mahsup taleplerinin zamanında yapılmış olması kaydıyla vergi dairelerince yapılan işlemler sırasında meydana gelen gecikme nedeniyle zamanında mahsubu yapılamayan vergiler için gecikme zammı uygulanamayacağının belirtildiği gerekçesiyle kabul ederek uyuşmazlık konusu gecikme faizin! kaldıran Vergi Mahkemesi karannın; 21.10.1987 tarihinde yapılan uzlaşma ile vergiler kesinleştiğinden 1.1.1986 tarihinden itibaren yürürlükte olan 213 sayılı Kanun'un 112. maddesi uyarınca tesis edilen işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.